Bin beş yüz yıl önce peygamber efendimizin yöneticilere ait yaptığı uyarıları sizlere sunuyor ve bugünkü durumla ilgili yorumları sizlerin takdirlerine bırakıyorum.
Yüce peygamber buyuruyor:
“Yöneticiler için en önemli konulardan biri de istişare etmek, danışmak, konuşmak, bilgi edinmektir. Kendi başına hareket eden, kendisinden başkasının fikirlerine değer vermeyen, ben bilirim, ben yaparım diyen yöneticilerin başarılı olması mümkün değildir.”
“Göreve atanacak daha ehil biri varken bir yakınını, bir tanıdığını yani kısaca ehil olmayan bir torpillisini atamak, Allaha, devlete ve millete ihanet etmek olur.
Bir iş, layık olmayan bir kimseye teslim edilirse artık kıyameti bekle.”
Hazreti Ali efendimiz de konu hakkında şöyle buyuruyor:
“Etrafındakilerden, akrabalarından ve ileri gelenlerden hiç kimseye devlet imkânlarından özel olarak yararlanma hakkı verme. Bunlardan hiçbiri senden cesaret alarak başkalarına zarar verme ve fırsatçılık yapma imkânı bulamasın. Onların senin sırtından servet ve itibar kazanmalarına imkân tanıma. Allah'ın kullarına karşı sakın adaletten asla ayrılma. Mazlumların davacısı bizzat Allah’tır. Allah zulüm altında inleyenlerin beddualarını işitir, zalimleri de gözetir durur.”
“Hak ve adaleti gözetirken dengeli ve yaygın olanı seç. Çoğunluğa dikkate al.”
" Sana danışman olacakların en kötüsü, senden evvel kötü kimselerle iş birliği yapmış ve onların suçlarına ortak olmuş kimselerdir."
Peygamber efendimizin ve hazreti Ali efendimizin bu uyarıları ülke yönetimini ellerinde bulunduranlara büyük bir ikazdır.
Memleket içerisinde "mutlu azınlık" meydana getirmek millete yapılabilecek en büyük kötülüklerden ve günahlardan biridir. Böyle insanlar kötü günlerde yardımı hafif, iyi günlerde yükü ağır olanlardır. Hatta çoğu zaman, kötü günlerde bunların ihanetiyle karşılaşılır.
Oysa memleketin yükünü omuzlayan, askere giden, vergi veren, kanunlara itaat eden, gerektiği zaman vatanı için canını ve malını esirgemeden veren fedakâr çoğunluk, yaptığı fedakârlığın karşılığını görememekte ve sadece külfetlere ortak olmaktadır. Bu çoğunluk nimetlere de ortak olabilmeli ve sosyal barış mutlaka sağlanmalıdır.
***
HAYAT BU!
Belirli bir yaşa geldikten sonra değişim dönüşüm başlıyor.
-- Artık, üzülmek istemiyorsun.
--- Artık, insanların senin hakkında ne konuştuğuna takılmıyorsun.
--- Artık, tahammül gücünde azaldı seni görmezden gelenleri sende görmüyorsun.
--- Artık, sadece seni sevenlerle meşgul oluyorsun.
--- Artık, insanlara hayır demeyi biliyorsun.
--- Artık, arta kalan zamanını daha iyi değerlendiriyorsun.
--- Artık, kendini önemsiyor, herkesten fazla seviyorsun.
--- Artık, maddiyattan çok manevi şeylere değer veriyorsun.
--- Artık, içinden geldiği gibi yaşıyor, seviyor, seviliyorsun.
Bu dünyada en değerli şey sağlık ve sevgi.
Artık sende ,anlamalısın kendi değerini...!
Sağlıklı bir hayat yaşamak istiyorsanız birinci kural ruh sağlığınıza dikkat edin.
En çok hastalananlar ruh sağlığı bozuk olanlar...
Üzüntü, kaygı, öfke hastalıkları bedene davet eder.
Bol bol gülümseyin, kahkaha atın, çekinmeyin...
O, bu, şu ne der diye düşünmeyin.
İçinizden geldiği gibi yaşayın, hiçbir şeyi kafanıza takmayın...
Kimseden kimseye fayda yok çünkü!
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı günler diler, sevgi ve saygılar sunarım.
Yorumlar
Kalan Karakter: