Eğitim üç kademelidir:
1- Evde eğitim
2- Okulda eğitim
3- Çevrede eğitim.
Bizler millet olarak milli hasletimiz olan ana babaya saygıyı evde kaybettik. Geçmişte bir baba kapıdan içeriye girdiği zaman evde bulunanlar ayağa kalkar, babanın "oturun" demesinden sonra oturulurdu. Odada oturma sırası büyükten küçüğe doğru yapılırdı, sofraya baba gelmeden oturulmaz ve yemeğe başlamadan başlanmazdı, babanın yanında yüksek sesle konuşulmaz ve gülünmezdi, babadan izin alınmadan bir yere gidilmezdi, çocuğun yaptığı bir yanlışa gülerek cevap verilmez gerekirse azarlanırdı, yani özet olarak SAYGI en büyük erdem kabul edilir ve çocuklara kazandırılırdı, şimdilerde olduğu gibi "benim oğlum çok güzel küfür eder" ya da "benim kızım çok güzel oynar" denilmezdi.
Bugün ise okula, evden aldığı saygı yoksunu bir eğitimle başlayan çocuk, önce arkadaşlarına sonra öğretmenlerine karşı aynı saygısızlığı devam ettirip, birçok okulda olduğu gibi öğretmen sınıfa girdiği zaman ayaģa kalkmayı zahmet olarak görmekte ve hatta onu her gördüğü yerde bırakın önünü ilikleyip selam vermeyi, görmemezlikten gelmeyi bir marifet sanmaktadırlar.
Okullardaki bozulmanın ve yozlaşmanın en büyük sebebi "KILIK KIYAFET YÖNETMELİĢİNİ" kaldırıp disiplini çökertenlerdir ve tarih önünde en büyük sorumlu olacak kişilerdir. Geçmişte "eti senin kemiği benim" diyerek öğretmenlere teslim edilen öğrencilerden, bir tokat attı diye okul basan velilere kadar geldik.
Çeşitli okullarda görev yapan öğretmen olan öğrencilerimle yaptığım sohbetlerde, öğrencilerim; "Hocam yalnız öğrencilerin değil, öğretmenlerin de kılık kıyafetleri bozuldu. Okula kravatsız ve tıraşsız sakallı gelen müdür ve öğretmenler var. Yine okula tayt denilen daracık giysilerle derse giren bayan öğretmenler var. İnanın hocam eğitim milli olmaktan çıkıp, gayri milli hale geldi. Hocam öğrencilerden korkar hale geldik. Biran önce emeklilik gelse de ayrılsak diye bekliyoruz"
Çevre mi? O kadar bozuk ki! Hangisine nereden başlasam bilemiyorum, okullarda başlayan kıyafet bozukluğu sokaklarda en aşırısı ile devam etmekte, gözlerimizi korumak için ayakkabılarımızın ucuna bakarak yollarda yürümek zorunda kalıyoruz. Genç bayanların giyim ve kuşamları o kadar edebe ve adaba aykırı ki, utanma ve ar duygusu tamamen yok olmuş, edepsizlikte yarışır hale gelmiş bir gençlik.
Her türlü melanetlerin tezgâhlandığı bizden olmayan "CAFE" adı verilen tembel haneler.
Televizyonlardan ise işlenen her türlü ahlaksızlıklar ve günahlar halkın ve gençlerin önüne program olarak sunulmakta ve hiçbir makam bu programlara müdahale etmemektedir.
İnternette ise tüm ahlaksızlıklar görüntülü olarak, o kadar kontrolsüz olarak gençlere ve halka sunuluyor ki, hiçbir makam bu yayınlara müdahale etmiyor.
Yazacak o kadar çok şey var ki! Hepsini yazmaya kalksam bir kitap olur.
Elbette bu hızlı bozulmanın en büyük sorumluları durumu görüp te tedbir alamayan yöneticilerdir.
Değerli dostlar biz nerede kaybettik biliyor musunuz?
Evde çocuklarımızın her yaptığı yanlışa "çocuktur yapar" yaptıkları her yanlışı normal sayıp "bırak yapsın" anlayışı ile evdeki saygıyı yıkmakla temeli yıktığımızın farkına varamadık.
Millet olarak en büyük yanlışımız ise;
ARAP KÜLTÜRÜNÜ İSLAM, BATI KÜLTÜRÜNÜ MEDENİYET olarak kabul etmemizden kaynaklanmaktadır.
Hayırlı, huzurlu, sağlıklı bir gün ve akşam geçirmenizi diler sevgi ve saygılar sunarım.