Çanakkale’nin köylerinden cepheye giden Hasan’ın öyküsüdür bu. Hasan’ın saçının bir yanı kınalanmıştır. Bunu gören komutanı Hasan'a: “Hiç̧ erkek kınalanır mı?” diye sorar. Hasan da cepheye gelmeden anasının kınaladığını söyler. Komutan bunun nedenini annesine sormasını söyleyince Hasan anasına mektup yazar.
“Anacığım,
Kardeşlerimi askere gönderirken baslarına kına yakma, mahcup oldum. Zabit efendi bana sordu cevap veremedim.
Niye benim sacımı kınaladın?
Kardeşlerim de cevap veremeyip mahcup olmasınlar.
Oğlun Hasan.”
ANNESİNİN HASAN’A YAZDIĞI MEKTUP
“Ey gözümün nuru Hasan’ım,
Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor. Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın...
Ben, senin anan isem beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü.
Allah, bu vatan için seni besledi. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor.
Sen bu ailenin seçilmiş̧ bir kurbanısın...
Hasan’ım söyle zabit efendiye, bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır. Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım. Onun için sacını kınalamıştım... El-hükmü billah. Allah, seni İsmail Peygamber’in yolundan ayırmasın. Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktır.
Gözlerinden öperim...
Anan Hatice”
(Bu Hasan’ın son mektubudur. Annesinden aldığı mektup ve tamamlayamadığı şiir öldüğünde üzerinde bulunacaktır.)
Şiiri:
“Anam yakmış̧ kınayı adak diye,
Ben de vatan için kurban doğmuşum. Anamdan Allah’a son bir hediye,
Kumandanım ben İsmail doğmuşum.” )
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı akşamlar diler, sevgi ve saygılar sunarım.