Paralı, zengin toplum kalkınmış toplum demek değildir.
İnsanlığın ve ulusunun ezelden beri sürdüregeldiği yüksek ahlaki değerlere bağlı ve somut bilimlerin kapsayıcılığı ile donanmış bir toplumun zengin olmaması için bir neden yoktur. Değerlerine sahabeti ve bilimin öncülüğüne olan bağlılığı sayesinde de güçlü bir kültür birikimi ile zenginliğini taçlandıran toplumlar birinci sınıf ve kalkınmış sayabileceğimiz toplumlardır.
Kasası dolarlar ile çakılı ama skolastik düşünceden halâ medet uman toplumlar ise kendi özgün kimlikleri ile yaşayamayacak kadar zavallı haldedirler.
Yüksek ahlâklı, bağımsız, insani ve ulusal değerleri gelişmiş bir toplumu yaratabilmek ancak devletin tercihi ve muazzam gücüyle mümkündür.
Hiçbir özel güce bırakılamayacak kadar önemli olan bu insan yetiştirme ameliyesi, gerçek bir beka sorunudur.
Söz konusu değerlere sahip öğretmenler yetiştirmek ve onların aracılığı ile bu değerlerin toplumun tamamına taşınması ile de aydınlık bir gelecek kaçınılmazdır.
Bunun için Atatürk “Hayatta en hakiki rehber bilimdir” diyerek Cumhuriyetimizin ana eksenini kesin bir biçimde belirlemiştir.
Köy Enstitüleri ve kısmen de Öğretmen Okulları kanalıyla bu yaşamsal proje bir süre uygulandı. Ama skolastik düşünce dünyasının efendileri büyük gayretlerle bu yolun önünü tıkamayı başardılar.
Toplumun umudu olan ve her birisine bir hezarfen diyebileceğimiz öğretmenlerimizin yerleri yavaş yavaş planlı olarak üretilen ve topluma bilimsel önderlik vasfını kaybetmiş eski dünyaların özlemi içinde olan öğretmenlerine bırakıldı.
Öğretim ve Eğitim ameliyesi vakıflara, tarikat ve cemaatlere ya da paradan başka derdi olmayan kurumlara terk edildi.
Laik, demokratik ve bilimsel eğitim her yerinden yaralar aldı ve sürekli olarak kan kaybeder duruma geldi.
Aldıkları ücretleri farklı, statüleri farklı, eğitim kaynakları farklı, amaçları farklı ve kendi içinde kavgalı bir öğretmen tablosu ile karşı karşıyayız.
Bu tablodan iyi bir sonuç almak mümkün değil.
Eğitim bilimsel olmaz ise uygar dünya ile paydaşlıklarımız gün geçtikçe azalır ve nihayetinde de yok olur. Bağımsız ve kalkınmış bir toplum asla olamayız.
Söylenecek o kadar çok şey var ki ne sabır yeter ne de zaman.
Ama olanlar büyük bir planın küçük küçük parçaları. Masum olan bir şey yok.
24 Kasım Öğretmenler gününü bir öğretmen olarak idrak etmek hiç içimden gelmiyor.
Ama dostlarım gücenmesin diye gene de bir kutlama ifademiz olsun istedim. Ama neyi kutladığımızı da bir nebze olsun hatırlayalım dedim.
Sevgili meslektaşlarımın gününü kutlarım.