Tesadüf sonucu Karaman’da bir termik santral kurulduğunu öğrendim.
Karaman’dan Ereğli ‘ ye giderken, Yeşildere Toki Konutlarından hemen sonra Kuzey yönünde, ana yola sıfır bir inşaat.
İnşaata kadar gittik ama tabelaların dışında bir bilgi alamadık. Ancak, santralin kullanacağı yakıt stoklarına bakınca, Biyokütle Termik Santrali olduğu anlaşılıyordu.
Yüreğimiz ağzımıza geldi.
Termik santrallerin kötü sicili bizde bu tesise karşı bir sempati oluşturmadı. Hemen doğa kirliliği ve bol su tüketiminin sonucu zaten kuraklık çeken bir bölgede olduğumuz için oluşan duyarlılığımız sonucu doğrusu ürktük.
Bir de böylesine büyük sayılabilecek bir yatırım bu kadar sessiz sedasız nasıl bu kadar ilerleyebildi sorusu kafalarımızı kurcalamadı değil.
Devlet görevlileri de dâhil olmak üzere, gazeteciler gibi kulağı delik olabilecek bir çok kişiyi aradım ama çok ilginç kimsenin haberi yoktu.
“Deveyi kaldırıp çanı öttürmeden işlerini bitirmek istiyorlar galiba” diye düşündük.
Törenler yok, böbürlenmeler yok, propaganda yok… Sessizce…
Bir beton köprü açılımı için ulusal kanalları seferber edenler, hayret, bu kadar büyük bir yatırımdan bal çıkarmıyorlar. Bir başka kafa karışıklığı sahası da bu…
O günden bu yana hem kendim araştırıyorum hem de arkadaşlarımdan destek istiyorum.
“Biyokütle Enerji Santrali nedir?” diye…
Türkiye’ de şu anda etkin on adet Biyokütle santralin olduğunu öğrendim. Gerekirse o bölgelerden bir kaçına giderek halk ile konuşmalıyız diye düşünüyorum.
Tamam, termik santrallere karşıyız ama bunu ilk defa görüyorum. Belki bu farklı olabilir. Araştırmadan karşı olmak bazen insanı mahcup edebilir.
Nitekim söz konusu santralin birçok yararının olduğunu da öğrendim. Örneğin, çevresel atıklar azalıyormuş. Çünkü santral bunların çoğunu yakıyormuş.
Karbon salınımı daha azmış. Asit yağmurları oluşturmazmış. Mısır samanı gibi atıkları kullandığı için tarıma göreceli katkı yapabilirmiş.
Fakaaat!
Sıfır masum bir santral değilmiş.
Çevresini ormansızlaştırma riski çok yüksekmiş. Son yıllarda zar zor oluşturduğumuz orman ve çevre sevgisi ve bilincinin, sıcak paranın karşısında yanıp kül olmaması için yoğun bir çaba gerekmektedir.
Karaman susuz bir belde.
Tarımsal sulama alanında tasarruf sağlamak için çok radikal önlemler alınması gerekir. Yılda en az yüzde altmışlar üzerinde suyumuzun tasarruf edilmesi halinde, önümüzdeki yirmi yıl içinde bazı iklim düzelmelerini görmemiz mümkün olacaktır.
Fakat bu termik santral için çok su gerekliymiş.
Su nerede?
Yakıtı taşıdınız ama suyu nereden taşıyacaksınız?
Bir de Karaman Karapınar sınırında bulunduğu söylenen kötü linyiti çıkarmak için basamak mı acep? sorusu da beynimizi yakmıyor değil.
Giderek, “Yeterli atık bulamıyoruz, şu linyite bir el atsak” denilir mi acep?
Devlet ve milletvekillerimiz bu konuda Karaman halkını bilgilendirmek ve su sorununun nasıl çözüleceği ile süreç içerisinde linyite yönelmeyeceğimiz konusunda halkı ikna etmek zorundalar.
Sessizlik beni korkutuyor…