1978 senesinde Hakkâri’de Jandarma eri iken asker arkadaşım anlatmıştı:
“Köyün en zengininin aklı kısa, güçlü kuvvetli, insan azmanı bir oğlu vardı. Benim yaşımda idi ama hepimizi döverdi.
Biraz daha büyüdü, köyde ondan zarar görmeyen aile kalmadı.
Hırsızlık, dövme, yaralama olayları olduğunda Jandarma karakolunda babası halleder, mahkemeye gidilemezdi.
Baba, oğlunun yaptıklarından insan içine çıkamaz hale geldi.
Bir gün, yayladaki yazlık evinde canı yanan birisi, onu tüfekle vurarak öldürmüş.
Cenazesi köye getirildi, Jandarma başında beklerken, şehirden savcıyla hükümet tabibi geldiler.
Köy meydanında, cami önünde cesedine doktor baktı ve “Aranızda asker iken sıhhiye olan var mı?’ diye köylüye sordu.
Çıkmayınca, Doktor, “Bana yardım edecek var mı?” dedi, babası çıktı, doktorun yanına vardı, cebinden bıçağını çıkardı ve saçmaların isabet ettiği yere bıçağını sapladı ve karnını yardı.
Savcı, Jandarmaya, “Babayı kelepçeleyin” dedi.
Savcı, kelepçeli babanın yanına geldi ve “İtiraf et” dedi, o da kendisinin öldürdüğünü itiraf etti.
Babası, “Yeter artık” demiş.
Mafya, bazı mahallelerde kendisine hizmet edecek bıçkın delikanlıları kullanırken o bıçkın delikanlı haddi aşar, mahallenin hepsine racon kesmeye kalkarsa mafya, onu saf dışı eder, etkisiz hale getirirmiş. “Yeter artık” dermiş.
Baba Bush, ABD başkanı iken, İngiltere’de mali müşavirler derneğinde yaptığı konuşmada, “Dünya, mafya ve medya ile yönetiliyor” demişti.
O sözün doğruluğunu, Birleşmiş Milletler kanunlarının rafa kaldırılması, iki yüz devletin tamamının işgalci İsrail’in haksızlığını içinden söylemesi, mafya ve medyayla dünyanın Ortadoğu mahallesinde, toprak hırsızlığı yapan katiller çetesinin haddi aşması gösteriyor.
Mafya lideri, destek verdiğinin öldürmelerinden rahatsız değil ama iki yüz devlet içinde birçok özel şirketlerin, ABD özel şirketlerine ambargo koymaları, ABD vatandaşlarının turistik seyahat için bütün devletlerin riskli olduğunun farkına varması, İsrail’in, mafyanın gölgesinde mafyaya kuyu kazdığını görünce onu etkisiz malzeme haline getirmenin yollarını arıyor gibi.
Avrupa Birliği devletleri, Siyonistlerin şerrinden katiller çetesine şirin görünürken Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Artık İsrail’e silah vermeyin” dedi.
Gazze’de bugüne kadar ABD ve Avrupa Birliği devletlerinin asker ve silahlarına karşı çıkacak hiçbir güç olmadığına dünyayı inandırdıklarını zanneden bir milyarın üstünde nüfusa sahipken, havada radara yakalanmaz uçaklarından attıkları bombalarla Gazzelilerin evlerini yıktılar, elli bine yakın Müslüman’ı şehit ettiler ama teslim alamadıklarını görünce başarısızlıklarını kapatmak için İsrail’i frenleme tarafına giderek iki buçuk milyon Gazzelilere şirin görünmenin yollarını arıyorlar gibi.
Yakında, tasmayı elinde tutanlar, “Yeter artık” diyebilirler.
Bir yılda beş defa göç eden,
Çamur üstüne çadır kuran,
Kâfire boyun eğmeyen, Allah’a secde için günde beş vakit secdeye kapanan,
Kucağındaki şehit yavrusunun cesedini, bomba sesleri arasında toprağa veren,
Açlığa göğüs geren bu yiğit insanların varlığını dünyaya yalnız Müslüman olanlar arasından çıkan yiğitlerin başarabileceğini dünyaya gösterdiler.
Sevgili Peygamberimizin:
“Ümmetimden bir taifenin, kendilerine yardım edenlerle, yardım etmeyenlere aldırmadan, (kâfir-zalim) insanlara galip geldiği sürece kıyamet kopmayacaktır” buyurduğu Müslümanlar arasına girmişlerdir inşallah.
(İbni Mace, Sünen, K. Mükaddime, bab 1, hadis 9, Ebu Davud, Merasil, bab 55, Hadis 332, buna benzer bir Hadis Buhari, Sahih, K. Menakıp bab 27)
Yorumlar
Kalan Karakter: