Selçuklu ve Osmanlı’nın mamur ettiği bütün şehirlerde İmaret camileri yapılmıştır.
Büyük şehirlerde İmaret camii sayısı nüfusa göre çoğalmıştır.
18/04/1988 yılında Ayasofya cami imamlığına tayin edildiğimde çok satan gazetelerden birinde “İmaret camiini açan hoca Ayasofya’ya atandı” diye hoş olmayan, ama benim hoşuma giden bir haber geçmişti.
“İmaret” kelimesi bir çok insanımız tarafından bilinir ama eksik bilinir.
İmaret kelimesinin yemekle, çorbayla hiçbir alakası yoktur.
İbni Haldun’un Mukaddimesinde en fazla geçen kelime “Umran” kelimesidir. Şehirlerin, ülkelerin nasıl mamur hale getirildiğini, Müslüman ve Müslüman olmayan medeniyetlerden örnekler vererek anlatır.
Müslümanlar, ülkenin dört bucağının mamur olmasının yolunun, eğitimden geçtiğini bilirlerdi.
Sevgili peygamberimiz, Medine-i Münevvere’ye hicret ettiğinde ilk yaptığı iş Mescidi Nebeviyi yapmak olmuştur.
Medine’ye hicret edenlere Mühacir dendiği gibi, Medineli Müslümanlara da Ensar/yardım eden insanlar adı, 1443 yıldır devam eder
Mescid-i Nebevinin hemen bitişiğine öğrencilerin, fakirlerin, evsizlerin, yolcuların kalabileceği, yemek yiyebileceği bir yer yapmış ve adına da “Suffe” denilmiş. Orada yetişen Ashaba da Ashab-ı Suffe denmiş.
Karaman’daki İmaret camii de eğitim için yapılmış. Tefsir okunan, Hadis dersleri verilen, fıkıh dersleri yapılan odalar, namaz kılınan yerin etrafında yapılmış.
Ve orada hem öğrencileri, hem de yolcuları ve de şehrin fakirlerini doyurmak için her gün yemek de verilmiş.
Hatta Arapça olarak yemekhane girişine şöyle yazılmış:
بابنا مفتوح لمن دخل
مالنا مباح لمن اكل
“Babüna meftühun limen dehal
Malüna mübahun limen ekel
Yani, ‘Girene kapımız açık, yiyene malımız mübah” yazmışlar. (İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri İle Karaman Tarihi
Ermenek ve Mut Abideleri, sayfa 411)
“Ah hocam be, nerde o iyi insanlar” demeyin. Siz, gücünüzle orantılı olarak bir şeyler yapın.
Kırk yıldır tanıdığım, değerli bir arkadaşım kurduğu bir vakıfla İmam Hatip öğrencilerine yatılı yurdu yönetir.
Bir gün sordum, her gün yemekten artanları ne yaparsınız?
“Elli kişilik yemekten beşle on kişilik yemek artabilir ve dökülür.” Dedi.
- Beş kişilik yemek kesinlikle dökülür öylemi?
- Evet.
- Hemen bu mahalleden beş tane fakir belirleyin ve her gün o beş kişilik yemeği bu ailelere akşam üzeri dağıtın” deyince yıllardır bu hayır da devam ediyor.
Belediyelerin aşevleri, vakıflar genel müdürlüğünün aşevleri, bazı vakıf ve derneklerin aşevleri o ülkeyi mamur edecek kurumun eğitim yönünü ihmal etse de fakirleri doyurmaya devam ediyorlar.
İşçilerine yemek çıkarmayan işadamları, “Para veriyorum kendi yesin” mantığını bırakın.
Allah rızası için, yakınınızdaki bir yemek fabrikasıyla anlaşıp bir öğün yemek verin.
Siz o iyi insanlardan olun.
Sekiz milyar insan, ana kuzusudur. İslam fıtratı üzerine, ünsiyyetle doğmuştur.
Çağın teknolojisine uygun yeni aşevleri kurulmuş ve dünyanın her etrafında devam ediyor.
Bu aşevlerinden yararlanmış bir doktora öğrencisinden öğrendim ki, şu anda, dünyada 200 bin şehirde, evini müsafirlerine açmış her ırk, renk ve dinden insanlar varmış ve bu imkandan 14 milyon insan yararlanmış.
Bu güne kadar, 200 binden fazla şehirde 14 milyon insan ücretsiz olarak şahıs evlerinde konaklamış.
Bulunduğunuz il ve ilçede de bu konukseverliği yapan mutlaka var. Ben siteden, birkaç ilçeyi kontrol ettim ve konukseverlerin fotoğraflarını da gördüm.
Bu konukseverlik de istismar ediliyordur ama her konu istismar ediliyor.
Din, istismar ediliyor diye, istismarcılara kızarak dinden çıkmıyoruz.
Bulunduğunuz şehre gelen akraba, köylü ve arkadaşlara bari kapılarınızı açınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: