Aya çıkan, ama bir damla kan yapamayan, uzayda istasyon kurup, yerden götürdüğü ekmeği, fasulyeyi yiyen ve bir buğday tanesi yapamayan insanoğlu, yiyecek, içecek ve giyecekler konusunda Rabbimizin topraktan yarattığı nimetlere muhtaç olduğu halde, ürettiği yapay yiyecekleri beğenmediği halde, aynı insanın gönül gıdasını, sosyal ihtiyaçlarını, uluslararası sorunlarını, aile içi konularının gıdasını da gönderdiği halde ona itibar etmiyor.
Rabbimizin koyduğu kurallar, kapitalist, sosyalist ve eyyamcıların çıkarlarına hizmet etmediği için kendi çıkarlarını koruyacak yapay kurallar üretip insanlığı kendine uymaya zorlamış, uymayanları da terörist ilan ederek onları yok etmeye çalışmış.
Ebu Cehil’in, Ebu Leheb’in, Firavun’un, Nemrut’un yaptığını yapmaya kalkmışlar ve dünyayı ateşe vermeye devam ediyorlar.
Bu ortamın ürettiği profesörlerimiz ve akıllı adamlarımız, köşe başlarında, ekranlarda, sınıflarda onların neler yaptıklarını ve daha neler yapabileceklerini, kapitalist ve sosyalist açıdan bize sunuyorlar.
Çare, kapitalistlikten ümidi kesmişsen, geç sosyalistliğe, ondan ümit kesmişsen geç kapitalistliğe.
Ama her iki sistemden de İslam’a geçiş yasak.
İslam’a geçişi teklif edenlerden birçoğu bile yukarılara çıkıp o “hayatın gerçeği” “realite” hisarlarını gördükten sonra yelkenleri indirip çağdaş putlara görüntüde hizmet etmeye, iç dünyasında İslam’ı saklamaya devam ediyorlar.
Çünkü aldığımız on dört yıllık öğretimde ve hayat boyu bize dayatılan hayat, vazgeçilemez, “hayatın gerçeği” ve “realite” gibi görünmez, aşılamaz, saydan çelik kalelerle örülmüş.
Görülmeyen hayaleti, bir de biz, kendi korkularımızla besleyip büyüttüğümüzden, o “realite veya hayatın gerçeği”, aşılamaz, karşı koyulamaz efsanevi devlere dönüştü.
“Çaresiz değilsiniz, çare sizsiniz.”
Çölün ortasında, batıda Bizans, doğuda Pers İmparatorluğu, güneyde Habeşistan İmparatorluğu’nun şeytan üçgeninde,
Yetim olarak Abdullah ve Amine’den doğan,
Dedesi Abdülmuttalip, amcası Ebu Talip’in himayesinde büyüyen,
Sevgili Peygamberimiz, topraktan gelen gıdaları, havayı, güneşi yaratan Rabbimizin gönderdiği ayetleri insanlara tebliğ ede ede, 23 senede Medine’den Yemen’e kadar olan topraklar üzerinde yaşayan insanları, İslam’ın adaleti içinde yaşatmayı başarmış.
İki buçuk milyon kilometre kare toprak üzerinde bu başarıyı sağlarken harp meydanında iki taraftan ölenlerin sayısı 250’yi geçmemiş. (Bak, Prof. Dr. Muhammet Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, sayfa:11, Profesör Dr. Salih Tuğ çevirisi, Yağmur Yayınları, İst.1962)
Hatta Buhari’deki bir hadise göre Hazreti Ömer zamanında Küfe’den bir kadın tek başına, Mekke’ye güven içinde gelip dönecek hale gelmiş.
Ne yapmış Sevgili Peygamberimiz?
Rabbimizin ayetlerine göre hareket etmiş.
En zor ve sıkıntılı günlerde, insaflı kâfirler bile Müslümanlara acıyarak, “Ne olacak bunların hali” dediklerinde Rabbimizden cevap gelmiş:
“De ki: Ben peygamberler içinden bir türedi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” (Ahkaf süresi ayet 46/9)
Halkımızın yüzde kırk beşi 365 günde beş vakit namazını kılarmış.
Allah kabul etsin. Namaz, İslam binasının beş temelinden biri. Namazsız olmaz.
Ama namaz, Kur’an-ı Kerim’in emirlerinden biridir.
Biz, Kur’an’ın bütün ayetlerini, Sevgili Peygamberimizin okuduğu, anladığı ve uyguladığı gibi, her gün birini hayata geçirmeye çalışsak,
Türkiye’de, Suud’da, Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Mora’da, Nijer’de, Miyanmar’da, Somali’de, Yemen’de sorunlar çözülür.
Rabbimizden gelen ayetler, gökten yağan yağmur rahmeti gibi iner, konduğu yerde çiçekler açar.
Ebu Bekirler, Ömerler, Osmanlar, Aliler, Numanlar, Şafiler, Malikler, Hanbeliler, Buhariler, Gazaliler, Abdülazizler, Zengiler, Selahaddinler, Alpaslanlar, Fatihler çıkar.
Hepimiz, teker teker, ayet ayet, hayatımızı süslemeyi deneyiverelim.
GÖNÜLLER AYET AYET SÜSLENMELİ
Yayınlanma :
22.03.2024 12:30
Güncelleme
: 22.03.2024 12:30
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: