Vefat eden kocasından kendisine kalan küçücük bir maaşı olan hanımefendi, bizim eve gelirken, hediyesiz geldiğini hiç görmedim.
Bazen yaptığı elleriyle açtığı iki tane yufka ekmek.
Bazen penceresinde geniş bir saksıda yetiştirdiği maydanoz veya birkaç tel yeşil soğan.
“Ne var bunda demeyin” durun ve okuyun, çeşmeden suyu aldıktan sonra çeşmeyi tam kapatmıyor. 92 yaşında, herhalde damlayanı görmüyor zannıyla kalktım ve tam kapattım.
Amcamın oğlu, “Damla damla aksın” dedi ve arılarının sırayla çeşmeden su içtiklerini birlikte seyrettik.
Biri kalkıyor, sıradaki damladan su almaya çalışıyor.
Ya o kuşlar, ne içerler diye hiç düşündünüz mü?
Tanımadığım bir esnaf, dükkânının önüne bir soğutucu koymuş ve gelip-geçenler soğuk su içiyor.
Bizim köyde, ölmüşlerimiz için çeşme yaptırılır.
Hollanda’da biraz para kazanan köylülerim, köyün dağ, dere, ova her yerinde su sızıntısı olan yerleri kapışarak çeşme yapmışlar.
“Şehirde olmaz demeyin” dükkânınızda çeşme varsa dışarıya bir boru çektirirsiniz, çeşmenin yanına da su içme kabı koyarsanız alın size sevap kazandıracak çeşme.
Çeşmenizin giderini de yola vermeyiniz ve içerdeki çeşmenin gider bölümüne bağlatıveriniz.
Hele bu yaz mevsiminde sevabınız daha fazla olacaktır.
Büyük şehirlerdeki yetkililer, atalarımızın bize bıraktığı tarihi çeşmelere bir su kanalı bağlayıverin.
12 Eylül 1980 darbesinde kimin aklına geldiyse Eminönü’ndeki tarihi çeşmelerden su akıttılar.
Ciğerleri yanan parası olmayan veya sınırlı olanlar, kuşların suya hücumu gibi sırayla su içmişlerdi Ama üç ay sonra birileri araya girdiler ve tekrar kapattırdılar.
Sayın yetkili, bay yetkili, bayan yetkili, muhterem yetkili, hemen harekete geç ve “Olmaz” diyen bürokratlarının isimlerini kaydet ama “Pazartesi günü suyun akmasını istiyorum” deyiver de o sudan içen karıncaların, arıların, kuşların, kedilerin, köpeklerin ve ciğer taşıyan her yaratığın sevabını alınız.
“Ben bu işlerle uğraşamam, daha kolay bir şey söyle” derseniz, işyerinizin önüne, güzel bir kasanın üstüne yarım litrelik pet şişelerde satılan su koyarsanız ve üstüne herkesin göreceği şekilde “HAYRATTIR, İÇİNİZ” yazarsanız alın size sevap.
Bu arada çevremizdeki insanların her türlü krizine merhem olmaya çalışalım.
Sevgili Peygamberimizin
“Komşusu aç iken tok yatan, (hakiki) mümin değildir”(Hakim, Birr 4/167, Taberani, Ebu Ya’ladan naklen, İbni Receb,Camiul ulum ve-l hıkem 2’inci hadis şerhi sayfa 48) hadisine kulak verip yediğimizden yedirmeye çalışalım.
Evin balkonunda mangal yakıp et kızartıp etrafa koku saçmayalım.
Ev sahibi iseniz Dolar ve Euro üzerinden veya yüksek fiyattan sözleşme yaptıysanız, kiracıyla tekrar görüşünüz ve kolaylaştırınız.
Kiracı iseniz, ev sahibi kirayla geçiniyorsa ve sizin durumunuz iyi ise yeniden kirayı yükseltiniz.
Sitede veya apartmanda iseniz, gaz, kömür, aydınlatma, kapıcı parası gibi ortak giderlere katılamayacak komşularınızın Müslüman-Kâfir ayrımı yapmadan borcunu ödeyiveriniz.
Alacaklı iseniz borçluyu daraltmayınız. Siz ona ne kadar genişlik verirseniz, Allah iki dünyanızı da genişletir.
Borçlu iseniz ve de müsaitseniz, zamanı gelmeden borcunuzu ödeyerek işleri kolaylaştırınız.
Borç para veriniz. Borç para veren kişi Allah'a vermiş gibi sevap kazanır.
Ayakkabılarınızı boyamayınız, boyatınız.
Durumunuz iyi ise elbisenizi kuru temizlemeciye temizlettiriniz.
Bir karış toprağınız varsa bir şeyler ekiniz. "Masrafını korutmuyor" demeyiniz.
Üretiniz ve piyasaya sürünüz. Ucuza mal satmanın, enflasyonu düşürmenin, fakirin açığını kapatmanın sevabını alırsınız.
Boş duran tarla veya bahçenizi, karşılık istemeden birine veriniz ve toprak boş durmasın.
Devlet dairelerinde görev yapıyorsanız, siz de bu bağrı yanık vatandaşın yüzüne çatık kaşla değil, gülümseyerek bakınız ve işini çabuk görünüz, sevaptır.
Askerseniz ve komutansanız, emrinizdeki askerlerin her türlü sorununu çözücü tedbirleri almada biraz daha fazla gayret gösteriniz.
Hiç bir şey yapamazsanız derdini dinleyiniz.
"YÖK" Yetkilisi iseniz öğrencilerin harçları, yurt ve bursları konusunda gereken yardımın yapımı konusunda gerekeni yapınız.
Belediye Başkanı-personel müdürü, fabrika sahibi iseniz çalışan memur ve işçilerinizi çeşitli adlar altında ücretlerini gücünüzü zorlayarak arttırınız.
İmam veya öğretmen iseniz, köy ve mahalle halkını iyi biliniz ve zenginlerle fakirlerin kasasıyla tasasını paylaştırınız.
Cemaatınızın ve velilerinizin kendi imkânlarını kendilerine gösteriniz.
O imkânı geliştirmesini ve tek başına kendi problemini çözmesini öğretiniz
Krizden çok zarar görmüşseniz, siz kendinizden daha kötü olanlara bakınız. "Beterin beteri varmış" deyip şükrediniz.
Kendimizden daha iyi durumda olanlara bakarak çalışmaya hız verelim.
Bu Eylülden itibaren en az bir öğrencinin masrafını üzerimize alalım.
Yardıma yakınlarımızdan başlayalım.
Boş durmayalım, yaptığımız kötülüklere, yapmamız gerekirken yapmadıklarımıza tevbe ve istiğfar edelim.
Yorumlar
Kalan Karakter: