Evde otururken evin havası ağırlaşmaya başlayınca içlerinden biri kalkar, oturanların izniyle pencereyi açar.
Kirli havadan temiz havaya kaçıyoruz.
Aslında biz, kendi ettiğimizden kaçıyoruz.
Rabbimizin lütfettiği temiz havayı kirlettik ve yine Rabbimizin taze havasına kaçıyoruz.
Kirlenince Allah’ın yarattığı suya sığınıyoruz.
İlk insan Hazreti Adem aleyhisselam yaratılmadan önce dünyamız tertemiz idi.
Hazreti Adem aleyhisselamın oğlu Kabil, Allah celle celalühe itaatten isyana doğru yol alınca dünyamıza ilk defa kardeşi Habil’in kanı aktı.
Dünyada kanın durması için Habil’in yolunu izlemeliyiz ki, o yol Allah celle celalühün Hazreti Adem’e öğrettiği “Sırat-ı Müstekıym”dir.
Aslında namazını kılan bütün Müslümanlar, her gün, beş vakitte kıyamda iken:
“Bizi, doğru yola ilet.
Kendilerine nimet verdiğin (nebiler, sıddıklar, şehitler ve salih) kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil.” (Fatiha süresi ayet 1/6-7) okuduğumuz bu ayetlerde Allah’ın gazabına uğrayan Netanyahu gibi Yahudiler ile sapıkların yolunu istemediğimizi, Rabbimizden istiyoruz da ne istediğimizi bilmiyoruz.
Çağdaş dünyamızın çağdaş Kabillerinin, tağutlarının yaptığı, hazreti Adem’in neslinden gelen sekiz milyar insandan, yani kendi kardeşlerinden her gün binlerce insanın kanını akıtmaktır.
Çağdaş tağutlar, yatırımlarının çoğunu harp sanayiine yatırıyorlar ve kaba kuvvetle kendi kanunlarını uygulayarak köleliğini kabul edenlerin ve etmeyenlerin servetlerini, namuslarını, kendi malı gibi kullanmak için bazılarını kandırarak, bazılarının kanını akıtarak tağutluklarını devam ettiriyorlar.
Rabbimiz ise:
“Allah'la beraber başka ilâh edinmeyin. Şüphesiz ben, onun tarafından apaçık bir uyarıcıyım.” Bizi uyarıyor. (Zariyat süresi ayet 51/51)
Yani hem “Allaha iman ediyorum” diyeceksin, hem Allah’ın yarattığı Firavun’un yolunu izleyenlerin beyinlerinin salgısına göre hareket ederek Allah’a kulluktan kralların kulluğuna devam edeceksin; olmaz böyle şey.
ABD Başkanı Trump, Rusya Başkanı Putin, Çin Başkanı Şi gibilerin kulluğuna koşanların peşinden gitmeyi bırakıp Allah’ın razı olduğu İslam dinine doğru yeniden bir hamle yapalım.
Rabbimiz buyurur:
“O halde Allah'a firar edin. Şüphesiz ben, O’nun tarafından apaçık bir uyarıcıyım.” (Zariyat süresi ayet 51/50)
Soğuk da Allah’ın yarattığıdır.
Bu sene, Türkiye’nin yarısında erken açan ağaçların çiçekleriyle beraber, yaprakları bile dondan kavrulmuş, gazel olmuş.
Çağın bütün koruma tekniklerini kullanan büyük ziraatçilik yapan çiftçilerimizin tedbirleri bile donu önlemeyi başaramamış.
Üşümeye başlamışsak hemen sıcağa kaçıyoruz.
Sıcak da Allah’ın yarattığıdır.
Odun, kömür, petrol, gaz… Hepsi Allah celle celalühün yarattığıdır.
Şehir havasını kendimiz kirlettikten sonra dağlara, derelere, ovalara sığınıyor, temiz hava alıyoruz.
Dünya’dan Ay’a, Mars’a gidenler de Allah’ın yarattığı dünyadan yine Allah’ın yarattığı Ay’a kaçıyoruz.
Nereye giderseniz gidin orası Allah’ındır.
Nereye dönerseniz orası da Allah’ındır.
Bu kaçış yolculuğunda yine Allah’ın yarattığı demiri Allah’ın koyduğu tabiat kanunlarını işleterek yükseklere kaçıyoruz.
İnkârdan, gâvurluktan imana kaçıyoruz.
Şeytanın şerrinden Allah’ın himayesine sığınıyoruz.
İsyandan ibadete kaçıyoruz.
Yalandan doğruya,
Çalışarak fakirlikten zenginliğe kaçıyoruz.
Cimrilikten cömertliğe,
Tedavi ile hastalıktan sağlığa kaçıyoruz.
İsyandan itaate, ibadete; inkârdan imana yönelmektir.
Haramlardan helallere kaçıyoruz.
Zilletten izzete,
Faizden ticarete, ziraata, sanayiye, teknolojiye… Kaçtığımız da faydasını gördüğümüz gibi, kâfirlerin, zalimlerin, fasıkların Allah’a başkaldırırcasına Allah’ın haram kıldığı öldürmeyi kanuni hale getirip ülkesine on beş bin kilometre uzaktaki ülkeyi kendime tehdit olarak algılıyorum, onun için onların başkanlarını öldürmem lazım” diyenlerin yolundan kaçıp Allah’ın dinine sığınalım.
Çocuk yaştaki kızları, Asya’dan alıp ABD’de, kendilerini dünyanın Firavun’u zanneden cumhurbaşkanlarına, kral ailesinin üyelerine kendi adasındaki şatosunda pazarlayan adamın müşterilerinin adını verince hapishanede intihar ettirenlerin çıkardığı kanunlardan kaçalım ve sekiz milyar insanın canını, imanını, aklını, malını, namusunu, izzetini, iffetini korumayı hedefleyen İslam dinini hayatımızda uygulamaya başlayıverelim.
Özetle her organımızdaki her hücremizi yaratan, her hücrenin gıdasını veren, üzerinde gezindiğimiz dünyayı yaratan, havayı, suyu, güneşi ve sayamayacağımız kadar nimetleri yaratanı bırakıp eli kanlıların, fuhuş tacirlerinin, uyuşturucuyu teşvik edenlerin, sokaklarını kadın pazarına çevirenlerin, faizle her gün dünya insanının cebinden para çalanların kanunlarından ve de kendilerinden uzaklaşıp Allah celle celalühün dinine sığınalım.
Kur’an-i Kerim ve Sünnet-i Seniyye, bu türden tağutlara hadlerinin nasıl bildirileceğini gösterir.
Yorumlar
Kalan Karakter: