İbrahim Yıldırım
Sevgili dostlar facebook a henüz yeni girdim. Uzun sure çok zaman kaybı olacağı düşünerek facebook hesabı açmamıştım. Bazı guruplara katıldım pek çok tartışmalara şahit oldum ve de olmaya devam ediyorum. Genelde tartışmaktan anladığımızın; bilgilenerek aydınlanma yerine sanki “haklı çıkma” çabası gibi geliyor..
Bunun sebebi ne olabilir ki diye düşünürken Schopenhauer’in “insan türünün kötülüğü buna sebep oluyor, böyle olmasaydı bizler baştan sona dürüst olsaydık, o zaman her tartışmada sadece gerçeği ortaya çıkarmaya çalışırdık” sözüne rastladım.
Karşıt “fikirler” mi yarışıyor yoksa karşıt “kibirler” mi? Ona bakmak lazım diyor Schopenhauer.
O halde Schopenhauer’in “Kibirlilik; ilk öne sürdüğümüz düşüncenin yanlış, muhalifimizin görüşünün ise doğru çıkmasını istemez” şeklindeki yaklaşımından yola çıkarsak bilgi edinerek fikirsel ve zihinsel gelişim sağlayıp aydınlanamayacağımız belli.
Nedense bu sosyal medya denilen alet hep dedikodu mevzusu olarak çalışıyor hâlbuki hayırlı olarak da çalışabilir. Bilgilerin paylaşılması olabilir.
O halde ne yapmak lazım ön yargılardan arınıp gerçeği ortaya çıkarmak için?
İzafiyet teorisi üzerine zihinsel sörf yaparken Yunusumuzun dilinden, Albert Einstein’nın zihninden filtre ederek doğaçlama şu dizeler dökülüvermişti özümden.
Tamam, ışık çok hızlı/Ya nasıl ki karanlık/ Her biri aynı hızda/ Ne yok olur karanlık/Ne de doğar aydınlık/ Konan ölçü olmasa!
Küfretme karanlığa/Bir mum yakta aydınlat/Destek ol İyiliğe/ Her şeyin dengede tut/ İşte bu gerçek hayat.
Okuduğumuz her şeyden bir şeyler öğrenmeye çalışalım. Okuduğumuz üzerine düşünmez isek kesinlikle bilgimiz artmaz. Dünyanın en iyi kitabını okusak ta..
Her şeyden önce öğrenmeyi sevmeliyiz hani ne diyor Konfüçyüs “öğrenmeyi sevmeyen kıvrak zekâ gerçeklikle bağını yitirir, öğrenmeyi sevmeyen dürüstlük kabalıkla sonuçlanır, öğrenmeyi sevmeyen cesaret isyan doğurur, öğrenmeyi sevmeyen güç saldırganlaştırır” derken ne çok şey söylüyor aslında. Saygı ve Muhabbetlerimle!
Sevgili dostlar facebook a henüz yeni girdim. Uzun sure çok zaman kaybı olacağı düşünerek facebook hesabı açmamıştım. Bazı guruplara katıldım pek çok tartışmalara şahit oldum ve de olmaya devam ediyorum. Genelde tartışmaktan anladığımızın; bilgilenerek aydınlanma yerine sanki “haklı çıkma” çabası gibi geliyor..
Bunun sebebi ne olabilir ki diye düşünürken Schopenhauer’in “insan türünün kötülüğü buna sebep oluyor, böyle olmasaydı bizler baştan sona dürüst olsaydık, o zaman her tartışmada sadece gerçeği ortaya çıkarmaya çalışırdık” sözüne rastladım.
Karşıt “fikirler” mi yarışıyor yoksa karşıt “kibirler” mi? Ona bakmak lazım diyor Schopenhauer.
O halde Schopenhauer’in “Kibirlilik; ilk öne sürdüğümüz düşüncenin yanlış, muhalifimizin görüşünün ise doğru çıkmasını istemez” şeklindeki yaklaşımından yola çıkarsak bilgi edinerek fikirsel ve zihinsel gelişim sağlayıp aydınlanamayacağımız belli.
Nedense bu sosyal medya denilen alet hep dedikodu mevzusu olarak çalışıyor hâlbuki hayırlı olarak da çalışabilir. Bilgilerin paylaşılması olabilir.
O halde ne yapmak lazım ön yargılardan arınıp gerçeği ortaya çıkarmak için?
İzafiyet teorisi üzerine zihinsel sörf yaparken Yunusumuzun dilinden, Albert Einstein’nın zihninden filtre ederek doğaçlama şu dizeler dökülüvermişti özümden.
Tamam, ışık çok hızlı/Ya nasıl ki karanlık/ Her biri aynı hızda/ Ne yok olur karanlık/Ne de doğar aydınlık/ Konan ölçü olmasa!
Küfretme karanlığa/Bir mum yakta aydınlat/Destek ol İyiliğe/ Her şeyin dengede tut/ İşte bu gerçek hayat.
Okuduğumuz her şeyden bir şeyler öğrenmeye çalışalım. Okuduğumuz üzerine düşünmez isek kesinlikle bilgimiz artmaz. Dünyanın en iyi kitabını okusak ta..
Her şeyden önce öğrenmeyi sevmeliyiz hani ne diyor Konfüçyüs “öğrenmeyi sevmeyen kıvrak zekâ gerçeklikle bağını yitirir, öğrenmeyi sevmeyen dürüstlük kabalıkla sonuçlanır, öğrenmeyi sevmeyen cesaret isyan doğurur, öğrenmeyi sevmeyen güç saldırganlaştırır” derken ne çok şey söylüyor aslında. Saygı ve Muhabbetlerimle!
Güzel bir konuya değinilmiş .. Okumayan insanların seviyesi ancak İnterNET duzeyindedir..Bu kadar NET.....
Hocam..Öğrenmek bir fazilettir..aynen öğretme gibi...öğrenmeyi bilmeyen..zaten öğretme ve öğretmenden nasibini alamaz ki..kibir..gurur..nemelazımcılık..ışıgın önüne set ve perde çekmektir..Sevelim Sevilelim Dünya Kimseye Kalmaz diyerek bu günleri işaret eden Gönül dostu YUNUSEMRE..konuyu an itibarıyla şahane analiz etmiş ve adeta sevmeyi ögrenmek..ögrenmeyi sevmek mevzusunu dünyaya haykırmıştır..Anlayana vesselam...