Düşünce ve Duyguların Çekim Gücü-4
Mutluluğa Götüren Yol Şükran Duygusu
İbrahim Yıldırım
Sevgili dostlar,
Yapılan bilimsel ve saha çalışmaları “Mutluluğa giden yolun şükran duymak; mutlu edeninse şükretmek” sonucuna götürmüştü. Şükretmenin, memnuniyeti, zihinsel işlevselliği ve olumlu duygusallığı arttırdığı, fiziksel sağlığı desteklediği vurgulanmıştı.
Şükran Yaratıcıya, bir nesneye, bir kişiye veya bir duruma, yönelik ve takdir duygusudur. Şükretmek te bu duygunun olumlu biçimde ifadesidir. Şükran duygusunu bilinçli ifade etme; insanın gelişimini bozan kıskançlık, öfke, kin gibi negatif duygulara karşı çok etkin bir panzehirdi. Çünkü kıskançlık ve öfke yüreğe yük, akla gölgedir. Kin ise üretip içtiğimiz kendi zehrimizdir.
Şükran memnuniyetin ve iç doyumun anahtarıdır. ŞÜKRAN DUYMAK, ŞÜKRETMEK BİR ERDEMDİR.
Nasıl şükran duyacağımız, bu duyguyu nasıl ifade edeceğimiz, ne ailemiz, ne de okulda bize neredeyse hiç ama hiç öğretilmez. Sadece bir şey alıp verirken kuru ve yavan teşekkür etmemiz söylenir. Oysa Niçin ve nasıl şükretmemiz ailede ve okullarda eğitimle verilse; bireysel ve toplumsal yaşam çok etkin ve güzel olur. Şükretmeyi öğretmek toplumda huzur ve barışı sağlamanın en etkin yoludur. Zira şükran duygusunu ifade etmek/edebilmek kibarlığın, centilmenliğin ve insanlığın ifadesidir.
İslam dininde şükretme son derece önemli. Huzurun mutluluğun ve refahın en gerekli şartının şükretmek olduğu sık vurgulanmakta. Şükür kavramı Kur’an’da yaklaşık 66 ayette geçiyor. Her geçen ayette şükran duygusunun içtenlikle ifade edilip gereğinin yapılmasına vurgu yapılıyor. Gerçekten huzur, mutluluk ve refah isteniyorsa.(Ayet bilimsel gerçeğe götüren işaret demek.)
10.000.000.000(On Milyar)liraya yakın bütçeli Diyanet binlerce sözde din görevlisiyle bilimsel bir araştırma ve saha çalışması yaparak Kur’an’ın bu tür kavramlarının nasıl uygulanabileceğini topluma sunamıyor. Zaten sunması da beklenemez böyle bir çalışma sağlam bir sorumluluk bilinci, araştırmacı bir zihin ve kafa yapısı gerektirir. Tefekkür edemeyen yani fikir üretip Kur’an’ın ıslah ve geliştirici kavramlarını projelere döküp değer üreterek insanlığa sunmayı beceremeyen bir teşkilat!
İlahiyat veya yeni tanımıyla İslami ilimler fakültelerinde böyle çalışmalar var mı? Ne gezer! Bu tür fakülteleri açmak kolay birkaç derslik, ilmi derinliği olmayan birilerini öğretim görevlisi atamak, liyakat sahibi olmayanları dekan veya rektör yapıp eğitimde devrim diye maval okumak kolay. Eğitim müfredatında hurafeleri dini bilgi, Kur’an’a ters düşen rivayetleri/söylentileri, yalanları, uydurmaları ders diye okutup hatta ezberlettirerek gençlerin zihinlerini kısırlaştırmayı marifet sayan bir anlayıştan bilimsel bir çalışma ve saha araştırması beklemek abesle iştigal gibi bir şey. Yazık bu milletin heder edilen parasına; daha da önemlisi heder edilen gençliğe ülkenin geleceğine yazık.
Şükran duyma /duygusu felsefi bir tartışmanın konusu değildir, bir din ve bir kültürde değildir. Şükretmek bir duruş her insana ait olabilecek bir duruştur, değerdir…
Ne zaman şükran duygusuyla dolup müteşekkir hissederse insan, ne olduğunu, nasıl olduğunu kabul eder. Her şeyi rahat algılar, gökyüzünü, çiçekleri, hayvanları, insanları tekrar tekrar yeni gözleriyle görür, yaratılışın çeşitliliğine, yaşamın birçok armağanına hayran kalır.
Öncü araştırmacı yazar Robert Emmonsun dediği gibi; insan mutluluğu, Tanrı ile yaratılmış, olan her şeyin bağlantısında hisseder. Mutluluğa götüren yolun şükretmek olduğunun bilincine ulaşır.
Şükran son derece gizemli ve etkin bir duygudur. Nasıl şükretmemiz gerektiğini uygulamalı paylaşımlarımız bir daha ki sefere kaldı. Hoş görün lütfen.
Hoşça, Dostça ve Sevgiyle kalın. İnşallah tekrar görüşmek dileğiyle.