Sevgili dostlar, Devletimizin 2023 yılında ortaya koyduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu, önyargısız bakıldığında stratejik devlet aklının öngördüğü şekilde adım adım gerçekleşiyor.
Gelişmelere önyargısız bakabilirsek ancak bunların farkına varabiliriz. Zira Ön yargı; insanın düşünme yetisini, vicdanını köreltir, özünde bulunan yeteneklerini ve sonradan kazandıkları becerilerini kaybettirir, tıpkı öfke, kin ve nefret gibi. ÖN YARGILI İNSANLAR KENDİ YARGILARIYLA ÇELİŞEN GERÇEKLERE KESİNLİKLE İNANMAZLAR.
Bu gerçekleşmeyi Prof. Ali Poyraz Gürson “Türk Asrı Başladı Yeni Bir Türkosfer oluştu” diye vurguluyor. Bu atmosfer gibi iklim oluşumu yeryüzünde pek çok ülkede ekonomik, askeri stratejik işbirliği vs. gibi ve diğer yaşam alanlarında da kendisini gösteriyor. Özellikle batılıların sömürdüğü ülkeler sorunlarını bizimle birlikte iş birliği yaparak çözmek istiyorlar. Biliyorlar ki; Türk devleti işbirliği yaptıkları ülkeleri sömürmez ve zulmetmez. Çünkü tarihin her döneminde, günümüzde de devlet olarak dünyanın her yerinde varlık gösteriyoruz. Biz hiç kimseye zulüm etmedik, etmiyoruz, etmeyiz. Eğer biz zulüm etseydik bugün Sırpça, Hırvatça konuşan kimse kalmazdı, Rumca konuşan kimse kalmazdı. Biz yeryüzünde adaletin temsilciyiz. Türkiye, kadim tarihi ve güçlü mirasıyla her zaman mazlumlara umut, dünyaya rehber olmuştur.
Milli güç kapasitemiz geliştikçe ülkemiz hızla gelişiyor. Uluslararası ilişkilerimiz de gün geçtikçe iyi yönde gelişiyor. Çok sayıda ülkelerden üst düzey devlet adamları fikir alışverişinde bulunmak, stratejik ortaklıklar ve işbirliği yapmak için ülkemizi ziyaret ediyorlar. Savunma sanayi araç gereçlerimizden satın almak hatta bu üretimlere iştirak edip ortaklık yapmak istiyorlar.
Silah sanayinde ve teknolojide gelişmiş İtalya, Çin, İngiltere gibi ülkeler dahi bizim savunma sanayimizle işbirliği yapmak istiyorlar. Çin'in çok önemli teknoloji yorumları yapan ve teknoloji ile ilgili çok önemli birisi; ‘Türkiye’nin Steve Jobs'u Selçuk bayraktardır’ diyor. Baykar Gurubunun savunma sanayideki bilgisi, becerisi ve ortaya koyduğu performansı cümle aleme malum. Diğer tarafta Almanya geçenlerde yazılan raporlarında diyor ki ‘Almanya Türk savunma sanayi şirketlerle beraber ortak girişimler yapmalı ve ortak üretim yapmalı.’
Bütün bunlar gösteriyor ki; uluslararası ilişkilerde süreci belirleyen MİLLİ GÜÇ KAPASİTESİDİR. İster dost ister düşman olsun herkes kendisini karşısındaki ülkenin MİLLİ GÜÇ KAPASİTESİ ne uygun davranmak ve pozisyon almak zorunda ve durumunda oluyor.
MİLLİ GÜÇ KAPASİTESİNİ GELİŞTİREN, BÜYÜTEN AKLA STRATEJİK DEVLET AKLI DENİR. Türkiye'nin devlet aklını kimse küçümsemesin. Bizim devlet aklımız 2000-3000 yıllık birikim ve deneyime sahiptir. Ehlinin elinde olduğu zaman dünyadaki tüm akıllara taş çıkartır. Yeri gelmişken Türkiye içerisinde emperyalist ülkelerin adına parmak sallayan yazarçizeri, siyasetçi müsveddeleri, maşalar hadlerini bilsinler. “Devletimizin sessizliği henüz bir şey yapmayı güçsüzlüğünden, korkaklığından değil sabrı akıllı davrandığındandır!” Devlete kim parmak sallarsa sallasın gereği yapılacaktır şüphesiz. Gün gelecek devlete parmak sallayanların aklını alacaktır kadim devlet aklı. Dikkat edilirse dışarıda da içeride de operasyon dönemi başladı gibi. Son 8-10 senedir kısmen de olsa ehil ellerde işlevsel hale gelerek Milli Güç Kapasitemizi geliştirdiler. Son birkaç yıldır dış politikada öğrenilmiş çaresizlik meselesini yıktık çok şükür. Cin şişeden çıktı, Türkiye eski Türkiye değil! Herkes pozisyonunu hainliğe dönük değil, iyilik ve güzelliğe dönük ayarlamalı.
Türk Devleti Milleti ile birlikte pek çok projesini 2030 yılına denk gelecek şekilde tamamlamayı planlıyor.( Uçak gemisi, Kaan uçağı, uzun menzilli süpersonik füze vs) Türkiye stratejik adımlarını sürekli 2030 yılına göre atıyor. Sanki 2030 da Türkiye'nin Önüne çok ciddi başka jeopolitik fırsatlar da çıkabileceğini ön görüyor. Devlet aklı sanki geleceğe dönük durumları şimdiden hesaplamış gibi.
Bazı dostlar bir iktidar değişikliğinde bu gelişmeler sekteye uğrar mı?
Bu endişe dolu soruya hayır! Demek çok ama çok zor. Zira Mevcut muhalefet liderlerinin bilgi seviyeleri, dünyayı anlama kapasiteleri, konuşmalarındaki uyumsuzlukları birleştirdiğimizde güzel ülkeme başkan olup milli güç kapasitemizi daha da geliştirebileceklerine inanmak zor değil nerdeyse imkânsız gözüküyor. Muhalefetin diş politikayla söylemleri devleti tehlikeye atacak açıklamalarla dolu. Hâlbuki muhalefet aslında iktidarın eksiğini görüp tamamlayan demek iken, muhalefetimiz çarşı her şeye karşı mantığıyla her şeye itiraz eden bir çocuksu yapıya büründü. Gerçi Türkiye'de sadece bu dönemde değil her dönemde de aşağı yukarı böyle olmuştur.
İnşallah tekrar paylaşımlarda buluşmak dileğiyle.
Hoşça, dostça, sevgiyle kalın.