Bir önceki yazımızda/ paylaşımımızda Anne ve Babanın en büyük ortak sorumluluğunun çocukların sağlam bir kişiliğinin oluşturulmasıdır diye vurgulamıştık.
Çocuklarımızın kişiliklerinin yoğrulması için elbette bilgi gerekir. Bu bilgi bizde olmayabilir. O zaman, en azından aşağıdaki önerileri yapmamız durumunda çocuklarımızın sağlam bir kişilik oluşumunda, eğitim deki ve hayatlarında başarılı olmalarına büyük katkıda bulunmuş oluruz.
Çocuklarımıza onların DEĞERLİ OLDUKLARINI, SEVİLDİKLERİNİ HİSSETTİRELİM. Horlamayalım, aptal, salak, akılsız.. gibi vasıflarla etiketleyip hakaret edip aşağılamayalım. Sen çocuğunu hangi olumsuz ve kötü sözlerle nasıl etiketleyip tanımlıyorsan insanlar o etiket üzerinden muamele eder. Sosyal hayatta kabul görmeyen, dışlanan insanlar genelde çocukluklarında bu tür aşağılanmalara maruz kalmış kişilerdir.
Korkutarak, tehditlerle terbiye etmeye çalışmayalım. Çocuklarımızı cesaretlendirelim, sevildiklerini, kendilerinin değerli olduklarını hissettirelim. Bu kadarcık bile çocuklarımızın sağlam bir kişilik oluşmasında, hem okul hem de hayatta başarılı olmalarına büyük katkı sağlayacaktır şüphesiz.
Anne -Baba olmak sadece çocuklara ne yapacaklarını öğütlemek değil çocukluklarının yaşamalarına eşlik etmektir. Bunun için maddi imkânlarımız yetersiz olabilir. Maddi imkânlarımız ne olursa olsun mümkün olanla elimizden geldiğince onlara mutlu bir çocukluk sunabilmektir. Kimi zaman onlara sevildiklerini, kendilerinin değerli olduklarını hissettirildiğinde oluşan sonucu ve mutluluğu hiç bir zenginlikle satın alamazsınız.
Çocuklarımızla konuşup sohbet etmiyoruz. Zaten kimsenin derdi de, dinlemek, çocuklarla, gençlerle konuşmak değil; daha çok akıl vermek, yön vermek, eleştirmek ve yargılamak. Anne-babanın çocuklarıyla konuşması, onlarla sohbet etmesi çocuğu kabullenme anlamına gelir. Çocuklar ve gençler için anne-baba tarafından kabullenildiğini bilmek çok değerlidir. Çocuk ailesi tarafından kabullendiğinde kendisini güvende hisseder. Kendini güvende hisseden çocuk kötü alışkanlıklara ve kötü yollara düşmez. Pek çok durumda başarılı olur.
Ebeveynlerin çocukları için en önde gelen sorumluluğu; çocuklarının özgüvenlerinin ve özsaygılarının gelişimini sağlamaktır. Özgüven ve Özsaygı sağlam bir kişilik oluşumun sonucudur. ( Özgüven, bireyin kendisinden memnun olması, kendisi ve çevresiyle barışık yaşaması demektir. Özsaygı, hem kendimizi özgün bir birey olarak değerli, hem de karşılaştığı sorunlarla başa çıkabilecek kadar yeterli hissedebilmektir).
Çocuklarımızın hayatta başarılı olmalarını(öğrenimde, gelecek ve iş yaşamları da dâhil) istiyorsak aşağıda “Psikoloji, Sosyoloji ve Pedagoji” bilim dallarının önerilerine mutlaka kulak verip gereğini yapmalıyız.
Peki, yukarıda zikredilen bilim dalları ana hatları ile bize neler öneriyor?
1-Sakın çocuğunuzu bir başkasının çocuklarıyla ya da diğer kendi çocuklarınızla kıyaslamayın!
2- Çocuklarınıza beklenti yüklemeyin. Kendi yapmak isteyip de yapamadıklarınızı çocuğunuzun yapmasını istemeyin. “Ben doktor olmak istiyordum, fakirdik olamadım, senin doktor olmanı istiyorum.” gibi. Sakın bunu yapmayın. Çocuğunuzun başarısını bir yarış haline getirmeyin.
3- Çocuklarınızı söverek, döverek baskıyla eğitmeye çalışmayın. Küçük bir çocuğa karşı olan iyi-kötü tüm davranışlarınız, onların psikolojisinde sandığınızdan çok daha derin etkiler yaratıyor. Özellikle de korku, endişe, kaygı ve şiddet duyguları, çocuklarda travmaya neden olarak beyinde tahribata yol açıyor ve kişilikte onulmaz denebilecek izler bırakıyor. Bu yöntemlerle yetiştirilen ve eğitilen çocuk intihara meyilli oluyor.
4-Çocuklarınızı olumsuz yönleriyle değerlendirmeyin, Onlara geniş hareket imkânı sunun, çocuklarınızın hatalarını sürekli düzeltmeyin, düzeltmeyi zaruri görürseniz çocuğunuzu horlayarak, aşağılayarak hatasını düzeltmeyin. Çocuklarınıza hata yapma şansı verin, hatasını fark edip onu kendisinin düzeltmesini sağlayın.
5- Başarılı çocuklar istiyorsanız, çocuklarınıza mutlaka başladıkları işleri bitirmelerini öğretin. Çocuklarınızın başladığı işleri bitirmeleri konusunda mutlaka teşvik edici olun. Hatta buna çok küçük yaşlarda başlayın. Onların başladığı işi biz bitiriyorsak çok çabuk pes eden, istikrar göstermeyen/gösteremeyen bir nesil yetişiyor. Genelde pek çok anne-baba çocuklarının başladıkları ev ödevlerini onlara iyilik yaptıklarını zannederek yaparlar!? Onların başladıkları işleri sakın ama sakın siz bitirmeyin….
Sevgili dostlar,
Bir ülkenin geleceğini anneler, babalar ve öğretmenler yönlendirir. Çocuğunuzun sağlıklı gelişimi sadece kendisi ve ailesi için değil hepimiz için önemlidir. Hal böyle olunca milletimizin gelişiminde, çocuklarımızın başarısında en büyük etken ailenin evde gerçekleştirdiği davranış ve faaliyetlerde gözüküyor.
Çocuklarımızın başarılı, toplumumuzun huzurlu, mutlu, refah ve barış içinde yaşayabilmeleri için “Milli Eğitim Bakanlığı” vakit kaybetmeksizin evlere yatırım yapıp aileleri eğitmelidir!!!
Kanımızca ailelerin eğitimi (yeni evlenen çiftlerden başlamak üzere) Eğitimde Başarıyı yakalamanın en kestirme ve etkin yoludur.
Peki, SİZCE ???
Hoşça, Dostça ve Sevgiyle kalın. İnşallah tekrar görüşmek dileğiyle.