İbrahim Yıldırım
Tamam, da minarelerdeki ve cami içerisindeki ilkel ses düzeneği camiye namaza giden inananlarda ne gibi olumsuzluklar yapar/yapıyor kısaca birde ona göz atalım.
Hocaların tamamı insanların camiye namaza gelmediklerinden yakınır. Minarelerden ilkel ses düzeninden çıkan sesi insan tehlike var gelme olarak algılar. Bakarsak hep yaşlılar geliyor camilere. Minaredeki beyni irrite eden sesi yendik camiye girdik. Ne ile karşılaşıyoruz içeride aynı insanın beynini yoran ve bozan ilkel ses düzeni. Duvarlarda sıralı adi hoparlörler,düzeneğe uygun olmayan yaka ve normal mikrofonlar. Hocaların, müezzinlerin gırtlaklarını yırtarcasına ilkel ses düzeni ile bağırmaları sonucunda sanki cemaat komutla yatıp kalkıyor namazı ibadet olmaktan çıkıyor namaz niyaz sıradan ritüele dönüşüyor.
Halbuki Yüce Yaratıcı ‘’Kulid’ûllâheevid’ûrrahmân(rahmâne), eyyenmâted’û fe lehulesmâulhusnâ,ve lâ techerbisalâtike ve lâ tuhâfitbihâvebtegı beyne zâlikesebîlâ(sebîlen).”
İsra 110. (Sen onlara) de ki: İster «Allah» deyin, ister «Rahmân» deyin, nasıl çağırırsanız çağırın. En güzel isimler O’nundur.» Salatında/Namazında sesini çok yükseltme, çok da gizli okuma, orta yolu seç.
Yani şimdi Allah bu buyruğu boşuna mı vurgulamış. Allah’ın buyruğunun tersini yapıp sonrada bu insanlar namaza ilgi duymuyor, camiye niye gelmiyorlar diye insanların duyarsızlığından yakınamayız!
Durum bu olunca dini ve ibadetleri taklidi yaşıyoruz! Oysa taklit, hem insanın kendi varlığının farkında olmasını güçleştirmekte, hem de kendisi olmasını, kendini inşa edip gelişimini engellemektedir. Taklit de düşünme yetisi kullanılmadığı için AKIL işlevselliğini kaybetmektedir.’’ İbadetin bir maksadı vardır ibadetin kendisi maksat değildir.İbadetlerde araçları amaçların yerine geçirip ibadetlerin ruhunu öldürdük! ! İbadetleri hayattan koparttık. İbadetleri hayattan koparırsanız ibadetler zehirlenir ve uyuşturucuya dönüşür.” Ve de öyle oldu sonuçta.
İnsanlar camiden dağılırken dışarıda soruyorsunuz hoca Fatiha’dan sonra ne okudu veya Cuma hutbesinde ne anlatıldı diye %90 üzerinde cevap yok. İsterseniz sizde deneyin.
Tüm bu olumsuzluklara sebep camilerdeki ve minarelerdeki ilkel ses düzenekleri, ezanın okunuşundaki bozukluklar, kürsülerden ve hutbelerden sağlam ve doğru bilgi aktarımlarındaki metodik yetersizlikler ve beceriksizlikler. Adam ezan okuduğunu zannederek mikrofonu ağzına dayayıp gırtlağını yırtarcasına “ HaaaaaaaAAAAAAAAAaaaaAAAaaaaAA…”diye 5-8 dakika süreyle bağırarak sanki sanat icra ediyor. Kaldı ki onu da beceremiyor ya. Kur’an daki Hz. Lokmanın oğluna verdiği öğüdü hiç okumamış:"Yürüyüşünde/davranışında doğal ol ve sesini yükseltme; seslerin en çirkini şüphesiz eşek sesidir.’’ Lokman 31/19
Gürültünün İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisi adlı makalesinde sayın Prof. Dr. Gülten UYER şunlara vurgu yapıyor: ”Yüksek rahatsız edici ses dalgalarına vegürültüye maruz kalmış kişilerin hemen tümünde psikolojik rahatsızlıklar oluştuğunu bilimsel çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır.” Diyor ve söz konusu rahatsızlıkları sıralıyor.
“ Yüksek rahatsız edici ses dalgalarına ve gürültüye maruz kalmış kişilerde şu rahatsızlıklar gözükebilir.
Rahatsızlık aşırı tepkilere ve davranışlara dönüşebilir, kaygı, depresyon, aktiflik, pasiflik, saldırganlık, grup etkileşiminde sorunlar, yardımlaşmada isteksizlik, sinir bozukluğu, korku, rahatsızlık, baş dönmesi, tedirginlik, yorgunluk, zihinsel işlevlerde bozulma, kızgınlık ve öfkenin içe yönlendirilmesi. Kendini suçlama, aşırı sessizlik, içe kapanma, Kızgınlık ve öfkenin dışa vurumu,tartışmacı ve karamsar olma durumu, sakinleştirici kullanımı, uyku hapı kullanımında artma, hoşgörüde azalma, davranış bozuklukları, öfkelenme, rahatsızlık duygusu, sıkılma gibi(25adet)psikolojik durumlar baş gösterebilir.
Gürültünün fizyolojik etkileri ise: yüksek kan basıncında artma, hızlı kalp atışı, stres hormonlarında artma, kan lipidlerinde artma, elektrolit bozukluklar, epinefrin, ACTH’da artma, Lökosit sayısında azalma, Vücut direncinde düşme, Hamilelik dönemlerinde ölü doğum, Üreme sağlığına olumsuz etki, EEG dalgalarında patolojik değişiklikler, Adrenalin yükselmesi, Solunumun hızlanması, Kas gerilmesi İrkilmeler olarak ortaya çıkabilmektedir.
Yüksek rahatsız edici ses dalgalarına ve gürültüye maruz kalmış kişilerin çalışma hayatında da biyolojik ve psikolojik değişikliklere neden olmanın yanı sıra, performansı büyük ölçüde etkilemekte ve üretimin nitelik ve niceliğinde eksilmeleri beraberinde getirmektedir.
Yüksek rahatsız edici ses dalgalarına ve gürültüye maruz kalmış kişiler konsantrasyon güçlüğü, dinleme güçlüğü, anlama ve kavrama güçlüğü, kesintili konuşma, yüksek sesle bağırarak konuşma gereksinimi, kişilerarası ilişkilerde bozulma ve buna bağlı olarak sürtüşmelerin artması, verimlilikte azalmadır, Bu sorunların zaman kaybına neden olacağı da unutulmamalıdır. Tüm bu olumsuzluklar toplumun tüm kesimlerinde baş göstere bilir.
Sözü edilen sorunlar doğal olarak özel yaşamı da etkilemekte, özellikle eğitim ve öğretim alanda konuya yoğunlaşma, okuma ve öğrenme ve hafıza ile ilgili sorunları da beraberinde getirmektedir.”
Geleneksel düşünce yapımızdan olsa gerek genelde problemleri, sıkıntıları, aksaklıkları ve haksızlıkları dile getiririz. Sürekli eleştirel düşünce alışkanlığımızdan kaynaklanan her şeyden veya pek çok şeyden şikâyet etmeyi alışkanlık edinip üzerimize düşeni yapmaktan kaçınan tespit edilen sorunlara çözüm veya çözümler önermeden kaçan; çok kötü bir huyumuz var neden se. Bunu ötesinde bir kötü huyumuz daha var; sorunları duygusal çözmeye çalışmak.Duygular sorun çözmez; sorun aklın ışığında bilgi ile çözülür. Sorun çözümünde duygusal olunduğu sürece sorunun sorun olduğunu bile anlayamayız, göremeyiz.Burada olduğu gibi.
Sorunun büyüklüğünü, topluma ve bireye verdiği ağır zararları saptayıp, sorunun kaynaklarına ve muhataplarına ağır eleştiriler yaptıktan sonra çözüm ve çözüm yollarını ortaya koymamak en azından ukalalık ve densizlik olur.
Sorunun çözümü iki merhalede gerçekleşebilir.
1.Hemen yapılması gerekenler.
2.Hemen başlanması ama sorunun çözümünün tam gerçekleşmesi zaman alacak yöntemler.
Hemen yapılması gerekenler genelde sorunu tam çömez, kısmen çözer. Sadece sorunun yaptığı tahribatı birazcık aşağı çeker.
Bunlar: 1-Minarelerdeki ve cami içerisindeki ilkel hoparlörlerin sayılarını en fazla iki adete düşürülmeli ses seviyesi çok yüksek olmamalı. 2-Ezan demek davet çağrı demek dingin ve yumuşak bir tonda okunmalı. Yukarıda verdiğimiz İsra 110. ve Lokman 19. ayetlerdeki Allah’ın buyruğu/emri kesinlikle göz ardı edilmemeli. 3-Tüm din görevlilerine özellikle müezzinlere ve imamlara mikrofon kullanma eğitimi acilen verilmeli.
Hemen başlanması sorunun çözümüne dönük 2. Merhale ise proje bazında olmalı. Yani sorunu projelendirerek çözmeli. Bilimsel proje yönetimi oluşturulup sorunun çözümü sürüncemede kalmadan zaman ve finans israfı olmadan amaca mümkün olan kısa süre hedefe ulaşılmalı.
Sorun çözmenin en doğru adımlarından birisi başkalarını suçlamak yerine, kendi eksiklerimizle ve yanlışlarımızla yüzleşme özgüveni, sorun çözmenin en verimli yollarından biridir. Bu adım sorun çözmede bir uzmanla çalışmanın zorunluluğunu ortaya koyar.
Projelendirirken, projeyi yürütürken mutlaka konunun uzmanlarıyla çalışmalı. Konuyla ve sorunla ilgili uzman yurt içinde bulunamıyorsa yüksek ücretlide olsa yurt dışından getirilmeli. Doğru uzmanlarla çalışmak çoğu zaman proje maliyetini daha ucuza getirmektedir.
Proje Adı “Tüm cami ve ibadet hanelerde kullanılabilir bir ses sistemi/düzeni geliştirip imalatını yapmak veya yaptırmak, şu andaki ilkel ses düzenekleri ile hiç vakit kaybetmeksizin değiştirmek.” Bu aynı zamanda bir iş fikridir 10 milyar bütçesi olan bir kurum bu projeyi uzmanlarla birlikte gerçekleştirebilir. Kaldı ki inananlar bu maliyete severek katılabilir.
Sağlık Bakanlığı bu ülkenin insanlarının sağlığını korumakla yükümlü. Yapması gereken Diyanet Kurumu ile birlikte hiç vakit kaybetmeksizin idari ve mülki amirleri harekete geçirerek, minarelerdeki ve cami içerisindeki ilkel hoparlörlerin sayılarını en fazla iki adete düşürülmeli ses seviyesi 55 desibel/dB seviyesini geçmeyecek şekilde olması uzmanların gözetiminde sağ***malı.
Detaylı ortaya konu*** bu sorun çözülmez ise toplum olarak daha da BOZULACAĞIZ!!