Birileri çıkar ortaya. Adı sık duyulmaya başlar. İyi insanlarla hem dem olur. Saygılı ve hoşgörülü bir hali vardır.
Atası soyu sağlam yapılı bir sülaledir. Aile yapısı düzgün ve yaşantısı sivri değildir.
Belki kendisinin, belki atalarının duası kabul olur, bir bakarsınız toplumun en üst mevkilerinde bir makama geliverir. Bu Allah'ın bir lütfüdür.
Makam insana ve insanlığa hizmettir. Refah ve saadet üretimi için bir anahtardır.
Fedakarlık ister, çaba ister, iyi niyet ve hoşgörü ister. En çok da liyakat ister.
Onu o makamlara getirenler bunlara dikkat ederler mi bilinmez ama liyakat kavramına pek dikkat etmezler. Onların aradığı emirlerine itaat etmesidir. Yumuşak başlı olmasından dolayı da zaten öyle göründüğü için de onu o mevkiye getirmişlerdir.
Ama o da ne?
Daha makam koltuğunu ısıtmadan, o adam gider, bir başkası gelir yerine.
Yürüyüşü değişir, konuşması değişir, tavır ve edası değişir. Tercihleri bile değişmiştir.
Attığı her adımı emin olduğunu sanarak atar. Kararlar kesindir. Ama yanlıştır da.
Bu yanlışları ikaz edenleri lain ilan eder. Yanlış da olsa yaptıklarına alkış tutanları danışman, akıl hocası ve yaren kabul eder. Eski çevresini dağıtmakta tereddüt göstermez.
Yandaşların her söylediğine inanır.
Aklını tatile yollamış izan terazisini askıya asmış, vicdan kapısını kapatmış, ahlak kavramını genişletmiş, vatanı babasından kalan tarla, milleti de parya, maraba, köle olarak görmeye başlamıştır.
Aile yapısını unutmuş, gelenek, örf ve adetler yaşam çizgisinin dışında kalmıştır.
Hatta daha ileri gidip küçük dağları ben yarattım tavrına bürünmüştür.
Sonra mı?
Sonrası o hizmet, refah, mutluluk, katma değer, yatırım üretilecek makam ters tepmiş var olanlar da yok olmaya başlamıştır.
Onu oraya getirenlere durum arz edilse de bir şey değişmez.
Ta ki onların çıkarlarına bile ters düşünceye kadar.
O zaman bir parmak şaklatırlar, getirdikleri gibi de alaşağı ediverirler. Ne de olsa sırada bekleyen pek çok kişi vardır.
Aradan zaman geçer görürsünüz onu... Sırtı kamburlaşmış başı öne eğik, etraftan bir selam veren olur mu diye hırsız kediler gibi etrafını kaçamak bakışlarla kollayarak sümsük bir haldedir.
Acır mısınız, üzülür müsünüz?
Elbette... keşke bu kadar güzel hasletleri olanlardan liyakatli olanlar seçilse de liyakatsiz olup da güzel hasletleri olanlar harcanmasa.
Keşke bu kadar güzel hasleti olanlar "Ben bu işe layık değilim ağam" deyip kenarda durmayı becerse.
Keşke bu tür makamlara adam yerleştirme yetkisinde olanlar, Allah'ın emirlerine, toplumun yapısına ve evrensel değerlere uygun LİYAKATLİ kişileri seçseler.
-Tabi aynı şey demokratik yöntemlerle, oy ile seçilenler için de geçerli.-
Keşke o makamlara gelir gelmez altından kalkamayacağı konularda kendisine destek verenlere kulak assa, yanlışlarını ikaz edenleri dinleyip anlasa. Etrafındaki aksakallı ile soytarıları, aydın ile vurguncuyu ayırt edebilse.
Karaman özeline inelim, son elli yılına bakalım. Bu durumu yaşamış kaç kişi göreceksiniz.
Şimdi neredeler?
İşin bir başka boyutu da bu örneklerin aksine liyakat ile çaba sarf etmiş ve gerçekten çok güzel şeyler yapmış olanlara vefa nerede?
Sağ olanlara toplumda ne kadar sahip çıkılıyor, Baki Aleme göç edenler hangi şükran ifadeleri ile anılıyor...
Bunların hepsi aslında alfabenin ilk harfleri gibi, iki kere ikinin dört ettiği gibi en temel, en basit toplum gerçekleri.
Ne var ki gören gözümüz, anlayan aklımız, ölçecek izanımız ve değerlendirecek vicdanımız mı kalmadı?
Bir mübarek bayramı geride bıraktık. Allah'ın hediyesi güzel dinimizin gerekleri diye uyduğumuz bir ibadeti yerine getirip bir canlıyı kurban ettik.
Memleketimizin güzel insanlarını ne için kurban ediyoruz?
Hz. İbrahim'e tabi olduğumuzu kanıtlamak için kurban keserken Hz. İbrahim'in teslimiyetinin binde birisini neden göstermiyoruz?
Haçlı, kapitalizm ve kültür emperyalizmi ile gözlerimizi bu kadar da mı kör etti?
Hasan Ağabeyim yüreğinize gönlünüze kaleminize sağlık Allah bereketli ömürler dilerim.
ABİCİM LAYIK OLDUĞUMUZ ŞEKİLDE İDARE OLUYORUZ....CİĞERİ BEŞ PARA ETMEZ EGOLUYU PARLADIP UÇURANDA BİZLERİZ...ŞEYH UÇMUYOR MÜRİT ŞEYHİNİ UÇURUYOR...
Siyaset halka hizmet sanatıdır. Siyaset şimdilerde kendi bekasını düşünmek gibi görülüyor. Ne yazık! Durum böyle olunca da sizin gibi bu durumdan rahatsız olanların kalemine takılıyor. Ve keşkeler uzayıp gidiyor... Yüreğinize sağlık.