Seçimler bitmek üzere…
Vatandaş olarak görevinizi yaptınız mı?
Hani adetimizdir. Zorlanarak gider bir oy veririz, sonra seçtiğimiz kişiyi görev süresi boyunca topa tutarız...
Şekli belli olmayan demokrasimizin bir gerçeğidir.
En çok şikayetimizi de oy vermek için aday gösterilen kişiler için yaparız. Hatta bazen bu durum öyle ileri gider ki 40 yıllık siyasetçi olan birisi adayı beğenmez ise partisine bile oy vermez.
Dünyada bazı aşırı uçlar artık çok bilendi, sivrilik ve keskinlikleri kalmadı ama bizde hala izleri var… Faşizm, teokrasi, gomonizm gibi
Bu ortamda şu an seçimlerin sonuna geldik.
Peki siz görevinizi yaptınız mı?
Seçim günü sandığa gidip bir pusula atmak resmi olarak seçim sayılsa da biliyorsunuz bizde seçim öyle olmuyor.
Birileri sen aday adayı ol diyor, ya da birileri ben aday olacağım diye aday adayı oluyor. Onlar o partinin patronu tarafından bazen itaat unsurları göz önüne alınarak, bazen futbol takımına göre, bazen ehli tarik, ihvanlık oranına göre, bazen hemşerilik kıstasları ile, bazen telefon eden bir abinin ricası üzerine, bazen boyuna, bazen posuna bakarak aday yapılıyor.
Sonra o patron dönüyor millete “buna oy vereceksiniz” diyor.
Hani çoban değneğin ucu ile bir yeri tarif edince giden sürüler gibi hissediyorum kendimi şahsen… Sonra da oturup ağlamak beleş… Hem de değişmeyen moda.
Seçimler bitiyor bakın, derhal, vatandaşlık görevimizi yapalım…
Nasıl mı?
O Tek başına Ülke yönetimi için aday seçen patron, lider, başkan ne derseniz deyin onlara bir yaylım ateşi misali mesaj ve e posta taarruzu düzenleyelim…
Yerelde yapılıp da açılmadan genel merkeze götürülen o temayül yoklama sandıklarını onlara bir hatırlatalım.
O patron otobüs şoförü olacaksa, yerelde seçilecek olan da onun muavini olacak. Şoförünü seçtik diye onun hiçbir liyakat gözetmeden seçtiği muavinlere mecbur olma zorunluluğumuz yok ki.
Herkes ilk oy verdiği andan bugüne kadar yerelden vekalet verdiği, Ankara’ya gönderdiği ya da belediye makamına oturttuğu kişilerden ne kadar memnun.
Oy vermediği halde faaliyetlerinden memnun olup da yeni dönem bir daha seçilmesini arzu ettiği çok başarılı kişilerin de patronların kılavuzları sayesinde saf dışı bırakıldığını görmedik mi sanki…
Türkiye’de demokrasi tercihi seçim günü ilan edilen gün gidip de oy pusulası atmak değil. Siyasi lider, patron, başkan, reis, başbuğ ismi ile anılanların dayattıkları kişilerin seçimidir. Buna demokrasi diyebilirseniz deyin bakalım.
Üstelik bunu tüm siyasi görüşlerin en uçtakiler birlikte yapıyor ve kimsenin gıkı çakmıyor.
Halkların özgürlüğünü isteyenler de, kedi köpeklere bile özgürlük isteyenler de, ak sakalların meclisleri Kürşatları özleyenler de, meşveret, sünnet farzlarını örnek gösterenler de dahil olmak üzere bu sistemden hiç rahatsız değil.
Sonuç genel merkeze ve genel başkanlara varlığını gösterebilmek için her türlü garip davranışlar.
Daha zor, kötü hatta felaket boyutunda olan da seçmen olan halk, vekalet verecek vatandaş da bu durumdan şikayetçi değil.
Aksine küfür edecek kadar ileri gittiği siyasi partisinin liderine, seçim günleri geldiği zaman bağlılık yeminleri edebilecek kadar karakter zafiyeti gösterir hale geldi ortam.
Seçim bugün. O Ankara’da yönetime talip olan lider/patron ne derseniz deyin onları mesaj ve e posta yağmuruna tutarak “Bizim adayımız falan olmalı” ya da “bizim adayımız falan olmamalı” diyerek seçimin gerçeğini yapmak lazım.
Ne kadar dikkate alırlar. O da onların şanı şerefi ve liyakati olsun…
Böylece mazbatayı aldığı gün kaybolan ve bir daha kendilerinden bir haber alınamayan, saygıdan el öpüp yerlere kadar eğildiği kişilere seçimin ertesi gün esas duruşa geçmediler diye hakaret eden, bir tek kimseye nokta kadar faydası olmadan süresini dolduran müptezellere engel olunur ve gerçek hizmetkar adayları ortaya çıkar.
Seçim 14 Mayıs’ta değil bu günlerde…
Meclise yakışmayacakları eleme, yakışacakları ön plana çıkarma günü.
Karaman’a gelince….
Gülüyoruz. Hem de kahkahalarla. Ne cevherler varmış yahu. Bir aday olayım, seçilme şansım yüzde bir bile yok ama adaylık sayesinde şoooo makama zıplarım diyerek, adam olamadığı için elde edemediği makamları aday olarak hedefleyenleri mi ararsın, gaza gelip de şimdiden değil vekil bakan, başbakan gibi davranmaya başlayan ama hala sümüğünü silmekten acizleri, soyunun ismini kullanarak adaylık sefası sürenleri mi ararsın, üç günlük bir particilik yapıp da politilka ve siyasetin ustası oldum diye veryansın mangalda kül bırakmayanları mı?
Ama bilmiyorlar ki reisleri, başkanları, başbuğları koltuk altından bir şahini salıverecek. Tabi öyle şahinlerin tüylerini aslanların yolup da kümesten attıklarını da yaşamadık değil.
İnşallah Kaybeden memleket, ülke, vatan, millet, insanlık olmasın.