Fani hayatımızın birkaç evresinde, bazı hayat filmlerini tekrar tekrar seyrettik.
En çok seyrettiğimiz film de konusu ekonomi olan, ana fikri zam olan, sonucu sosyal adaletsizlik gelir dağılımında uçurum, toplumsal huzursuzluk, siyasi çalkantılar ve en sonunda da kargaşa olan filmleri daha çok seyrettik.
Belirli bir yaşa gelip de maziye dönük yaşamaya başlayanların “nerede o eski günler, simidi 10 kuruşa, ekmeği 15 kuruşa, eti 20 liraya alırdık” gibi lafları, rakamlar değişerek hep anlatılır durur…
Park sorunu ve trafik sıkıntısından zaman zaman dolmuşları tercih ederiz. Bir dönem ciddi kaba bir yapıda başlayan dolmuşçuluk gün geldi kendilerine övgü dolu yazılar yazdığımız nezaket ve saygı çerçevesine bürünmüştü. Son günlerde yine “neden bindin arabama” bakışları, binip inerken verilen selamı tekrar kendimizin aldığı sertlikleri başladı.
Şimdi bir de zam yapılıverdi yüzde 50 cik.
Sektörden uzağız. Elbette, mazot, lastik yedek parça, şoför ücretleri, vergi algı, hat ücretleri gibi maliyetleri bilmiyoruz. Aklı başında iki dolmuşçu ile oturup bunları konuşsak belki de “aman gardaş bu “15 lira da az” diyebiliriz.
Peki, bir de yolcularla konuşsak… “Abi sabah 15, akşam 15 etti mi 30… Ayda 25 gün biniyoruz 750… Bazen de ailecek binince etti mi ayda bin liracık” deyiveriyor…
Hoca Nasrettin unutuldu. Haçlı gâvuru kahramanları okul kitaplarında bile çocuklarımıza rol model olarak sunulmaya başladığından yeni nesiller tanımaz da… Rahmetliye bir komşusu gelir bir anlaşmazlık yaşadığı olayı anlatır. Hoca merhum “haklısın komşum” der.
O gider biraz sonra da diğer komşusu gelir, o da anlatır olayı hoca merhum ona da “haklısın komşu” der.
Her iki sohbete de şahit olan hocanın karısı dayanamaz “Hocam her ikisine de haklısın dedin. Bu nasıl iş” der… Hoca karısına şöyle bir bakar ve çaresizce “vallahi hanım sen de haklısın” der.
Türkiye’de zam olayları da öyle. Zammı yapanı dinlersen “HAKLI”
Zamdan etkilenen kitleyi dinle o da haklı…
Sonra başka bir kesimden harika tablolar… “Türkiye güllük gülistanlık ve her şey harika. Dış ödemler/iç ödemeler, ihracat/ithalat yerli yerinde, kalkınma endeksi tavda. Enflasyon beklenenin çok altında” falan da filan…
Kutup ayısının sevimli yavrusu anasına sorar: “Ana ben kutup ayısı değil miyim?
Anası “Elbette yavrum”
“Peki sen?” “Elbette ben de kutup ayısıyım…” “Babam?” “Tabi ki yavrum o da kutup ayısı…” “Dedelerim, onların babaları dedeleri?” “Yavrum ne saçmalıyorsun, onlar da kutup ayısı tabiki…”
Sevimli yavru taşı gediğine koyar: “İyide be anne, o zaman ben neden çok üşüyorum”
İyi de bu toplum okyanus ortasında susuz mu kaldı da toplumun çok büyük bir kesiminde büyük bir ekonomik huzursuzluk var…
Bu filmin de başka versiyonlarını gördük yakın tarihte. Sonları hep kötü bitti. Biten filmin sonraki bölümünde bir esas oğlan çıktı. Güzel başladı her şey tam rayına oturdu derken, esas oğlanın etrafında oluşan demir halkalar, filmin senaryosunu yazanlar, filmin sonunu hep kötüye götürdüler. Esas oğlanların kılavuz ve yardımcı pilotlarını değiştirip çaktırmadan bazı gruplar işgal ediverdi etrafını.
Demirel, Ecevit, Erbakan, Özal, filmlerinde ilk çeyrek hep mükemmel başladı, ikinci çeyrekte ibre tavan yapmaya doğru giderken kontrole gerek duyulmadı. Üçüncü çeyreklerde sallantı, sarsıntı direksiyon hâkimiyetinin kaybı, sık sık muavin ve ekip değişiklikleri, haddinden fazla yük ve yolcu, üç kişilik koltuklarda tek kişilerin yan gelip yatması, balık istifi ayaktaki yolcuların tutunacak bir şey bulamamaları, sık sık geri vitesle rampaya yeniden sardırma çabaları…
Erdoğan döneminin de üçüncü çeyreğinin ortalarındayız…
Dileriz son çeyreğe gelmeden ve hariçten birileri son çeyreği ele almadan ani ve düzgün bir toparlanma ile birinci çeyrek olmasa bile, ikinci çeyreğe geri dönülür…
Son çeyreği Rabbimiz yaşatmasın, biz de telaffuz etmeyelim…
Bu olaylar öyle dolmuşa, mazota, ekmeğe, simide, çaya zam konuları değil…
Birkaç kişiden oluşan birilerinin bir masa etrafında viskilerini yudumlarken yazdıkları senaryoların uygulanmasından başka bir şey değil.
Esas oğlan da etrafındaki demir halkadan dolayı olup bitenin farkında değil…
Diliyoruz bu sefer o kötü sonu görmeyiz.
Mevla Devletimizin, Milletimizin Yar ve Yardımcısı olsun…