Bölgenin en güçlü ağasının köpeği köyden biraz uzaklaşır ve aniden bir kurtla karşılaşır.
Köpek bakar ki kurtla başa çıkması zor ve imkânsız.
Hemen kıvırmaya başlar. Kurt kardeş beni ağam gönderdi. Seni alıp gelmemi söyledi. O da ben de seninle dost olmak istiyoruz.
Kurt bir takım sorular sorsa da köpek köpektir ve köpekliğini yapar. Kurdu ikna etmek için bin bir yalanı, hileyi sıralar.
Kurt da kurtluğunu yapar elbette. Olayı çözmek için köpeğin tüm halini takip eder. Köpek bir yandan korkup zangır zangır da titremektedir.
Ama tuzağa düşürmek için de yalanları peş peşe sıralar da sıralar: “Ağamız çok cömerttir. Bizlere yiyecek verir. Yediği yemeklerden artanları bize verir. Etlerini sıyırdığı kemikleri bizim önümüze atar. Bizi besler. Avlanmak ve yiyecek aramak zorunda değiliz. Yan gelir yatarız”
Kurt köpeğin boynunda bir takım izler görür.
“Bu izler de neyin nesi” diye sorar köpeğe.
Köpek pişkin pişkin “Önemli bir şey değil canım. Ağamız sırf bizim güvenliğimiz için geceleri bizi zincir ile bağlar da”
Kurt: Köpoğlu köpek var git. Canına sahip ol. Sen artık yemeklerden yemeye, sıyrılmış kemiğe razı olarak ve esir olduğunu farkında bile olmadan yaşamana devam et. Sahibinin pabucunu yalamaya ve ona kuyruk sallamaya devam et. DAĞLARDA HÜR YAŞAMAK BİZE ŞEREFTİR”
Bozkurt’un bizlerce simge olarak seçilmesi boşuna değildir elbet.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Mehmet AKİF
Bir simgenin her kesim üzerindeki toparlayıcı ve tek noktada birleştirici gücü bizleri şaşırtmadı.
Gün haçlıya bir ciddi ders verme günüdür. Bu birliktelik daha da mükemmel bir hale gelecektir elbette…
Tarihi şanla, şerefle işlenmiş bir Milletin genlerinden şüphesi olanlar bir kez daha düşünmelidir.