Hangi Bayram?
Tarihinde bile anlaşamadığımız bir bayramdan mı bahsediyoruz.
800 yıla yakın bir tarih öncesi Türk Diline sahip çıkılmış ve 13 Mayıs olduğu kesin bir tarih ile 1932 yılında düzenlenen I. Türk Dili Kurultayı'nın açılış günü olan 26 Eylül'ü hep bir birine karıştırıp duruyoruz. İkisinin adı da aynı…
Elbette her iki gün de önemli. Birileri oturup da bu tarihte bir anlaşsa da toplumun kafası karışıklıktan kurtulsa…
Hangi Bayram?
Hiçbir mazereti olmadığı halde bir gün dahi oruç tutmamış birisinin Ramazan Bayramı yapması gibi bir bayram mı?
Büyük bir yenilgi ve çok fazla kayıplarla kaybettiği savaşın bayramını yapan şaşkınlar gibi mi?
Hangi CAFE de hangi rezidansta, hangi congresiumda kutlayacaksınız. Reception da yapacak mısınız?
Ya coktail? Ok mu?
Rezervasyona tabi mi katılım? Brunch ya da breakfesat party si de verecek misiniz? Ya brifing, brifing de düzenlenip workshop da yapacak mısınız?
Neyi kutluyorsunuz?
Ne yaptınız başardınız da neyi kutluyorsunuz?
Yaklaşık 750 yıl önce bir Türkmen Beyi’nin gösterdiği özeni göstermediğiniz dilimiz ile ilgili ne yaptınız?
Tek hedefiniz arapça ve farsça idi. Gavurun, haçlının dili olunca tüm kapıları açıp teşvik ederek binlerce yıldır kültür, tarih ve coğrafi birlik ettiğimiz, kelime aldığımız kadar da kelime verdiğimiz diller tek hedefiniz oldu. Ama haçlı dilini modernlik musırlaşmak ve entelleşmek olarak gördünüz.
Şimdi Bayram demeyin artık…
Zaman zaman uyanan ve özen gösterenlerin koyduğu yasaları, yönetmelikleri bile uygulamadınız. Bin tabeladan Türkçe birkaç tane görünce bizler bayram yapacak hale geldik.
CAFE kültürü içinde evlatlarımızın Türkçeyi bile haçlı aksanı ile konuşmaya başladıklarını görmekse kahrediyor bizleri…
Bu ortamda tutup bir de BAYRAM demeyin…
Diline özeni fransız, alman, ingiliz haçlısında gördükçe içimiz sızlıyor.
Ana dilimizdeki yerel ağızları hakir görüp ANA-BUBA kelimeleri gibi yüreğimizdeki kelimeleri bile resmiyet/sosyetiklik/modernlik/bilimsellik zırvaları ile şekilden şekle soktuk. Gencimiz artık anasına madır bubasına fadır/peder diyor sayenizde…
Bırakın bu BAYRAM safsatalarını. Önce HAK edelim. Dünya dilleri arasında en temiz, en saf, en bilimsel dil olan Türkçemizi yoğun bakıma alalım da kurtaralım.
Sokakta HALKIN konuştuğu dili artık bilelim, öğrenelim, kullanalım. Köylü Mehmet ağamın, ayşa abamın dilinin bizim dilimiz olduğunun artık farkına varalım.
İncele incel kopmadık yerimiz kalmadı.
Temelinde birkaç yüz kelimesi olmayan İngiliz sömürdüğü toprakların halklarının her şeyini aldığı gibi dilini de alıp bugün dünya dili olmayı başarmıştır. Biz bir arada yaşadığımız kültürlerle olan ve yüzyıllardır halkımızın yadırgamadan kullandığı kelimelere takılıp da haçlının kültür emperyalizm tuzağına düşmeyelim. Dilimizi haçlı dili le KONTROL (Control) etmeyelim, analarımızın dili ile denetleyelim.
Bayram derken bile bu kelimenin aynı kültürün parçası olan Farsçadan geldiğini, Farsçaya da Oğuz dilinden badram kelimesinden geçtiğini unutup farklı amaçlarla doğu dillerine düşmanlık ederek kutlamalarda reception/coktail/reservation yaparak ne kadar şaşkın olduğumuzu ortaya koymayalım.
ÇABA gösterelim, HAK edelim, ÖVÜNELİM ve BAYRAMI BAYRAM GİBİ kutlayalım. Kaybedilmiş bir savaşı kutlayan şaşkın komutanlar gibi değil…
Bu kutlamalar ezikliğin bastırılmasıdır…