Bilemek istiyorum…
Tarihimin gerçeklerini bilmek istiyorum.
Toplumu yakından tanıyıp bilmek istiyorum.
Akademik yapıya olan güvenimiz her geçen gün güneş görmüş kar topağı gibi eriyip bitmekte…
Bu toplumun acilen ama çok acil TARİHÇİLERE ve TOPLUMBİLİMCİLERE ihtiyacı var…
Üç Ermeni, beş Yahudi’nin kaleme aldığı hayal ürünü, kasıt içeren zırvalarını tarih diye okutulmasından bıktık… Her tarafı tutarsız, her tarafı yanlı ve her tarafı neslime düşman bir tarih bilincinin topluma dayatılması savaşların en büyüğüdür. Biz bu savaşı kaybediyoruz.
Her yıl mezun veren akademik kurumlar mezun ettikleri tarihçileri ve toplumbilimcileri “git bir ayda on gün derse gir ve on iki ay yan gel yat, maaş al, zaten gavurlar bizim tarihimizi yazmış onlara denden koy geç” diye yetiştirdikçe (istisnalar hariç) bu toplum yok olmaya mahkumdur.
Birileri geçmişin kötü unsurlarını överek göklerde yıldız bırakmazken, birileri aynı kişileri lağım çukurunda boğmakta.
Dinime küfretmek için başka hiçbir bahane bulamayanlar, sapkın iftiralarla geçmişi kullanmakta, birileri savunma yapacağız diye de ne kadar sapkın varsa onlara tapmakta…
Tarihimi bilmek istiyorum, toplumumu yakından tanımak istiyorum.
Birileri masa başında karar alıp, birkaç saatlik laboratuvar çalışması ile tüm dünyayı uyduruk bir salgınla hop oturtup hop kaldırdı. Aşılar, maskeler, tedbirlerle insanları koyun gibi güttüler.
Kaç tane toplumbilimci o günler ve o günlerin hemen sonrasında bu salgının Türk toplumu üzerindeki etkilerini araştırıp kamuoyuna bir rapor olarak sundu. Hangi bürokrat veya siyasi de bunları dikkate alarak, toplum hakkında olumlu ve yapıcı kararlar aldı.
Avrupa birliği diye yutturulan dolma nedeni ile alınan pek çok kararın Türk toplumu üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerini kaç sefer mercek altına aldılar.
O her gün “kabul/ziyaret” vesilesi ile, isimleri ile manşetlerde gezen üniversite rektörleri, fakülte dekanları, ya da boylarından büyük kürsülerin arkasında ayaklarının altına sigara kağıdı koyarak boy uzatma çabasındaki dekanlar bu haberlerle gündeme geldiler…
Yüzlerce yıl dünyanın yarısına hükmetmiş bir imparatorluğa söven nesil varsa tarihçilerin vebalidir.
O imparatorluğu yıkan yerel ve uluslararası sebepler nelerdir?
Binlerce yıldır bazı boylarımız ile Anadolu’da yaşadığımız halde, sanki 1071 de gelmiş Anadolu’yu işgal etmiş gibi gösterilmesinin sebebini bilmek istiyorum
Kaç tarihçi ve toplumbilimci bir araya gelerek bu konuda ciddi ve gerçekçi bir çalışma yaptı? (Yahudi ve Ermenileri hariç tutuyoruz.)
Zira Osmanlıyı övmek için Karamanoğlu’na iftiralar dolu şeyleri öne sürenler bile var.
Beylikler döneminde o beyliklerin sosyal yapısını ve gerçek tarihini ortaya koyan çalışmalar var mı?
Bir noktaya övgü yaparken hemen yakınındakileri yerme, yok etme, karalama alışkanlığı ne kadar bilimseldir?
Yakın tarihimizde balkanlardan Kafkaslardan ve Türkmen elinden göçler yaşandı. Bunların sosyal ve tarihi yapısı hakkında hangi akademisyen, tarafsız, bilimsel çalışmalar yaptı ve önerileri ile kamuoyuna sundu.
Bu günlerde Ortadoğu ve Asya ağırlıkta olmak üzere dünyanın her yerinden göç alıyoruz.
Emekli olup da Avrupa’daki çöküntüden kaçarak ülkemin turistik bölgelerine yerleşenler de göç unsuru, Afganlı da, Suriyeli de Iraklı da İranlı da Afrika ülkelerinden gelenler de… Bunların toplumun sosyolojik yapısı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerine tek bir toplumbilimci kafa yordu mu?
Öğrenciliğim dönemi bir süre Ankara varoşlarında gecekondularda yaşadım. Toplumbilimci olmasam da sırf meraktan o bölge insanları üzerinde gözlemleri notlara dönüştürüp, analizler yaptım. Öyle ilginç sonuçlar elde ettim ki… Bunları dönemin hocalarından birisine arz ettiğimde hayretler içinde kalmıştı.
Tabi hayreti de sadece orada kaldı. O günler Karl Marks dan bir cümle söylemek çok daha önemli idi. Hiç kimse bu toplumun değişik kesimlerinde toplumsal araştırmalar yapıp gerçekleri ortaya dökmüyor. Elbette yönetici/idareci ve özellikle de liyakati sıfır olan siyasiler de bunları teşvik etmiyor.
Aday olanlar bile bir toplumbilimci, siyaset bilimci ile bir araya gelip bir kaç günlük bir çalışma ile kendisini kalibre testine tabi tutmuyor. Sonrası? Sonrası mehter marşı ile geri dönüyor…
Tarihimi bilmek istiyorum.
Aslı nesli belli Türk evlatlarından Türk tarihini öğrenmek istiyorum…
Aslı nesli belli toplumbilimcilerden Türk toplumunun son yüz yıllık sosyolojik yapısındaki değişmeleri bilmek istiyorum.
Nesline söven gençlerin bu halinin haçlı gâvurlarının kral soytarısı gibi giyinen bu gençlerin, ahlaktan edepten hayâdan ve insanlıktan gittikçe uzaklaşan ve saçma bir tabirle Z kuşağı denilen bu gençlerin neden bu durumlara düştüğünü bilmek istiyorum.
Tabi o akademik bağımsızlığı Neron, Sezar gibi kullanmaya kalkan, sadece ziyaret haberleri ile saltanat süren yükseköğretim yöneticileri HAK, HUKUK, VEBAL, SORUMLULUK gibi yüksek oktanlı ahlaki değerleri biliyorlarsa.
Bilmediklerini düşünmek bile istemiyoruz.