Uzun atlama spor dalları arasında bir branştır. Ferdi bir spordur. Kurallar çerçevesinde en uzun mesafeye atlayan kazanır.
Bir de sazan atlaması vardır ki bu tüm sazan türü için geçerlidir.
Yem sandığı veya düşman sandığı her şeye atlar ve tabi ki çoğu zaman da sonu hüsran olur.
Siyasette atlamak, hele ki uzun atlamak, sonu hayal kırıklığı hatta hüsran olan sonuçlara götürür…
Hatta bu uzun atlamayı abartıp yedi yüz yıl geriye gidip de tarihle boy ölçüşmeye kalkanların hali ortada…
Atlamamak lazım…
Siyasette parkur hazır, bitiş çizgisi ufukta ve herkes kendi kulvarında yarışa başladı…
Hem de kuralları çok esnek olan bir yarış… Her türlü doping serbest, kulvarlardan kestirme geçişler falan serbest… Tabi bu arada kimsenin görmez tarafından çelmeler, sataşmalar omuz atmalar falan da serbest… Seyircinin olmazsa olmaz olumlu / olumsuz tezahüratları da serbest…
Başlangıç noktasında rakibinin boyuna posuna, kilosuna, kaslarına falan bakıp da peşin hükümde olunabiliyor… Hele ki dev aynası karşısında duruyorsa…
Siyaseten uzun atlama önce o noktada başlıyor.
Atlamamak lazım: Yolda, sokakta, çarşıda, pazarda, mecliste ve meydanda kimle karşılaşırsanız güler, yüz ve bol gaz… Hiç kimse kolunuza girip de bakın şu şu konular sizin aleyhinizde ve şartlar şu an durumunuzu iyi göstermiyor demez…
Atlamamak lazım: Yıllarca seçimlerde lider sayesinde koltuklara oturanlar olmuş olabilir… Bugün durumu iyi tahlil etmek lazım. Gelinen ekonomik ortam, emeklilerin perişan ve oyuncak olmuş hali, eğitimin yanlışları, yatırımlardaki durma, toplum dikkate alınmadan alınan kişisel kararlar, eleştiriye karşı acımasız bir oransız güç kullanımı falan dikkate alınınca bu durum ortada… Genel seçimler olsa belki lider, dava, ideoloji, siyasi fanatizm geçerli olabilir ama yerel seçimlerde bunları rafa kaldırabilecek bir kitle de unutulmamalı…
Atlamamak lazım: Yerel seçimde sadece kişisel olarak belediye başkanları seçilmeyecek… Onlarla birlikte belediye meclis üyeleri ve gelecekte birlikte çalışması muhtemel ekip de seçilecek.
Kılavuzlarının kişisel çıkar için uydurdukları yalanlara kanıp da uzun atlayanların rengi ta patlıcan moruna kadar ulaşıverdiğine de yakın tarih şahittir…
Ayrıca kıymeti pek bilinmese de hayati öneme haiz görevleri olan il genel meclisi üyelerini de bu seçimlerde seçilecek.
Eh, şaibeli, antipatik, toplumla kavgalı, sicillerinde kırmızı çizgi bulunanlarla yol yürümek elbette vatandaşın gözünden kaçmayacaktır.
Atlamamak lazım: “Anketler bizi gösteriyor, halkta bize karşı büyük bir teveccüh var, açık ara öndeyiz, sosyal medya bizim lehimize patladı, falanca tarikat bizden yana, feşmanca kuruluşlar bizimle” laflarını diyen çevrenizdekilere dikkat etmek lazım. Bilirsiniz tavşanla kaplumbağa yarışının hikâyesini…
Atlamamak lazım: “Büyük projeler kimsenin ilgisinde değil. Vatandaş gönlüne dokunulmasını istiyor” lafları fasaryadır. Herkesin her şeyden haberi var ve yakından takip ediyor. Karaman sorunları konusunda çok büyük bir çoğunluk nerede ise uzman…
Atlamamak lazım: Karamanın onlarca büyük sorunu çözüm bekliyor. Açıklanıp da daha tek çivi çakılmamış yatırımları, temeli atılıp da bir başka baharı bekleyen yatırımları, yarılanmış ama bir anda durmuş yatırımları, bitmiş ya da bitişe yakın olup da halkın menfaatine sunulmamış öyle çok yatırım var ki… Hatta onlarca fabrika maliyetine yapılmış kadük, toplumsal faydası olmayan yatırımlar hiçbir amaca hizmet etmeden çürümeye yüz tutmuş durumda iken “vatandaşın umurunda değil” demek çok uzun atlamadır…
Atlamamak lazım: Ulusal kanalların ve basının haberlerinde yer alan “ittifak” kelimesinin amansız bir muhalefete dönüştüğü Karaman’da herkesin malumudur ve bunun bir dayanışma yardımlaşma ve halka hizmet olarak değil de engelleme ve didişme konusu olmasından halk o kadar rahatsız ki…
Atlamamak lazım: Bir başkasını eleştirip, bol keseden atarak mangalda kül bırakmamak halkın artık değer verdiği konular değil. Aksine bu tür yaklaşımlar artık toplumda tam anlamı ile kötü nota sebep oluyor hatta nefret ediliyor. “Ben buyum, ekibim bu, geçmişimiz bu, projelerimiz bu, amacımız bu, fikri yapımız ve mantığımız bu” kavramları ile hareket edenler halkın en olumsuz fikirlerini bile tersine çevirebilir hale geldi.
Ayrışma, kamplaşma ve saldırı politikaları artık prim yapmıyor. Nadiren kabadayıca çıkışlar alkış alsa da, bunları seri hale dönüşmesi ters tepip aleyhte oluyor.
Atlamamak lazım: “Her platformda reklama ihtiyaç var. Veririz parsını ötürürüz borazanımızı” mantığı ise tam bir facia. İnsanlar reklamı yapılana değil, reklamı yapana bakıyor. Olumlu olsun diye para verilip yaptırılan reklam, reklamı yapanın nezdinde faydalı değil aksine yıkıcı ve olumsuz olabiliyor…
Elbette bunlar bir grubu bir oluşumu kast eden değil genel kanaatler.
Bizler şahsi kanaatimiz ne olursa olsun sonuna kadar gizleyip, toplum adına gerçekleri dile getirmeye, toplumun fikirlerine sözcü olma gayretimizden hiç taviz vermedik.
Ancak Karaman evimiz yuvamız… Olumsuzluklar kişisel bir zarar vermese de memleketimiz adına üstümüze vazifedir. Her Karamanlı gibi…
Sakin bir ortamda başını elleri arasına alıp nerelerde uzun atlıyoruz diye düşünenler ve evrensel ahlak kurallarını günümüz gerçekleri ile en iyi bağdaştıran halkımızın takdirini kazanacaktır.
Yerel seçimlerde siyasi yapının rolünden çok daha fazla adayların ve ekibinin yapısının önemli olduğu örneklerini birlikte yaşadık.
Son notumuz da bunlar kadar önemlidir: Bir oy fazlası ile bile olsa sandıktan kim çıkarsa çıksın bu memlekette yaşayan herkes ama herkes, demokratik iradeye saygılı olmalı ve başarısında da yardımcı olmalıdır…
Mevla hakkımızda hayırlısını eylesin…