Ülkelerin kitap okuma yüzdelerini buraya yazıp da sizlerin canını
sıkmak istemiyorum.
Ülkemizde kitap okunmadığını hepimiz biliyoruz.
İşin kötüsü her geçen gün de kitap okuyan sayısı azalmakta…
Garip ama gerçek…
Kime sorsan “kitap” der, “okumak” der hatta Kuran’ın ilk emrinin
“okumak” olduğunu söyler ama iş kitap okumaya gelince kimse kitap
okumaz.
Kavimler göçü ile başlayan Orta Çağ, tüm gerçekliği ile ülkemizde
hayat bulmuş sanki.
Bir Orta Çağ kafasıdır tutturulmuş gidiyor.
Düşünebiliyor musunuz: “Kitap faydalı mı, değil mi?” onun kavgasını
veriyoruz.
İnsanlara, kitap okumanın gerekliliğini anlatmaya çalışıyoruz.
Diyeceksiniz ki: Bir sürü üniversite var, öğrenci var, okul var, devasa bir
medya ve sosyal medya ağı var…
Daha ne!
Veriler ortada…
İnsanların bilinç seviyesi yerlerde…
Hala dünyanın yuvarlak olup olmadığı, uzayın varlığı yokluğu
tartışılmakta; bilim reddedilmekte, hurafeler, batıl inançlar toplumsal
değerleri belirlemekte…
Batı şer odağı ilan edilmekte…
Bu kafa ile tüm evrensel değerler yok sayılarak, batı medeniyetine,
kültürüne savaş açılmaktadır.
Kısacası bilgiye ihtiyaç duymadan yaşama yolları aramaktadır.
Kendimizce de bunu başarmaktayız.
Körler, sağırlar hesabı…
Bilim yok, fen yok, üretim yok, tutturmuşuz bir yol gidiyoruz.
Okumuyoruz…
Doktoru, avukatı, mühendisi, öğretmeni, memuru, amiri…
Okumuyor…
Otobüste, takside, vapurda, trende, parkta, bahçede, kafede,
kahvehanede, sokakta…
Kaç kişi kitap okuyor?
Hiç!
Suç aleti kitaplar…
İnanın böyle…
Kitap mı okuyorsun?
Benden uzak dur…
Eskiden belli yazarların kitapları tehlikeli görülürdü.
Şimdi tüm kitaplar tehlikeli görülüyor.
Uygar bir toplum olmanın yolu kitap okumaktan geçer.
Bilmeyen, sorgulamayan, araştırmayan, üretmeyen toplumlar hiçbir
zaman gelişip uygarlaşamazlar.
Başkalarının ürettiği bilimi ve teknolojiyi alırlar…
Hep güçlü devletlere bağımlı kalırlar.
Gidin bakın elektronik aletler ve malzemeler satan mağazalara,
ürünler hep yabancı marka…
Aklınıza gelen, gelmeyen tüm üretimler başka devletlerin üretimi…
Onlar üretiyor bir tüketiyor ya da kullanıyoruz.
Bağımlı yaşıyoruz…
Bir tanıdık bir zamanlar şöyle demişti: Bir traktör kasası buğday sattım
bir televizyon aldım.
Korkunç değil mi?
Küçük bir alet için dünyalar kadar tarım ürünü…
Sanırım ne demek istediğim anlaşılıyor…
Bizde şöyle bir durum gelişmiş: Eskiden cahil cahilliğini bilirdi, şimdi
cahiller çok cüretkâr arttık, her konuda konuşuyor, fikir beyan
ediyorlar…
Bir level atlanmış.
Tehlikeli bir durum...
Kimse bilime, bilgiye, bilene ihtiyaç duymuyor.
Ortalıkta gezen bilginin doğruluğu sorgulanmıyor.
Tartışılmıyor.
Hani “ağzı olan konuşuyor!” denir ya!
Öyle!
Herkes her şeyi çok iyi biliyor.
Kimsenin bilmediği bir konu yok.
Tutturulmuş bir yol gidiyor.
İyi de bu yolun sonu hayra alamet değil.
Kitap okumadan olmaz.
Medeniyet kitap okumakla kurulur.
“Kitap okunmalı!” ısrarımız boş değil, gelin zararın neresinden
dönersek kardır, diyelim; kitap okumanın önemini geçte olsa
anlayalım, bir yerlerden başlayalım.
Kitap okuyalım!
KİTAP OKUYALIM!
Yayınlanma :
27.02.2024 14:18
Güncelleme
: 27.02.2024 14:18
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: