Güya seçtiğimiz temsilciler, seçim dönemleri dışında ne zaman sorunlarımız ile ilgilenmek, isteklerimizi dinlemek için karşımıza çıkıyor, farkında mısınız? Gerek devlet içinde gerekse devlet dışında izlenen politikalarda, halkın kararı alınıyor mu? Yanlış anlaşılmak istemiyorum, benim derdim muhaliflik değil, benim derdim refah seviyesi yüksek, geçim derdinin çok düşük, adalet sisteminin hakkın yanında olduğu bir TÜRKİYE…
Sevgili okur, devlet yönetiminde yer alan tüm organların, muhtarından cumhurbaşkanına kadar, biz halkın hizmetkârı olduğunun farkına varmamız lâzım. Hangi görüşten, hangi partiden, hangi mezhepten olursak olalım, devlet ve milletin çıkarlarını gözeterek; yanlışa yanlış, doğruya doğru dememiz, biz ve bizden sonraki nesillerin refahı için çok büyük önem arz etmektedir.
Hepimizin hem fikir olduğunu düşünüyorum ki devlet yönetmek, tüm vatandaşlar adına kararlar vererek, ülke çıkarları için hem dış hem de iç diplomasiyi şekillendirmek kolay bir iş değildir. Benim söylemek istediğim, bu yükü hep birlikte omuzlayarak, karşılıklı fikir alışverişi yaparak, birlikte doğru kararlar alarak, hayatımızı adaletli ve refah seviyesi yüksek bir şekilde idame ettirmektir. Din, mezhep, dil, ırk, millet, ideoloji, parti fark etmeksizin herkesi birlik olmaya, yönetimin aldığı kararları sorgulamaya, doğruya doğru, yanlışa yanlış demeye, gerektiğinde alkışa, gerektiğinde bağırmaya davet ediyorum.
Unutmayın bizi yalnız biz kurtarabiliriz…
Yorumlar
Kalan Karakter: