Ramazan'ın girmesi demek (50'li yıllarda) Karaman'da, bir yerde benim için bizim akranlar için ilkokula başladıktan sonraki beş yıl takım elbise diktirilecek demekti..
Kışın takım elbise yazında kısa pantolanlar bir veya iki tane. Genelde pantolonların dizine yama yapılır bir müddette öyle giyilirdi.
Kumaş beğenilir malzemeler alınıp terziye teslim edilirdi.
Bizim Terzimiz akrabada olduğumuz için TERZi EKİZ'di. Yeri eski taş belediyenin arka yüzündeki dükkanlardaydı İki ortak çalışırlardı. Mekanları cennet olsun.
İlk provaya şu gün gel der bizde o gün gelince gider provayı olur teslim gününü beklerdik.Teslim tarihi olarak genelde Arefe günü olurdu.
Terzi dükkanlarının önünde her sabah içine kömür konmuş ütüler yakılır kömürün mavi ışığı bittikten sonra içeri alınırdı.Sanırım KOK kömürüydü onlar.
Çünkü linyit kömürlerinin közü o kadar uzun dayanmaz.
Bütün gün o ütüler ile ütüler yapılırdı.
Bize her sene Kasım aylarında mest lastik alırlardı o zamanlar Ramazan Mart ayına denk gelirdi o mest lastikle iki bayramda çıkardı.
Yaz gelince çerkez lastiği veya naylon ayakkabılar yeni çıkmıştı onlar alınırdı.
Arefe günü ev hanınlarının çok yoğun yemek yapma telaşı olurdu.
Su böreği bamya, sarmalar, çorbalar, kaygana veya kadayıflar ekmek yada tel kadayıfı hazırlanır.
Bayram sabahı mutlaka bayram namazına gidilirdi.
Namazdan dönüşte bütün aile varsa Ebe Dede yoksa ananın babanın sofrasında toplanılır.
Bayram yemeği yenirdi.
Tabii çocukların aklı yeni elbisede ve alacağı bayram harçlığındaydı..
Yemekten sonra evde bayramlaşma başlardı.
Büyüklerin elleri öpülür verilen harçlıklar alınıp doğru dışarı yakın komşular ve akrabaların evlerini dolaşır verilen harçlıkları alıp çocukların tek eğlence yeri olan odun pazarındaki bayram yerine koşmaktı.
Havadan gelen veya dönme dolap dediğimiz ağaçtan yapılmış elle döndürlen dolaba binmek. Atlı karıncaya binnek, satıcılardan birşeyler almak, biraz büyükler için sigaraya kasnak atma tüfekle hedef vurma gibi eğlence yerlerinde o harçlıkları harcamak.
Tabii mantat tabancası olmaz ise
olmazımızdı daha sonraları çıtı pıtlar çıktı biz onu görmedikmi bilmem..
Kalan para ile Aktekkenin oradaki bisikketçilerden bisiklet kiralayıp istasyona kadar veya pancar kavşağına kadar gidip gelmeler.
İstasyon ve pancar kavşağı tarifesi değişikti neredeyse yarı yarıya..
Ama hiç hile yapmazdık nereye kadarlık para vermişsek ona uyardık.
Tabii bizim çevrelerde öyle çok para harçlığıda veren pek olmazdı.
Genelde şeker lokum ile savulurduk.
O üç gün odun pazarı bayram yeri ile ev arasında vaktimiz geçerdi.
Bayram günlerinde giydiğimiz yeni yediğimiz eğlencemiz hep farklı olduğu için öyle bir zevk ve tat alırdık ki..Almışız ki, bizim nesil için o günlerin tadı damağımızda kalmış.
Şimdi çocuklar için giyimde kuşamda yemede içmede bir bolluk olduğundan dolayı fazla bir anlamı yok.
Hele son zamanlardaki çocuk kaçırma taciz tecavüz oayları çocukların yalnız dışarı çıkmasını bıçak gibi kesti.
Konya'da 8-10 sene öncesine kadar çocuklar için özel olarak bayram şekeri ve balon gibi hediye hazırlığı yapılırdı.
Birinci bayram günü kapıya koşturmaktan bir hal olurduk.
Artık çocuklar gelmiyor. Çünkü ana baba salmıyor.
Üçüncü bayram günü bayramlık elbiseler iki ay on gün sonraki kurban bayramında giymek üzere kaldırılırdı.
Böylece bir bayramı bayram gibi yapmış olmanın hazzı ile öteki dini bayramı beklerdik.
Bu ramazanı malum salgın dolayısiyle biraz buruk yaşadık bayram dahada buruk geçecek gibi aynı şehirdeki evlatlar büyüklerini ziyaret edemeyecek.
İnlallah tez zamanda bizler dünya tüm dünya insanları bu virüs belasından kurtulur.
Bayramınızı kutlar nice bayramlara sağlıkla kavuşmanızı dilerim.
Sevgi saygılarımla.
D.Koçak
Yorumlar
Kalan Karakter: