Bu Corona virüs salgını ile hayatımız çok değişti. Bir ay öncesine kadar ülkemizdeki çok şey anlamını kaybetti. Ülkemizde mevcut durum şöyle:
Her gün insanlarımız artan sayıda hayatını kaybediyor. Endişemiz artıyor. Yakınlarımıza çocuklarımıza, sarılamaz olduk. Eşimizin elini tutmaya korkuyoruz. Zarar görmekten, zarar vermekten korkuyoruz. Geleneğimizde el sıkışmak samimiyet ve güven işaretidir. Artık el sıkmayı bırakın, elimizi uzatamıyoruz bile.
Bırakalım başka eli sıkmayı, kendi elimizi bile alkollemeden kendi yüzümüze götüremiyoruz.
Bir ay sonrasına, 3 ay sonrasına plan yapamıyoruz. Çocuklarımız okula gitmiyor. Ne zaman gideceğini de kimse bilmiyor… Çocuklarımızı parklara götüremiyoruz.
İş yerlerimizin çoğu kapandı. İşimiz yok. Dolaysıyla yeterli aş’ımız yok…
Arabalarımıza binemiyoruz. Şehirlerimizden çıkamıyoruz . Bırakın şehirleri, evlerimizden çıkamıyoruz.
Otobüsler çalışmıyor , trenler çalışmıyor. Havadaki bütün uçaklar yerde. Bütün hava yolları kapalı. Uçuşlar iptal. Ülkeye giriş-çıkış kapalı…
Marketler dışında her yer kapalı. Oteller kapalı, Kafeler kapalı, Kahvehaneler, Pastaneler kapalı. Atatürk havaalanı sahra hastanesine çevrildi. Bütün spor müsabakaları iptal edildi, Salonlar, statlar hep kapalı.
Neredeyse 2 kişinin bir araya gelmesi yasak. “ Bana Yaklaşma” anlayışı her yerde ve herkeste.
Şehirler arası ve şehir içi yollar boş. Trafik % 10’ların altına düşmüş .
Öte yandan cemaatle namaz kılınamıyor. Ezan ile insanlar camiye namaza çağrılıyor ama ardından “evlerinizde kalın, çıkmayın “, yani camilere gelmeyin diye anons yapılıyor. Kabe bile kapalı…
Cenaze namazı kılmak ve cenazemizi defnetmek bile sorun oluyor.
Toplantılar, organizasyonlar, fuarlar, bilimsel toplantılar, düğünler, kutlamalar dersler, sınavlar her şey iptal. Hastanelerde ameliyatlar bile iptal.
Giydiğimiz kıyafet, taktığımız eldiven, kapımızın kolu, merdivenimizin trabzası düşmanımız oldu adeta. Kolonya, sabun, su, maske, eldiven yeni gözde eşyalarımız.
Hayata artık daha çok camdan ve balkondan bakıyoruz.
Biz ülkemizden bahsettik ama, bütün dünya aynı durumda aslında. Din, dil, ırk, mezhep ve ülke fark etmiyor. Gözle bile görülemeyen bir virüs hepimizi adeta esir alıyor, evlerimize hapsediyor.
Ve hepimiz ilk defa aynı gemide olup aynı yöne gittiğimizi fark ediyoruz.
Anlıyoruz ki en önemli şey sağlık…
Artık her şey değişti. Her şey alt-üst oldu. Doğrular yanlış, yanlışlar doğru oldu adeta.
Bu virüs salgını geçse de, artık hayatı yeniden düşünmek ve sorgulamak durumundayız.
Neler değişir, nasıl değişir bunlarla ilgili öngörülerimizi de daha sonra yazarız
Her gün insanlarımız artan sayıda hayatını kaybediyor. Endişemiz artıyor. Yakınlarımıza çocuklarımıza, sarılamaz olduk. Eşimizin elini tutmaya korkuyoruz. Zarar görmekten, zarar vermekten korkuyoruz. Geleneğimizde el sıkışmak samimiyet ve güven işaretidir. Artık el sıkmayı bırakın, elimizi uzatamıyoruz bile.
Bırakalım başka eli sıkmayı, kendi elimizi bile alkollemeden kendi yüzümüze götüremiyoruz.
Bir ay sonrasına, 3 ay sonrasına plan yapamıyoruz. Çocuklarımız okula gitmiyor. Ne zaman gideceğini de kimse bilmiyor… Çocuklarımızı parklara götüremiyoruz.
İş yerlerimizin çoğu kapandı. İşimiz yok. Dolaysıyla yeterli aş’ımız yok…
Arabalarımıza binemiyoruz. Şehirlerimizden çıkamıyoruz . Bırakın şehirleri, evlerimizden çıkamıyoruz.
Otobüsler çalışmıyor , trenler çalışmıyor. Havadaki bütün uçaklar yerde. Bütün hava yolları kapalı. Uçuşlar iptal. Ülkeye giriş-çıkış kapalı…
Marketler dışında her yer kapalı. Oteller kapalı, Kafeler kapalı, Kahvehaneler, Pastaneler kapalı. Atatürk havaalanı sahra hastanesine çevrildi. Bütün spor müsabakaları iptal edildi, Salonlar, statlar hep kapalı.
Neredeyse 2 kişinin bir araya gelmesi yasak. “ Bana Yaklaşma” anlayışı her yerde ve herkeste.
Şehirler arası ve şehir içi yollar boş. Trafik % 10’ların altına düşmüş .
Öte yandan cemaatle namaz kılınamıyor. Ezan ile insanlar camiye namaza çağrılıyor ama ardından “evlerinizde kalın, çıkmayın “, yani camilere gelmeyin diye anons yapılıyor. Kabe bile kapalı…
Cenaze namazı kılmak ve cenazemizi defnetmek bile sorun oluyor.
Toplantılar, organizasyonlar, fuarlar, bilimsel toplantılar, düğünler, kutlamalar dersler, sınavlar her şey iptal. Hastanelerde ameliyatlar bile iptal.
Giydiğimiz kıyafet, taktığımız eldiven, kapımızın kolu, merdivenimizin trabzası düşmanımız oldu adeta. Kolonya, sabun, su, maske, eldiven yeni gözde eşyalarımız.
Hayata artık daha çok camdan ve balkondan bakıyoruz.
Biz ülkemizden bahsettik ama, bütün dünya aynı durumda aslında. Din, dil, ırk, mezhep ve ülke fark etmiyor. Gözle bile görülemeyen bir virüs hepimizi adeta esir alıyor, evlerimize hapsediyor.
Ve hepimiz ilk defa aynı gemide olup aynı yöne gittiğimizi fark ediyoruz.
Anlıyoruz ki en önemli şey sağlık…
Artık her şey değişti. Her şey alt-üst oldu. Doğrular yanlış, yanlışlar doğru oldu adeta.
Bu virüs salgını geçse de, artık hayatı yeniden düşünmek ve sorgulamak durumundayız.
Neler değişir, nasıl değişir bunlarla ilgili öngörülerimizi de daha sonra yazarız