Bazı
dostlarım ve öğrencilerim üniversiteden 2021 sonunda ayrılacağım için
üzüntülerini belirttiler.
Şunu
söylemeliyim: Ben ilke olarak geriye, yani geçmişe, saplanıp kalmam.Son durumu
değerlendirir, yeni bir yol tutarım.
Bu yeni
yolda da gücüm yettiğince sonuna kadar inanç ve değerlerim doğrultusunda
yürürüm.
Yeter
ki sağlık olsun!
İlk
memuriyetim TCDD idi. 1976 yılı Temmuz ayında üniversiteyi bitirdim. Eylül
ayında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları Ticaret Dairesine mütercim
olarak başladım. O zaman rahmetli Necip Hablemitoğlu sağdı. Biz bir gruptuk
Ankara Varlık mahallesinde. Necip”in babası ve dayısı da TCDD’nda çalışıyordu.
Dayısı mütercimdi.
Necip’in
yardımı ile TCDD’nda göreve başladım. 7 ay kadar dürdü. Güzel arkadaşlarım ve
unutamayacağım anılarım oldu.
1977
Mart ayı başında TRT’ye geçtim. Haber Dairesi diye planlandı ama o dönemde
kararlı, cesur, mert ve tuttuğunu koparan bir Halkla İlişkiler Daire Başkanı
vardı: Zeynel Abidin Akın. “Benim onlara ihtiyacım var” diyerek bir grup olarak
bizi TRT’ye aldı. 3 yıl TRT’de çalıştım. İdeolojik mücadelenin çok önde olduğu
yıllardı… Çok nitelikli arkadaşlarım, dostlarım oldu.. “Abi” diyebileceğim çok
da büyüğüm oldu.
1979
yılı Mart ayında daha sonra Tuğgeneral olan komutanım, büyüğüm, ağabeyim Raif
Babaoğlu beni sosyal faaliyetlerimden tanıyordu. “Seni asker yapalım “ dedi ..
Kabul ettim. Beni yine o dönemde KKK’nda büyük hizmetleri olan Alaaddin Albaya
gönderdi… İşlemleri tamamladık. Asker olduk. Kader işte. 1971 yılında Kara Harp
Okulu yazılı sınavını ve mülakatını kazanmış, Okula katılış yapmış ve 3.
Taburda hem yürüyüş, hem eğitim yapıyor hem de yeni katılanları bekliyorduk.
Üniversite sınavından iyi bir puan alacağımı düşünerek 1 hafta sonra Harbiyeden
ayrıldım ve geri dönmedim…
1979’da
Öğretmen Teğmen olarak Bursa Işıklar Askeri Lisesi’ne atandım. 3 yıl çalıştım
orada. Rahmetli Teoman Koman okul komutanımızdı. Nikah şahidim de oldu.
Bursa’da evlendim. Çok güzel günlerim oldu. Çok iyi dostlarım, yiğit silah
arkadaşlarım oldu. Çok nitelikli öğrencilerimiz vardı. Askerliği de zevkliydi,
öğretmenliği de…
1982
yılında Tümgeneral Fikret Küpeli Kara Harp Okulu komutanı olarak Bursa Işıklar
Askeri Lisesini ziyarete gelmişti. Orada o sıralar yeni kurulmuş olan
öğrencilere yönelik Işıklar TV’daki benim ders programlarımı izletmişler.
Hakkımda bilgi almış. Komutanımız rahmetli Kur. Alb.Necdet Timur’a Harbiye’ye de
böyle bir sistem kuracaklarını, benim o konuda yardımcı olabileceğimi söylemiş.
Necdet Timur komutanımız da bana Ankara’ya Harbiye’ye gider misin dedi . Hemen
kabul ettim.
1982
Temmuz ayında Kara Harp Okulunda göreve başladım… Çok değerli büyüklerim, çok
değerli arkadaşlarım vardı. Yenileri de oldu. Aktif görevler yaptım. Burada
şunu rahatlıkla söyleyebilirim: 65-70 kişilik birbirini tanıyan ve birbirine
güvenen bir kadro vardı o dönemde Harbiye’de.
Bugün o
kadroya ülke yönetimini teslim etme imkanı olsa 15-20 yılda Türkiye dünyada
lider olacak konumda olur kanaatimce. O kadar nitelikli, o kadar bilgili, o
kadar dürüst, o kadar Milliyetçi, o kadar ihlaslı mümin …
Tabii
bu da rahatsızlık yarattı kimilerine. O kadroyu “Batı Çalışma Grubu” bir kaç
yılda dağıttı.
Biz de
1994 yılında ATASE’ye tayin edildik.. Göz altında olacaktık böylece.
ATASE (
(Genel Kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı) benim tarih ve
tarihçiliğe tamamen yöneldiğim yer oldu. Doktoramı orada tamamladım. Orada
Doçent oldum. Yayım Şube Müdürüydüm. Güzel ve kalıcı hizmetler yaptığımı
düşünüyorum. Son yıllarımda ATASE adeta bir üniversite gibiydi. Üniversite
hocalarımızdan her gün 5-6’sı ATASE’de olurdu…
7 yıl
çalıştım orda.
Sonra
Silahlı Kuvvetlerden ayrılmaya karar verdim… Son ATASE başkanım olan
komutanımız, dostum olan büyüğüm rahmetli korgeneral Hüseyin Işık paşa ile bana
haber göndermiş. “Ayrılmasın, temsil kabiliyeti çok yüksek, değerlendiririz”
demiş. Biz oralarda hiç olmadık. İşimizi yaptık, doğruya doğru, yanlışa yanlış
dedik. Güldüm geçtim ve 2001 yılında Silahlı Kuvvetlerden ayrıldım.
Doçent
olarak Çankaya Üniversitesi’ne geçtim. Uluslararası İlişkiler bölümüne.
3 yıl
çalıştım orada. Çok nitelikli ve deneyimli bir kadro vardı. Açıkça söylüyorum
ben üniversite yönetimini Çankaya üniversitedinde öğrendim. Üniversite Genel
Sekreterliği yaptım. Güzel yıllardı. Çok iyi dostlarım, arkadaşlarım,
öğrencilerim oldu.
2004
yılında Kırıkkale Üniversitesinde Dekan olan bir arkadaşımın ısrarı ile
Kırıkkale Üniversitesine geçtim. İdari görevlerde çalıştım. Daha sonra İİBF’ne
Dekan oldum. Derslere de girdim. 6 yıl böyle geçti…
2007
seçimlerinde Milletvekili adayı oldum. Karaman’dan seçilemedim. Seçimler
sonrası Dekanlık sürem henüz dolmadığı halde Dekanlığa atamadılar. Sebep de
“siyasi tercihimi belli etmem”miş. Oysa öğrencilik yıllarımdan itibaren siyasi
tercihimi hiç gizlemedim ki. Bunun yararını da gördüm, zararını da… 2009
yılında Kırıkkale üniversitesinden ayrılarak Gazi Üniversitesine katıldım…
Gazi
benim severek, zevk alarak ders verdiğim ve büyük bir aidiyet duyduğum
üniversite oldu. Zaten arkadaşlarımın çoğu orada idi. Yuva’ya dönmüş gibi
hissediyordum kendimi. Arkadaşlarla, yönetimlerle ve öğrencilerimizle son
derece uyumlu ve bence verimli çalıştım.
Gazi
Üniversitesi 2018 yılında 2’ye bölününce benim görev aldığım İİBF Ankara
Hacıbayram Veli
Üniversitesinde
kaldı.
2018
yılından beri de Hacı Bayram Veli üniversitesinde çalışıyorum…
Dikkat
ederseniz, TCDD, TRT, TSK Işıklar Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Genel Kurmay
ATASE, Çankaya Üniversitesi, Kırıkkale üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Hacı
Bayram Veli Üniversitesi … Hepsinin şahsıma çok önemli katkıları oldu. 9 ayrı
kurum ve Devlet hizmetinde , Millet hizmetinde 45 yıl… Herbirinde de elimden
geleni yaptım.
Söylemek
istediğim şu: Ben ilke olarak geriye, yani geçmişe, saplanıp kalmam.Son durumu
değerlendirir, yeni bir yol tutarım.
Bu yeni
yolda da gücüm yettiğince sonuna kadar inanç ve değerlerim doğrultusunda
yürürüm.
Üniversitede
olsam da, olmasam da…
Yeter
ki sağlık olsun!