Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi), Türkçe konuşan ülkeler arasında kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacı ile kurulmuştu. Meselenin şuurunda olmayan ve heyecanını duymayanlarca yürütüldüğünden olsa gerek çok etkin olamadı diyebiliriz.
Ancak çok etkin olmasa bile bunun sürdürülmesi önemliydi. Hatırladığım kadarıyla, rahmetli Demirel, Türkçe anlaşamadığımız, Rusça’nın adeta ortak anlaşma dili olduğu ilk Türk Kurultaylarının bir toplantısında şöyle demişti :”…Birbirimizi anlamasak bile bu toplantılar devam etmeli. Bir araya gelir, birbirimizin yüzüne bakarız. Böylece birbirimize içimiz ısınır…”
Bu yıl Konseyin Türk Dünyası Liderleri 8. Zirvesi sırasında tarihi bir karar alındı.
Söz konusu zirve sırasında Liderler, Türk Konseyi’nin ismini TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI olarak değiştirdiler.
Değişen sadece bir isim olsa da, bu değişim Türk Dünyasında bir sevinç, heyecan ve umut yarattı. Konuyla ilgilenenler yeni ismin dünyadaki bütün bağımsız Türk Devletlerinin tek bir çatı altında birleştirildiği gibi bir algı içinde oldular. İnşallah öyle de olacaktır.
Teşkilat, yıllar önce TÜDEV’le başlayan ve büyük heyecanlar, umutlar yaratan, hatta önemli çalışmalar içinde olan; ancak rahmetli Alpaslan Türkeş’in vefatıyla maalesef atıl duruma düşen / düşürülen çalışmaları sadece bir yazı olmaktan çıkarıp kurumsallaştırarak aktif hale getirir. Temennimiz ve beklentimiz o yöndedir.
Ancak heyecan ve umut dalgasıyla birlikte, biz Türklere has, bir eleştiri süreci, haklı olsa da, işin özüne zarar verebilecek boyutta başlamış gözüküyor.
Eleştiriler Türk Devletleri Teşkilatının amblem ve ödül madalyalarında İngilizce yazılması, İngilizce isim de “Turk” yerine “Turkic” kelimesi kullanması ve bu Teşkilattan dorumlu olarak “Aksakallı”, yani danışman, bilge kişi olarak, konuyla çok ilgili olmayan birinin görevlendirilmesi üzerinde yoğunlaşıyor.
Teşkilatın isminin dünyada tanıtım için İngilizce yazılması kadar tabii bir şey olamaz. Bu “Dilde Birlik” anlayışına da zarar vermez. Madalyonda da teşkilatın İngilizce isminin olması çok yadırganacak bir durum değildir bizce.
Ancak İngilizce çeviri de “Turk” yerine “Turkic” kullanılması yanlıştır.
Elbette yabancılar Türkiye Türkleri için Turks ve diğer Türkler için Turkic diyebilirler. Bu, bir ayırım yapmak için de kullanılmış olabilir. Yanlış olsa da yapan yabancılar olduğu için üzerinde fazla durulmaz. Ama bu çeviriyi biz yapıyorsak Türk demeli ve Turk yazmalıyız, Turkic değil.
Elbette burada filolojik bir tartışmaya fazla takılmamalı. İşin özüne, felsefesine bakılmalı. Ama böyle bir yanlış da daha işin başında düzeltilmeli. Teşkilatın Ingilizce adı : ORGANISATION OF TURK STATES olmalı.
Aynı düzeltme amblemlerde ve hazırlanan madalyalarda yapılmalı.
Diğer eleştiriyle ilgili düşüncem de şudur: Teşkilat için görevlendirilecek şahısların seçimi titizlikle ve liyakat ölçüsünde yapılmalıdır. Birikim uzmanlık, ilgi gibi özellikler de dikkate alınmalıdır. Sırf siyasi bir yaklaşım yakınlık ve sadakat dikkate alınarak yapılan seçimler konunun özüne katkı sağlamadığı gibi çok da zarar verebilir.
Bölgemiz siyasi ve coğrafi olarak yeniden şekillenirken önümüzdeki bir tarihi fırsatı daha kaçırırız.
Asırlardır özlemimiz olan “Türk birliği” için öncelikle 12 Kasım gününü “Türk Birliği Günü” kabul etmek, zarfla uğraşmaktan çok mazrufa bakıp işin özüne odaklanmak ve bu yönde ciddi çalışmalar yapmak en doğrusu bizce.