Gelen Kargo
Okulda fotokopiden sorumlu arkadaşımız Bülent: “Hocam sana kargo geldi!” deyince meraklanmıştım. Doğrusu o günlerde ne kitap sipariş etmiştim, ne de bir dergi gelecek diye yolları gözlüyordum.
Bülent kargoyu uzattı. Elime alınca “yeni dergi geldi zahir!” diyerek daha gönderene bile bakmadan kargoyu açtım. Kapağı görünce hemen anladım. Bu dergi değil, bir kitaptı.
Hem de yeni baskısından haberdar olduğum fakat inceleme fırsatı bulamadığım, Muallâ Mezhepoğlu’nun “Dün Takvimde Biter” kitabıydı.
Büyük nezâket
Hemen yüzümde bir tebessüm belirdi. Kitabın ilk sayfalarını hızlıca karıştırdığım zaman yüzümdeki tebessüm müthiş bir mutluluğa ve coşkuya dönüştü.
Çünkü Mualla Hanım o büyük nezaketi, kadirşinaslığı ve inceliği ile kitabını sadece imzalayıp göndermekle kalmamış; II. baskının önsözüne şunları yazmıştı: “ Kitap hediye etmek ne güzel bir âdetmiş ve ne çok kapılar açarmış… Buna benzer başka buluşmalar ve tanışıklıklarla dolu çok hoş ve unutulmaz anılarım oldu bu kitap sayesinde. Hatta kitabımın bir ders konusu olduğunu mutlulukla öğrendim. Kitabımı alıp okuyan ve bana bu konuda çok güzel bir mektup yazan TED Mersin Koleji Sosyal bilimler öğretmeni Celal Yıldırım’ın, öğrencileriyle birlikte çektirdiği “Bugün dersimiz Muallâ Mezhepoğlu” ibareli fotoğrafı benim için nasıl değerli…” Ömrüm boyunca bu inceliği ve nezâketi asla unutmayacağımı belirterek meraklısı için iki not düşmek istiyorum.
Meraklısına not-1: Hatırda kalmaz satırda kalır
“Dün Takvimde Biter” kitabının güzelliği kapağındaki fotoğrafla başlıyor. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün en bilinen fotoğraflarından biri bu. Fakat o fotoğrafta Atamızın sağında duran kız ve erkeğin, yani bu iki hukuk öğrencisinin kim olduğunu kaç kişi biliyor? Doğrusu benimde merak ettiğim ve yıllarca öğrenmek istediğim bir soruydu bu. Ta ki bu kitap yayımlanana kadar. Öğrendim ki, o karedeki erkek öğrencinin Karaman ile doğrudan bir bağı var. Ve okudukça gördüm ki, bu kitap sadece bir aile tarihini değil hepimizin tarihini ve hikâyesini anlatıyor. Türk toplumunun, Cumhuriyetimizin değişim ve gelişim hikâyesinin tarihi bir bakıma.
Ve okudukça görülecek ki hatırda kalmıyor satırda kalıyor. Yazmak, saklamak, arşiv tutmak geleceğe ne büyük miraslar bırakıyor. Arşiv unutmuyor! Sade bir ailenin resim ve arşivleri sayesinde yazarın dediği gibi “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin resimli hikâyesi” yazılabiliyor.
Atmayın biriktirin, arşivleyin iz bırakın!
Meraklısına not-2: Bir anı kitabının açtığı pencere
Kitabın ikinci baskına “Bir Anı kitabı Böylesine Pencereler Açıyorsa” bölümü eklenmiş. İşte bu kısım, ikinci baskıyı ilk baskıdan ayırt edici kılan en vurucu kısım. Orada “ Altmış Yıl Sonra Geri Gelen Mektup” kısmı var ki, özellikle Karamanlıların okuması gerekiyor. Okuyunca görülecektir, Talat Duru, Rıza Duru ve Fethiye Duru, Ziya Duru gibi Karaman’ın zarif, hatırşinas ve güzel insanlarının, özetle Duru ailesinin inceliği burada da bir kez daha kendini gösteriyor. Ayrıca 60 yıllık mektubun geri dönüş hikâyesi ise çok güzel bir şekilde anlatılıyor.
İşte bunları başta Karamanlı okurlar olmak üzere tüm kitap meraklılara hatırlatayım dedim. Malum şu aralar Karaman’da bir kitap fuarı var. Fırsattan istifade böyle güzide bir kitabı satın almak büyük bir kazanç olur diye düşünüyorum.
Bize böyle güzel bir eseri kazandırdığı için de Mualla Mezhepoğlu’nu ayrıca tebrik ediyorum. Kalemi daim olsun. Saygılarımla.