Dün TV de bizim siyasetçileri izlerken, aklıma iki şey geldi.
Biri peygamberimizin karşısında heyecanlanan kişiye söylediği.
Mekke’yi fetheden komutandı, Allah’ın Resulüydü. Amma son derece mütevazıydı.
Bir gün Peygamberimiz S.A.V e bir kişi soru soracakken, heyecanlanır titremeye başlar.
O güzel ahlak abidesi Resullulah;
“-Sakin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim, Kureş’ten güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.”
Allah’ın peygamberi, savaşlar kazanmış gazi, Mekke’yi fethetmiş komutan. Şu mütevaziliğe bakar mısınız?
Bakın bir de onun ümmetlerine. Saçının telinden, ayakucuna kadar KİBİR pisliğine belenmiş...
Bir diğeri de, Gazneli Mahmut’un Nedimi’nin çok beğendiğim bir hikâyesi.
Gazneli Mahmut ava çıkar uzun bir avdan sonra mahiyetiyle yorulur. Bir dağ başında çadır görür.
Şurada biraz dinlenelim der.
Çadıra varırlar. Bir çocuk çıkar karşılarına.
Evladım annen baban yok mu der Gazneli.
Çocuk, birazdan gelecekler efendim, sürüye gittiler, der.
Evladım bana ve atıma suyun var mı? Su verebilir misin, der.
Çocuk suyu geç getirir. Gazneli “niye geç getirdin evladım” diye sorar.
Çocuk “efendim hem atınız hem siz terliydiniz. Yayla suyu soğuk olur hastalanırsınız diye terinizin biraz soğumasını bekledim”, der.
Gazneli, çocuk ile konuştukça zeki bir çocuk olduğunu anlar.
Anası, babası gelince, bu çocuk çok akıllı.
Ben onu Gazne’ye götüreyim okutayım, büyük adam olsun, der.
Ana baba razı olur. Çocuk elinde bir bohça ile Gazne’ye gelir.
Okur. Nedim olur. Vezir, yani bugünün Başbakanı. Gazne’de Nedim denirdi.
Bu akıllı Nedimi diĝer Vezirler kıskanır.
Bunu Gazneli Mahmut’a şikâyet etme bahaneleri ararlar.
Nedim de arada bir odasının kapılarını arkadan kitler odasında zaman geçirirmiş.
Kıskanç vezirler, tamam bu bir şeyler çeviriyor.
Gazneli Mahmut’a şikâyet edelim derler.
İki, üç vezir beraber Gazneli Mahmut’a derlerki, efendim bu Nedim size darbe girişimi yapıyor, ya da size kötülük yapma peşinde. Odasına kapanıyor, kimseleri içeri almadan bir planlar yapıyor.
Gazneli Allah Allah diyor.
Nedimin odasına bir adam gizliyor..Nedim kapıyı kitleyince aç,biz içeri girelim diyor..
Nedim yine odasına kapanıyor.
Gizlenen görevli kapıyı açıyor vezirler ve Gaznli baskın yapıyor.
İçeri girdiklerinde Nedim tahtanın üzerin de bir şeye bakarken buluyorlar.
Diğer vezirler planı yakaladık diye sevinirken.
Gazneli Mahmut gürlüyor” Nedim ne yapıyorsun burada gizli gizli” diyor.
Nedim kenara çekiliyor bir bohça var önünde.
Bu ne diyor Gazneli.
Nedim diyor ki;
“Efendim, bu bohçada beni o dağ çadırın dan getirdiğiniz gün, üzerimde ki yırtık pantolon, soluk gömlek ve ayağımda ki çarık var. Ne zaman içime bir kibir illeti girecek olsa, hemen odama kapanır, bu bohçayı açar, Ey Nedim kibirlenme, gururlanma diye geldiğim günü ve Türkmen çadırını hatırlatırım nefsime” der.
Gazneli diğer vezirlere döner.
Nedim’i niye çok sevdiğimi anladınız mı? Der.
Bakıyorum insanlara, bir dernek yöneticisinden tut, köy muhtarından devam et, belediye başkanı, yukarı çık git... Karşısında biri heyecanlansa titrese ondan kibir duyuyor.
Ümmetin hali bu. Geldiği yeri unutuyor.
Mütevazilik güzel ahlakın temellerinden biridir.
Mütevazi gönüllere selam olsun.