Mehmet çardakta bir köşeye oturdu.
Çardaĝı bir tütün kokusu sarmış, duman dumandı.Ortada ahşap direklere asılmış iki gaz feneri yanıyordu. Damadın akrabaları oynuyorlardı. Süleyman ,Mehmet’e doĝru baktı yanın daki Abdullah, -Süleyman istersen bugün konuşma, başka bir zaman konuşalım. Bugün Mehmedin morali bozuk gibi duruyor. Dedi. -Yok ya Abdullah, bunda bir şey yok. Gıdip yanına oturacam, konuşacam ,dedi. Süleyman tam kalkıp Mehmedin yanına gidecekken,Mehmet ona döndü. -Ne bakıyon lan dedi. Süleyman, -Mehmet konuşalım dedi.. Kalkıp Ona doĝru yürüyünce, Mehmet de yerinden fırladı. Süleyman’a yumruk vurdu. Süleyman,Mehmet bir dinle konuşalım diyordu ama, Bir velvele kopmuştu, kimse kimseyi duymuyor, fenerlerde yangın çıkmasın diye dışarı alınmıştı. Kimin kime vurduĝu belli deĝildi. Süleyman’ın akrabalarıda Mehmed’e vurmaya başlamıştı. Süleyman yahu vurmayın, ben konuşacam durun diye baĝırıyordu. Mehmet toplu tabancasını çekti. -Ulan hem daha yılı dolmayan şehidimin karısına göz dikecen, bir de bana yumruk mu vuruyorsun ırz düşmanı, dedi. Tetiĝi çekmişti bile.. Karanlıkta kime sıktıĝını bile bilmeden basmıştı tetiĝe.. Kapalı alanda kulakları yırtarcasına patladı silah. Çardaĝı bir barut kokusu sardı. -Yandım anam, dedi Süleyman. Kavga durdu, Abdullah feneri getirin yahu ,fenerleri getirin biri vuruldu diye baĝırdı. Mehmet hızla çardaktan çıktı. Düĝün evini terk etti. Fenerler gelmişti baktılar ki, Süleyman uzanmış yatıyordu.Kurşun göĝsüne isabet etmiş ,elini basmış yarasının üstüne, -Sadece konuşacaktım, dedi. Abdullah baĝırdı. -Çabuk biriniz atları koşun Karaman’a doktora götürelim çabuk olun. Diyordu. At arabası geldi Süleymanı bir kilimin üzerine koydular, usulca kaldırıp arabaya yatırdılar. Abdullah, sür atları, hızlı sür dedi Süleyman’ın amcaoĝlu Kerim’e. Atlar Karaman yoluna çıktı. Kerim deh dedi, iki kamcı vurdu atlara atlar şahlanmıştı. Arabanın teker sesleri gecenin sessizliĝini yarıyordu. Geceyi bir matem sarmış, düĝün daĝılmış. Süleyman’ın anası Döne kadını arada bir aĝıt yakıp, “Kuzum ben neylerdim elin gelinini de dünür gitdiydim guzum “diye aĝlıyor bir ümit ile herkesin yüzüne bakıyor bir teselli arıyordu. Süleyman Karaman’ a yaklaştı,köyle Karaman’ın yarı yolu sayılan Kanalı geçiyordu araba, Süleyman, Kısık sesle “Konuşacaktım” dedi. Abdullah tamam gardaşım yorma kendini dedi, Karaman’a gelmek üzereyiz yorulma dedi. Şose yol da titreyen araba tekerleklerinden,Süleyman’ın kanı arabanın tahta zemininden damlıyordu. Karaman yolu damla damla kan olmuştu. Karaman’a girmek üzereydi araba, Süleyman “ALLAH”dedi. Kafası saĝ yana düşüverdi. Abdullah feryat etti. ”Gardaşım, gardaş gibiydik yapma dayan” dedi. Kerim, öldü mü? Öldü mü? diye aĝlamaya başladı. Sabah ezanları “Esselatu hayrun minen nevm”Namaz uykudan hayırlıdır derken. Süleyman, Hak’a götüren o derin tatlı mahşer uykusuna dalmıştı. Mehmet düĝünden evlerine telaşlı dönmüştü. Anası Marzıya kadın “Neo oĝlum bu telaşın ne” dedi. -Bir şey yok ana ,ortalıĝı velveleye verme dedi. Hacı Bayram’ın yiĝeni Selim geldi. -Emmi Mehmet aĝam adam vurmuş dedi. -Ne ? ,ne diyon oĝlum sen ne adamı? ,kimi vurmuş?,dedi. -Döne’nin Süleymanı vurmuş. Hacı Bayram hışımla kalktı, Mehmedin kaldıĝı yere vardı. Yakasından tuttu, -Ne yaptın lan oĝlum ne yaptın, elin garibini niye vurdun?.Köyümüz de bugüne kadar hiç cinayet işlenmemişti. Sen bu köyün Kabil’i oldun ne yaptın dedi. Tokatı patlattı yüzüne..Dua edelim de inşallah ölmesin dedi. Süleymanın Hak’a yürüdüĝünden köyün daha haberi yoktu. Devam edecek..