Ali Şeriati diyorki;
“Fakirlik açlık ya da açıklık değildir. Fakirlik para ve altına sahip olmamak da değildir.
Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur.
Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış muz kabuğudur. Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir, fakirlik ‘düşünmeden’ geçirilen bir gecedir”
Son günlerde en çok duyduğumuz sözlerden biri “Dış güçler” diğeri de “Avrupa bitti”
Dış güç dediğiniz,Suriye’de bazı bölgeleri boşaltıp,Türkiye’nin başına 5 milyon Suriyeliyi gönderenler olabilir mi?
Afganistan’da piyon gibi kullanıp, sonrada üçüncü bir ülke deyip, bizim başımıza kendi ülkesinde ABD adına çalışan Afganlı mültecileri bela edenler, bize 40 milyar dolar harcatanlar olmasın diyorum.
‘Olur mu yav... Onlar bizim kardeşlerimiz’ diyor.
En küçük bir ekonomik sorundan söz etsen hemen ‘Avrupa’ya bak’ bitti diyorlar..
Avrupa’da boş raf falan yok desen, ‘Sen nasıl milliyetçisin? Avrupayı övüyorsun’ diyorlar..
Milliyetçi, başka ülkenin güzelliklerini kendi ülkesinde görmek ister.
Müslüman yalan söylemez dürüst olur...
Ben de dürüstçe Hollanda’yı anlatıyım size..
Burada inat ile yatırım yapılmaz. Ne getirir ne kazandırır önce etüt edilir.
Tartışılır, konunun uzmanları istişare eder ve sonra yatırım yapılır.
42 yıldır Hollanda da yaşıyorum, hiç bir siyasetçi yol yaptım diye televizyonda propoganda yapmadı. Ama yollar yapıldı..
Hollanda’da ekonomiler hükümetin yönetiminde olsa da, sonuna kadar bağımsızdır.
Hiç bir hükümet seçim yatırımı yapmak için yatırım yapmaz, yapamaz.
Burada her şehre üniversite yapmadan önce, üniversiteden çıkanların istihdamı hesap edilir. Gelecek yıl kaç ziraat mühendisi, kaç doktora ihtiyaç olacağını bilirler.
Bir havalimanı yapılacaksa kaç yolcu uçağı, hesap edilir. Zarar etme ihtimali bile varsa yapmazlar.
Burada makam aracı yok denecek kadar az. Birçok seçim gördüm ama hiç seçim konvoyu ve mitingi görmedim.
Çünkü seçim konvoyunun yaktığı benzini hesap ederler. Çevreye saldığı hidrokarbon gazları düşünürler.
En çok da o gün mitinge gidenlerin ülkeye verdiği iş kaybını düşünürler.
O yüzden televizyonda açık oturumlar olur.
Seçim zamanı evlere mektup gelir. Birde test mektubu gelir.
Sorulan soruları cevaplarsın, en sonunda senin fikrine en uygun parti X ya da Q partisi çıkabilir. Kimse takım tutar gibi parti tutmaz. Bir lidere bağlanıp kalmaz. Siyasetçileri insanına havadan bakmaz, mütevazidir.
Hollanda’da en imrendiğim şey, insanların çalışarak eğitilmesi.
Engellilerini bile çalıştıran bir ülkedir. Engellilerin eline bir naylon torba verirler ve çöp toplatırlar.
Sokaklarda, yollarda başlarındaki eğitmenle ot çapası yaparlar.
Onları çalıştırarak, yorarlar, eğitirler ve engellilerde bunu severek yapar.
Hastanelerde emekli olmuş gönüllü kadınlar kapıda beklerler,
Gideceğin yeri gösterirler, yardımcı olurlar bunlar da ücretsiz ve gönüllülerdir.
Polikliniklerde her bölüme yine gönüllüler tarafından çay, kahve ikram edilir.
Ayrıca her bölümde kahve ve çay otomatikleri de mevcuttur.
Burada insanlar çok yürürler. Doktorlar bile poliklinikteki odasından bekleme salonuna kadar 10 metre yürür, hastayı çağırır. O 10 metreyi kendi sağlığı için yürür.
Ben her zaman şunu söylerim.
Hastanelerin büyüklüğü, modernliği kadar görev yapan insanların kalitesi de önemlidir.
Üniversitenin çokluğundan daha çok eğitimin kalitesi ve istihdamı önemli.
Almanya’nın ,Hollanda’nın ihracatı, ithalatının iki katına yakın.
Bizim Konya toprağı kadar büyüklüğü olan Hollanda'nın 150 milyar dolar tarım ürünü ihracatı var.
Çiftçiye ve taşımacı şirketlere devlet vergisiz mazot verir. O mazot kırmızı boyalıdır.
Çiftçiler sadece traktörde kullanır. Dizel arabasına asla o mazotu kullanmaz, yasaktır.
Değerli okurlar.
Burada raflar dolu, insanların, tek kişi çalışanların satın alma gücü hala korunuyor.
Hollandalıların yüzde 70’i karı koca çalışır.
Hollandalı firmalar önce kendi vatandaşına iş verir. Sonra yabancıya.
Yani sözde değil özde milliyetçi bunlar.
Burada tren de yolcuların büyük bir çoğunluğu kitap okur.
Arabadan dışarı, pet şişe atmazlar. Emeklileri hobi bahçelerinde eker biçer. Yemekten sonra herkes yürüyüşe çıkar. Sokaklarda bir tek başıboş köpek göremezsiniz..
Birde bize bakalım ve düşünelim.
Sizce Avrupa bitmiş mi?