Prof. Dr. Ömer Dinçer son kitabı olan ve büyük ses getiren “Türkiye'de Değişim Yapmak Neden Bu kadar Zor?” başlıklı kitabında, kamu yönetimi reformu sırasında karşılaştıklarını anlattı
Dinçer, Değişim sürecindeki sorunları 6 başlıkta şu şekilde sıraladı.
2- Hukuk bilgisi ve uzmanlık gerektiren bir konunun ideolojik ve siyasi zeminde tartışılması,
3- Konuyla ilgilenenlerin büyük bir kısmının bütüncü bakış açısına ve ideal bir modele sahip olmadan eleştirmesi,
4- Sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve bilim adamlarının tavrı,
5- Siyasi iktidarın bir çok aktörünün ortak bir vizyon ve misyon etrafında azmin ve sebatla durmayışı,
6- Yeniden yapılanma konusunda belirleyici aktörün, siyaset kurumundan çok bürokrasiymiş gibi sunulması
Kitapta, değişimin sürecine ilişkin ilginç tespitler de yer alıyor. İşte o tespitlerden bazıları
1- Bir çok sendika ve sivil toplum örgütü konu hakkında tecrübesi ve uzmanlığı olmamasına rağmen sadece siyasi nedenlerle Kamu Yönetimi Temel reformuna karşı çıktı.
2- Başbakanlıktaki toplantılara davet edilmeyenler, sadece ve sadece davet edilmedikleri için itirazlarını daha yüksek sesle gündeme getirdiler ve kendilerinin yer almadığı bir projeyi yok saymaya giriştiler.
3- Çalışmalara katılan kişi kurumların çoğu, toplantılara hazırlıksız geldi.
4- Çalışmalarda sırasında, çoğunluk, sistemi bir bütün olarak tasavvur etmek yerine kendisi için önemli gördüğü tikel sorunlar üzerinden ağır eleştiriler getirdi. Tam bu noktada ilginç bir örnek veriyor Dinçer... Gelir İdaresi Kanun tasarısı güzel bir tasarı olmuş ancak tasarının içine o kurum personeline özel ek gösterge, maaş ve mali imkanlar konulmuştu. Bu düzenlemelerin yerinin bu kanun tasarısı olamayacağından dolayı tasarıdan çıkarıldığında, proje taslağını sunan Maliye yöneticisinin "Ama sayın Müsteşarım, reformun bütün özünü yok ettiniz" şeklinde tepki göstermiş.
5- Konunun uzmanı olanlar projeye sahip çıkarken, ideolojik olarak bakanlar projeyi eleştirdi. Dinçer buna örnek olarak Prof. Dr. Ruşen Keleş'in projeye sahip çıktığını ancak CHP milletvekili olan eşi Prof. Dr. Birgen Keleş'in mutat sloganlarla projeye karşı çıktığını göstermiştir.
Kitapta en ilginç tespitlerden bir diğer ise şu şekilde... Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına dair projenin önemini ve kapsamını içselleştiren kamu görevlileri dahi, bütün iyiniyetlerine rağmen, son tahlilde, kendi imtiyazlarını artıracak hükümleri araya sıkıştırmaktan geri durdurmamış...
Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısında;
“Bu kitap, 2003-2007 yılları arasında yaşanan ve kamu yönetiminde yeniden yapılanma projesi ekseninde dönen olayları, değişim sürecini, siyasî çıkarlar ve güç mücadelesi yapılırken ülkemizin geleceğinin nasıl göz ardı edildiğini hikâye ediyor. Bir bütün olarak başlatılan değişim programının bir parçası olan Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi'nin öyküsünü ve projenin yürütülmesi sırasında karşılaşılan olayların perde arkasını anlatıyor. Kişi ve kurumların kendi aralarındaki güç dengeleri ve dengesizlikler ile çıkar çatışmalarının ülkenin huzur ve refahının, uluslararası rekabet gücünün nasıl önüne geçtiğini gösteriyor.”
Hürriyet Gazetesi Yazarı Akif Beki’de Ömer Dinçer’in kitabı ile ilgili şöyle dedi;
Prof. Ömer Dinçer’in yeni çıkan kitabı “Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor” başlığını taşıyor. Alfa Yayınları’ndan.
Yakın geçmişimizin en fırtınalı, en sancılı, en çalkantılı döneminin mahremine girmek, arka kapısını aralamak isteyenlere hararetle tavsiye ederim.
Ömer Dinçer, o dönemin kara kutularından biri. Karanlıkta kalan hadiselerin içyüzü hakkında bütünlüklü bir resim veriyor okura.
Bir hatıra kitabı değil yazdığı. Ama başından geçenleri günce gibi gün gün, isim isim yer, tarih ve saat vererek anlatıyor.
Bir otobiyografi değil. Ama müsteşarlıkta geçirdiği 4 yıl boyunca kendi etrafında gelişen siyasi gerilimleri konu ediyor.
Bir ‘arşivlenmiş gizli belgeleri patlatma’ kitabı değil. Ama belgesiyle, gazete kupürüyle, toplantı notlarıyla konuşuyor.
Kitap esasen, AK Parti’nin demokratikleşmeyle, askeri vesayete karşı verdiği kavgayla, siyasi ve bürokratik entrikalarla imtihanını irdeliyor.
İlk AK Parti hükümetinin ilk bakanlar kurulunun gündemindeki iki konudan biri, kamu yönetimi reformuydu.
Proje, obezlikten hantallaşmış devleti yarı yarıya küçülterek forma sokacak ve Ankara’daki aşırı merkezileşmeye karşı yerinden yönetimi güçlendirecekti. Başında da 2003-2007 yıllarının Başbakanlık Müsteşarı Prof. Ömer Dinçer vardı.
Fakat AK Parti’nin bu en iddialı ve öncelikli reformu çöktü. İbre, devleti daha da büyütmeye, abur cubur yetkileri de toplayarak yönetimi daha da merkezileştirmeye döndü.
Devletin yeniden yapılandırılması başarılabilseydi, terör örgütünün bugünlerdeki‘özyönetim’ istismarı belki de yaşanmayacaktı. Kadere bakın ki bölünme paranoyasıyla engellendi...
Otoriter bir askeri vesayetten kurtulan rejimin demokrasiye geçişi, bu reformla tamamlanacaktı. Ne hazindir ki yarım kaldı...
‘Neden ve nasıl’ını bu kitapta bulacaksınız. Mutlaka göz atın.
Yorumlar
Kalan Karakter: