Ömer Dinçer’in yeni kitabı ‘Hatıralarla Yönetim Ahlâkı: Devlet ve İnsan Arasında’ Kitabı, Kapı Yayınları’ndan çıktı.
Dinçer bu kitapta akademi, bürokrasi ve siyasetteki birikimlerini paylaşıyor. Geleneksel ve modern yönetim ilkelerine dayalı kaliteli yönetimin, kaynak kullanımındaki verimi artırmadaki etkileri konusunda okuyucuya ayrıntılı bilgiler sunuyor.
Devlet ile İnsan Arasında
Yazar, kamu hayatına adım atalı beri ahlak sahibi olmayı şiar edinmekle kamu kaynaklarını verimli ve adil kullanmayı kendisine dava edinmiş tecrübeli bir birey, kamu görevlisi, akademisyen ve siyasetçidir. Neredeyse yarım asra yaklaşan tecrübelerini, ideallerini, hayal kırıklıkları yanında dinmeyen erdem ülküsünü Devlet ile İnsan Arasında’da cesurca ve içten dile getiriyor. Yönetim ahlakının ne olduğu kadar ne olması gerektiğinin de pratikten yola koyularak teorik ilkelerini çatıyor. İnsanı ve Türkiye’yi düşünmenin ve de yeniden sevmenin rehberi Devlet ile İnsan Arasında.
***
Kitap ile ilgili ‘Ekonomi Gazetesi İnternet Sitesi’ Köşe Yazarı Rüştü Bozkurt yaptığı yorumda kısaca şöyle diyor;
“Ömer Dinçer, Hüner ile Guher kitabında Ezop tekniğini kullanarak yaşadığımız dönemi analiz etmek isteyenlere yaşamın içinden gözlemlerini paylaşarak anlamlı ipuçları vermişti. Kapı Yayınları’nda çıkan yeni kitabı, Devlet ile İnsan Arasında: Hatıralarla Yönetim Ahlâkı, günümüzdeki kuruluş ve kurum yöneticilerinin geleneksel ve modern yönetim ilkelerinden nasıl saptıklarını, mesleki kariyerinin ve siyasi birikiminin zenginliğiyle zihninin düz aynalarında yansıtıyor.
Ömer Dinçer’in yeni kitabını alıcı ruhla okuyacak olanlar:
- Geleneksel yönetme öğütleri ve modern yönetim ilkelerini,
- Sahada gelenek kökenli ve çağdaş ilkeleri önemsemeyen aşırı pragmatist tutumun yol açtığı kaynak israfını,
- Toplumsal algıda tutarsızlıkları: Mehmet’in ve memleketin yararlarını dengelemeyen popülist eğilimleri,
- Birey, topluluk, toplum, kurum ve kararları etkisizleştiren ve verimsiz hale getiren saplantıları,
- Geleceği “kurma ufku” yerine “harcama körlüğü”nün toplumumuzun gelişmesi ve refahının artmasına koyduğu engelleri kavrayabilir.
Ömer Dinçer bir akademisyen olarak “yönetim bilimi” uzmanıdır. Uygarlık tasavvuru içinde “inancın önemi” ağırlıklıdır. İnanç odaklı bakışı, “gelenek gücüne” ya da “geleneğin koruyucu ve güven yaratıcı” etkilerine özel ilgi duymaktadır. Kitapta, inanç odaklı gelenek önderlerinin belirlediği ilke ve kurallar yer almaktadır. Bu yer alışta, geleneğin tutucu, engelleyici yönünü oluşturan “gelenek taassubu”na prim verilmemekte; ortaya konan ilkelerin yaşadığımız zamanın ruhunu da yansıtıp yansıtmadığına bakılmaktadır.
İnanç odaklı ve geçerliliği olan ilke ve kurallar, ortak ve yerleşik kültürde ağırlıklı olduğu için, anlatılanların “kolay ve sindirilebilir” olmalarını sağlamaktadır. Geçmişin düşünür ve filozoflarına yapılan atıfların bir başka etkisi de elitler yerine daha geniş halk kesimine erişebilmeyi kolaylaştırmasıdır. Bizim gibi geleneksel kültürün baskın olduğu toplumlarda, geniş kitlelerin “rasyonel otorite” olarak kabul ettiği düşünür ve filozofların sözlerini paylaşarak Dinçer, kendi mahallesine erişme çeperlerini aşarak, toplumun geniş kesimlerine sesini duyurmak istiyor.
Dinçer, yönetim bilimi üzerinde uzmanlaşmış akademisyen olarak, geleneksel yönetim ilkelerinin zamanın ruhuna uygunluğu kadar, güncel koşulların dayattığı, yönetimin dinamik bir olgu olduğu gerçekliklerden hareket ederek çağdaş yönetim ilkelerine de başvuruyor. Dinçer, amacın maddi ve kültürel zenginlik üreterek yaşamı kolaylaştırma olduğu ilkesinden yola çıkıyor. Değişen koşulların gerektirdiği yeni ilke ve kurallarla birikim yeteneğini koruyarak uzun dönemli geleceğin güven altına alınabileceğini de okuyucuya duyuruyor.”
Yazının tamamına https://www.ekonomigazetesi.com/kose-yazisi/omer-dincerin-duz-aynalari-devlet-ile-insan-arasinda-53598 linkinden ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
Kalan Karakter: