İLGİLİ GALERİ
Milletvekili ÜNVER yeniden aday olacak mı?Röportaj: Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK
Fotoğraflar: Atilla GÜR
Fotoğraflar: Atilla GÜR
-2021 saha çalışmalarınızdan başlayalım sayın vekilim. Sahada vatandaşın taleplerini dinliyorsunuz, bu taleplerin başında neler var?
ÜNVER “Vatandaşın başlıca talebi ekmek!”
İ.Atakan Ünver:Evet, hem Karaman'da hem de partimizin çalışmaları kapsamında görevli olarak gittiğimiz yurdun çeşitli illerinde sahadayız. Vatandaşlarımızın taleplerini, sıkıntılarını dinliyoruz. Çözüm önerilerimizi anlatıyoruz. Türkiye'nin her yerinde başta gelen sıkıntı, ekonomik ve dolayısıyla talepler de buna bağlı. Yani başlıca talep ekmek, sofraya ekmek koyabilmek, konulan ekmeği büyütebilmek. Ülkemizde bugün ciddi bir işsizlik var. Tüm zamanların en yüksek seviyelerinde. Bakmayın siz TÜİK'in düzmece rakamlarına. TÜİK, kişi, eğer son dört hafta içinde iş arama girişiminde bulundu ise ona işsiz diyor. Aksi halde onu işsiz kabul etmiyor. Eğer iş bulamadığınız için yılmışsanız, bıkmışsanız, bütün kapılar yüzünüze kapanmış, umudunuz kırılmış ve evinize çekilmişseniz TÜİK size işsiz demiyor. Buna rağmen, bu rakamlar ortaya çıkıyor. Ülkemizde ciddi bir genç işsizliği var. Her 4 gençten biri işsiz. Geniş anlamda işsiz sayısı ise 10 milyon dolaylarında. Çoğu da eğitimli, üniversite mezunu.
Adaletin ve liyakatin sağlanması da sonra gelen önemli taleplerden. Aslında ikisi birbirine bağlı, işsizlik sorununun çözümü açısından da önemli konulardan birisi adalet. Mesela geçmişte "dayısı" olmayanların güvencesi KPSS sınavı, AKP iktidarı tarafından anlamsızlaştırıldı. Mülakat aymazlığı ile gençlerin hakları yeniyor, umutları söndürülüyor. Diğer yandan da kamuda değişik kurum ve kuruluşlardan üçer beşer maaş alma hayasızlığı var. Buna da büyük tepki var. Bu adaletsizliğin giderilmesi ihtiyacı ve talebi de var.
Başta da söyledim, talepler her yönüyle ekmeğe dair.
-Ufukta erken seçim görüyor musunuz?
İ.Atakan Ünver:Ülkede bir erken seçim ihtiyacı olduğu muhakkak. Hem ekonomik gerekçeler hem de yönetilemezlik olgusu bir erken seçim gerekliliğini ortaya koyuyor. Ama bir yandan da seçimi kaybedeceğini bilen iktidarın seçime gitmeyeceği gerçekliği var. O zaman "erken seçim olacak mı?" sorusuna şöyle cevap vereyim: Evet, erken seçim bir ihtiyaç. Hayır, seçimi kaybedeceğini bilen ve gören bir iktidar bu koşullarda seçime gitmeye cesaret edemez.
-Karaman'ın acil çözüm bekleyen sorunları nelerdir?
“Karaman'ın sorunları da ülke sorunlarına paralel. İlk önce ekonomik sorunların çözümü gerekiyor.”
İ.Atakan Ünver: Karaman'ın sorunları da ülke sorunlarına paralel. İlk önce ekonomik sorunların çözümü gerekiyor. Bunun dışında Karaman'a özgü ne var derseniz, aslında bu da yine Türkiye'nin büyük bir kısmını da ilgilendiren tarım politikalarıyla ilgili sorunlar. Başta tarımsal sulama sorunu var. Su ihtiyacı, sulamada kullanılan enerji maliyetleri. Üstelik bu yıl su yetersizliği yanında yağış da olmaması nedeniyle ekstradan bir kuraklık baş gösterdi. Bu konuyla ilgili muhtelif söylentiler olsa da ortada başlanmış, bitirilmiş Karaman'da tarımsal sulama suyu yetersizliği derdine çare olacak bir proje yok. Karaman, Türkiye ve hatta dünya açısından tarımın önemi yadsınamaz. Bu itibarla burada yaşanabilecek gelişmeler, tüm Karaman açısından önemli neticeler doğuracaktır.
Karaman'ın kendine özgü bir diğer sorunu da ulaşımla ilgili. Aslında Karaman her yere yakın ama her yere de uzak. Coğrafi olarak baktığımızda Ankara'ya 360 km uzaklığı olan Karaman'dan Ankara'ya hususi otomobil ile 4 saatte ulaşılabiliyor. Meselâ bir Giresun, Şırnak, Erzurum Ankara'ya, Karaman'dan daha yakın hale geldi. Bu şehirlerden Ankara'ya havayoluyla 1 saat civarında ulaşılabiliyor. Karaman bu imkanlardan yoksun. Eskiden Karaman, Anadolu'nun ortasında her yere yakın bir kentti. 2,5 - 3 saatte denize, 4-5 saate Ankara'ya, otobüsle 12 saatte İstanbul'a ulaşmak mümkündü. Şimdi de aynı. Karaman'ın elbette yeri değişmedi ama ulaşım vasıtaları gelişti, değişti. Diğer şehirler değişen ulaşım vasıtalarına kavuştu. Dolayısıyla onlara göre mesafeler azaldı. Karaman bu konuda henüz bir aşama kaydedemedi ve her yere uzak bir hale geldi. Demiryolu konusunda da 5-6 yıldır mağdur. Bir diğer mağduriyet de Taşeli yöremizdeki ilçelerimizle ilgili. Ermenek, Başyayla, Sarıveliler ilçelerimizle merkez ilçemizin doğrudan yol bağlantısının olmaması, 32 yıllık bir mağduriyet. Bunun 19 yılı AK Parti iktidarında geçti. Bu 32 yıllık ayıba, bu süre içinde iktidar olan tüm partiler de ortak. Yol olmadan gelişimin olmayacağını izaha gerek yok sanırım.
-Gençlerle karşılaştığınızda ne görüyorsunuz? Size neler söylüyorlar?
“ Maalesef gençlik, geleceğini öngöremiyor. Gelecekten endişeli...”
İ.Atakan Ünver: Maalesef, umutlarının büyük ölçüde kırılmış olduğunu görüyorum. Kendi namlarına geleceği öngöremiyorlar. Ülkenin geleceği konusunda da endişeliler. Hayatlarının öğrenme aşamalarında, kendilerini, çevrelerini, ülkeyi ve dünyayı tanıdıkları dönemde mevcut iktidardan başka iktidar görmediler. İyiliğin de kötülüğün de adresi AK Parti, gençlere göre. Bugün gençler geleceğe dair umutlarını kaybetme noktasına gelmişlerse sorumluluğun iktidarda olduğunu biliyorlar. Dünyayı da takip ediyorlar, sosyal medyayı etkin kullanıyorlar. Dünyada akranlarının ne durumda olduğunu, hangi imkanlara sahip olduklarını, iş ve gelecek konusundaki güvencelerini biliyorlar ve kendi durumlarıyla karşılaştırıyorlar. O yüzden de önümüzdeki seçimlere dair yapılan kamuoyu araştırmalarında AK Parti, gençlerden tüm yaş gruplarından aldığı oydan daha az oy alacak gibi görünüyor. 2019 yerel seçimlerinde İstanbul'da, Ankara'da belediye başkanlarının değişmesinde gençlerin katkısı çok. Onlar kavga eden, bağıran, çağıran, kışkırtan siyasetçi istemiyorlar. Kendileriyle aynı duyguyu paylaşan, konuşabilecekleri siyasetçiler istiyorlar. En önemlisi de özgür olmak istiyorlar. Özgür düşünmek istiyorlar. Ve Atatürk'ü çok seviyorlar. Gençlere her şeye rağmen umutlarını yitirmemeleri gerektiğini söylemek isterim. Kaybettiklerimizi, onlarla birlikte yeniden kazanacağız, hiç şüphe etmesinler.
-Artun Kerem'le zaman zaman semt pazarına birlikte gidiyorsunuz. Pazarın nabzını soracağım ama önce Artun Kerem'i sorayım; siyasi temponuzdan şikâyetçi mi?
İ.Atakan Ünver: Evet, Artun Kerem, pazar alışverişinde yardım ediyor bana zaman zaman. Pazar alışverişini bile birlikte zaman geçirmek için fırsata dönüştürüyoruz. Alışıyorlar, eskiden daha çok şikayetçiydi. Şimdi daha az şikayet ediyor.
Pazarda durum pek iç acıcı değil. Ülkede ciddi bir işsizlik olduğundan bahsetmiştim. İşsizlik, yoksulluk ve yokluk demek. Bir de iş sahibi, belli bir gelir sahibi olanların da alım gücünün düşmesi sözkonusu. Açıklanan resmi enflasyon yüzde yirmi, gerçek enflasyon ise yüzde elliler düzeyinde. Maaşlara yapılan yıllık zam yüzde 8-10. Bu koşullarda çalışan, gelir sahibi olanlar bile günden güne fakirleşiyor. İnsanımız gıdaya ulaşmak, sağlıklı yaşamak için gerekli besini alabilmek konusunda büyük zorluklar yaşıyor. Artık insanlarımız beslenmeyi değil, doyabilmeyi düşünme noktasına geldi, maalesef. Bu, en çok da çocuklar için, gençler için büyük handikap. Yeterli beslenemeyen bir neslin gelecekte sağlık açısından sıkıntılar yaşaması büyük olasılık. Markete giriyorsunuz, her şey ateş pahası. Aldığınız bir ürünü, bir sonraki market alışverişinde fiyatı değişmiş olarak görüyorsunuz. Sözün özü, pazarda durum iyi değil.
-3 yılı aşan bir süreyi geride bırakıyorsunuz sayın Ünver... Bu sürede sizi en çok etkileyen olay ne oldu?
İ.Atakan Ünver:Ülkeyi ve tabii ki beni etkileyen en önemli olay dendiğinde 2 olaydan bahsedebilirim. Her ikisi de siyasete dair olsa da aslında yaşama dair.
Birincisi; bizim seçildiğimiz 24 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte tek adam rejiminin yürürlüğe girmesi oldu. O tarihten sonra tamamen tek bir kişinin iradesinin hakim olduğu bir yönetim anlayışı vardı artık. Yasama, yargı ve yürütme tek bir elde toplandı. Hiç bir yapıcı ya da uyarıcı eleştiriye açık olmayan, dediğim dedikçi, ben bilirim, ben yaparım anlayışıyla geçirdik bu süreyi. Sonuçta ülkenin geldiği nokta ortada. Aslında 16 Nisan 2017 referandumunda biz, bunun böyle olacağını anlatmıştık ama mühürsüz oy pusulası vakasını bir kenera koyarsak bu yeni durum halkımızdan onay aldı. Ya biz bunu iyi anlatamadık ya da iktidarın asimetrik propaganda imkanları halkımızın kanatini oluşturmakta daha etkili oldu. Bugün geldiğimiz noktada, bu sistemin, tek adam rejiminin ülkeye iyilik getirmediğini halkımızın çoğu da yaşayarak gördü. Ben de o süreçte CHP Karaman İl Başkanı olarak sahadaki tek örgütlü ve organize gücün başındaydım. Bir hukukçu olmanın avantajıyla bu konuda çok yazdım, çok söyledim, örgütümle birlikte mücadele ettik ama tüm devlet aygıtının "evet" için seferber edildiği bir propaganda döneminde, o gün başaramadık. Aynı anayasa değişikliği, şimdi oylansa "evet" oyları yüzde 30-35'i geçemez. Bu da iktidar bloğunun bugünkü maksimum oyu. Dolayısıyla her şey bir yana, yönetilemeyen bir ülkede yaşamaktan, yönetilemeyen bir ülkede seçilmiş bir kişi olmaktan ve tüm bunlara Ankara'da, TBMM'de tanıklık etmekten daha önemli bir olay yok diye düşünüyorum.
İkincisi; dezavantaj yaratan bir çok şeye rağmen, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, 11 büyükşehir belediyesinde Millet İttifakı'nın CHP'li adaylarının kazandığı başarı önemliydi. İstanbul ve Ankara'da 25 yıldır var olan "İstanbul'a ihanet ettik" ve "Ankara'yı parsel parsel sattı" geleneğinin yıkılması, gelecek için umutların yeşermesi, canlı kalması için çok kıymetli bir tecrübeydi. Bugün ülke nüfusunun %68'inin yaşadığı şehirler Millet İttifakı'nın CHP'li belediye başkanlarınca yönetiliyor. Bu çok önemli bir durum. Bildiğiniz gibi ben de 31 Mart sonrasında İstanbul'da yaşanan seçim skandallarının yerinde şahidi olanlardanım. 2 aya yakın bir süre İstanbul'da görev yaptım. İlk aşamada, 31 Mart'ın hemen ertesi gününden itibaren vatandaşın oyuna sahip çıkmak için İstanbul'da idim, tüm CHP Grubu ile birlikte. Aslında oy farkı 27 binlerden 13 binlere haksız ve hukuksuz bir şekilde indirilmesine rağmen biz, vatandaşın oyuna sahip çıkmayı başardık. Ve bu sebeple Ekrem İmamoğlu'nun mazbatası metazori de olsa verilmek durumunda kalındı. Sonrasında 16 milyon İstanbullu'nun iradesi yok sayılarak seçim, hukuksuz bir şekilde iptal edildi. 23 Haziran'da tekrarlanan seçimde de Genel Merkezimizin görevlendirmesiyle bir ayı aşkın bir süre İlçe Sorumlusu olarak görev yaptığım Kartal'da 25 yıl sonra gelen zafere karınca kararınca katkı koydum. 31 Mart'tan 23 Haziran'a kadar geçen sürede verilen mücadelenin ve kesin sonucun alınmasıyla birlikte yaşanan coşkunun bir parçası olabilmek, gerçekten önemliydi. İstanbul seçimlerinin bana kattıkları: Bir seçim sürecinde nelerin yaşanabileceğine dair inanılmaz ve eşi bulunmaz bir tecrübe, aynı zamanda bu mücadelenin bir parçası olarak geleceğe taşıyacağım bir onur ve başaranların içinde olmanın haklı gururu. Daha ne olsun ki...
-Karaman kamuoyunu uzun süredir meşgul eden biyokütle termik santrali ile ilgili vatandaş oldukça tedirgin sayın vekilim. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
“Eğer bir yöre halkı toprağına, tarlasına, suyuna, havasına sahip çıkmıyorsa, korumak için çırpınmıyorsa tüm bu değerlerini kaybeder.”
İ.Atakan Ünver:Bu enerji santralinin inşası bir günde olmadı. Bu santralin ihale süreçlerinde, ÇED sürecinde, yapım sürecinde ne kamuoyumuzdan ne de yöre insanından bir itiraz duymadık. Tâ ki tesis görünürlük kazanıncaya kadar. Eğer bir yöre halkı toprağına, tarlasına, suyuna, havasına sahip çıkmıyorsa, korumak için çırpınmıyorsa tüm bu değerlerini kaybeder. Belki çırpınsa, mücadele etse yine kaybeder ama en azından gelecek nesiller "bizim için ne yaptınız" dediğinde övünçle anlatacakları bir mücadeleleri olur. Biyokütle santraline dönersek; dünyada fosil yakıtlardan uzaklaşma eğilimi ve zarureti olduğunu görüyoruz. Yenilenebilir enerji, yeşil enerji gibi kavramlar sıkça kullanılır oldu. Biyokütle santrallerinin de bunun bir türü olduğu söyleniyor. Yakıt olarak katı atıklardan, çöpten, hayvan gübresinden faydalanan biyo enerji/biyokütle santrallerini biliyoruz ve oldukça da yaygınlaştı. Bunlardan Karaman'da da var. Karaman'da yapılan, orman artıklarını ve tarımsal artıkları yakıt olarak kullanacak biyokütle santrali yöntemi ise ülkemizde çok yaygın olmayan, sayıları daha az yeni bir uygulama ve Karaman'daki tesisin Avrupa'nın en büyüğü olduğu söyleniyor. Bu anlamda çevre sağlığı ve küresel iklim değişikliği bakımından santralin ne yaktığı, ne yakacağı, havaya bırakacağı partikül maddeler ve oranı, su kaynaklarını, yöre tarımını ve havasını nasıl etkileyeceği, insan sağlığı açısından oluşturabileceği riskler önemli. Bu konunun dikkatle, titizlikle takibi ve gösterilecek duyarlılık önemli. Uzmanların görüşleri önemli. Her şeyden önce yörede yaşayan, santralin etki alanında yaşayan insanlarımızın takibi önemli. Hatırlarsak; Akçaşehir'de de bir termik santal yapımı ve açık kömür madeni işletmesi sözkonusuydu. Yöre halkının direnci, o zamanki CHP'li Belediye Başkanımızın, kendisini rahmetle anıyorum, dirayeti ve çevreye duyarlı sivil toplumun katkılarıyla sürecin ilerletilmesinin önüne geçilebilmişti. Burada öyle bir durum sözkonusu olmadı. İzliyoruz, izleyeceğiz; Karaman'a, yöre halkına ne getirip ne götürecek, yaşayarak göreceğiz.
- Karaman'ın 3.ligde profesyonel bir futbol takımı olmasına rağmen kulüp sık sık maddi sıkıntıları ile gündeme gelmektedir. Bu konuda neler yapılabilir? Bir öneriniz düşünceniz var mı sayın vekilim.
Ünver“Yıllar sonra Karaman'ın profesyonel liglerde temsilcisinin bulunuyor olması önemli bir kazanım”
İ.Atakan Ünver:Yıllar sonra Karaman'ın profesyonel liglerde temsilcisinin bulunuyor olması önemli bir kazanım. Bunun süreklilik arzetmesi gerekli. Kalıcılığın sağlanabilmesi için altyapıyla birlikte tüm şehrin takımı sahiplenebileceği bir yapıya ihtiyaç var. Kendi kendine yeten bir kulüp organizasyonu oluşturulabilmeli. Türk futbolunda maddi sıkıntılar hep var. Üç büyükler bile milyonlarca liralık gelirlerine rağmen bu sıkıntıları yaşıyorlar. Sürdürülebilir bir ekonomik yapı olmalı, kurulmalı. Bunun için de işten anlayanların fikirlerine, yol göstericiliğine ve işin içinde olmalarına gereksinim var diye düşünüyorum.
- Son sorumu sorayım:
Tekrar aday olacak mısınız sayın Ünver?
İ.Atakan Ünver:Kolay olmayan bir bölgede siyaset yapıyoruz. Bizim CHP olarak son milletvekilimiz rahmetli Fikret Ünlü. Aramızda 16 yıl var. Konya'ya bağlıyken de Karaman'dan, 1960'lı yıllarda, CHP'li tek bir milletvekili var. O da iki dönem milletvekilliği yapmış, ilk dönemi başka bir partiden. İkinci dönem CHP'den seçilmiş, onda da döneminin yarısında CHP'den istifa etmiş. Kendi siyasetimiz açısından Karaman'dan yetişmiş, örgütün içinden çıkmış, il başkanlığı yapmış bir milletvekili olarak ben ilkim aslında. Çok kıymetli adaylarımız, il başkanlarımız oldu, milletvekili çıkarmaya çok yaklaştığımız seçimler oldu ama bir türlü çıkaramamıştık. İşin aslı yaklaşık 70 yıllık çok partili siyasette olunamayanı olmak, yapılamayanı yapmak bize nasip oldu. Günün koşulları, siyasi konjonktür, rakiplerin durumu, kendi durumumuz hepsinin bunda etkisi var. Dolayısıyla örgütümüz, partililerimiz, seçmenlerimiz, sevenlerimiz hep beraber kolay olmayan bir işi başardık. Demem o ki; çoklarının önünden geçmeye cesaret dahi edemediği bir dönemde CHP bayrağını, il başkanı olarak yönetimdeki arkadaşlarımla birlikte aldık, AK Parti'nin Karaman'da en yüksek oya ulaştığı dönemlerde gururla taşıdık ve göndere çektik. Seçildikten sonra TBMM'de hem muhalefetin, hem sesini duyuramayan toplum kesimlerinin, hem de Karaman'ın gür sesi olmaya çalıştım. Herhalde bunu da önemli ölçüde başardım. Bunu kalıcı hale getirmek, hepimizin sorumluluğu. Her şeyden ve herkesten önce de benim sorumluluğum. Elbette başladığımız işi, ifade ettiğim doğrultuda götürmek ve sürdürmek isterim. Yaptıklarımızın veya yapamadıklarımızın milletin terazisinde tartıya çıkması, hemşerilerimiz nezdinde ne ölçüde karşılık bulduğunu görmek istemem de işin bir başka boyutu. Üstelik Millet İttifakı'nın iktidar yolunun sonuna kadar açık olduğu bir dönemde, yeni oluşacak iktidar kompozisyonunda Karaman'ın iktidar sıralarına bir temsilci gönderememesi herhalde kimsenin istemeyeceği bir olasılıktır. Bu noktada partimin yapacağı değerlendirmeye ve vereceği göreve ilk dönemin tecrübesiyle muhakkak ki hazır olduğumu söylemem sanırım yeterli olacaktır.