Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, TBMM Genel Kurulu’nda torba Kanun Tasarısı üzerine yaptığı konuşmada “Primlerdeki artış ve denetimle ilgili Anayasaya aykırı düzenleme” ile ilgili aşağıdaki konuları gündeme getirdi.
Kalaycı’nın konuşması şöyle;
“İşverenlerin 2015 yılının aynı ayında bildirdiği aylık 2.550 lira ve altında ücret alan sigortalı sayısını geçmemek üzere, bu yıl cari aya ilişkin bildirilen sigortalılarla ilgili primlerin aylık 100 liralık tutarının hazinece karşılanması öngörülmektedir.
Ekonomimizin rekabet gücünün olumsuz etkilenmemesi, kayıt dışı istihdama ve işçi çıkarmalarına neden olunmaması bakımından asgari ücret artışından gelen yüksek maliyetin hafifletilmesi yaklaşımını Milliyetçi Hareket Partisi olarak önemsiyor ve destekliyoruz ancak verilecek desteğin kapsamı ve içeriği eksik ve yetersiz olup uygulamada birçok sorunla karşı karşıya kalınacağı şimdiden görünmektedir.
100 liralık desteğe rağmen en düşük ücretin işveren maliyetindeki artışı yüzde 22,7 düzeyindedir. Dolayısıyla Hükümetin önerdiği destek çok yetersiz kalacaktır. Nitekim bugünlerde birçok işletmede işçi çıkarmalarının yaşandığı görülmektedir.
ÇİFTÇİMİZ YÜZDE 35 ARTAN SGK PRİMİNİ NASIL ÖDEYECEK?
Hükümetin getirdiği desteğin esnaf, çiftçi ve muhtarlarımızı kapsamaması asla kabul edilemez. Niye sadece patronlara destek verdiğinizi, aynı konuda mağdur olan çiftçilerimizi, esnafımızı, muhtarlarımızı niye dikkate almadığınızı lütfen izah edin.
Çiftçilerimizin en düşük 322 lira olan SGK primi 2016 yılıyla birlikte yüzde 35 oranında artarak 435 liraya çıkmıştır. Mevcut primini bile ödemekte zorlanan çiftçimiz bu yükün altından kalkamaz. SGK'ya kayıtlı 808 bin çiftçi bulunmakta olup bu prim yüküyle tarım sektöründe kayıt dışılığın daha da artacağı açıkça görülmektedir.
Bu durumun farkında değil misiniz? Borç ve faiz tuzağına düşürdüğünüz, tarlasına, bahçesine ipotek koydurduğunuz çiftçimiz yüzde 35 oranında artan SGK primini nasıl ödeyecek?
AYDA 568 LİRA SGK PRİMİ ÖDEYEBİLECEK KAÇ ESNAFIMIZ VARDIR?
En düşük esnaf BAĞ-KUR primi yüzde 29 oranında artarak 568 liraya çıkmaktadır. Esnafımızın da bunu ödemesine imkân yoktur. Değerli arkadaşlarım, sizlere soruyorum: İlçenizde ayda 568 lira, yılda 6.818 lira SGK primini ödeyebilecek kaç esnaf çıkar?
Eşitliğe sığmayan haksız ve ayrımcı uygulamalara son verilmeli, esnaf, çiftçi ve muhtarlarımıza da 100 liralık prim desteği verilmelidir.
VERGİ VE PRİM BORÇLARI MUTLAKA YENİDEN YAPILANDIRILMALI
Borçlarından bunalan esnaf ve çiftçimizi borç ve faiz sarmalından kurtaracak politikalar bir an önce uygulamaya konulmalıdır.
Ancak, AKP Hükümeti bu konularda duyarsızdır. Tam tersine, Maliye Bakanlığı, 1 Kasım seçimlerinin akabinde yoğun bir inceleme başlatmış, sanayici ve esnafımızın ümüğüne çökmüştür. Verilen talimat üzerine uzlaşmalarda belli bir limitin altına inilmemektedir.
Sanayi ve ticaret erbabımız, esnaf ve sanatkârlarımız ve çiftçilerimiz gerçekten çok zor durumdadır. O nedenle, vergi ve prim borçları ödenebilir şekilde mutlaka yeniden yapılandırılmalıdır.
TRAFİK SİGORTASINDAKİ FAHİŞ ARTIŞI HÜKÜMET SEYRETMEMELİ
Hükümet, vatandaşın mağduriyetini seyretmemeli, bir an önce gerekli tedbirleri almalıdır. Ama nerede öyle Hükümet? Baksanıza, başta şoför esnafımız olmak üzere, vatandaşlarımızın trafik sigortasından canı yanmakta, feryat etmektedir.
Trafik sigortası primlerindeki fahiş artışlar insanımızı çileden çıkarmıştır. Ama AKP Hükümeti hiç oralı değil. AKP, vatandaşın sıkıntı çekmesinden âdeta zevk alıyor.
HESAP VERMEKTEN NİYE KORKUYORSUNUZ?
AKP zihniyeti kendisine dokunan konularda hızla kanun çıkarmayı çok iyi bilmektedir. Bu tasarıyla, sermayesindeki kamu payı yüzde 50'den az olan ve Borsa İstanbul'da işlem gören şirketlerin Sayıştay denetiminin bağımsız denetim raporları üzerinden yapılması öngörülmektedir. AKP'nin, beş yıl içinde yaptığı aynı mahiyette üçüncü değişikliktir. Önceki düzenlemeler Anayasa’ya aykırı olduğundan Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
AKP'nin denetime alerjisi bulunmaktadır. Denetimi, denetlenmeyi sevmemektedir. Ancak bu kadar olmaz. Bu kadar hukuk tanımayan, Anayasa'yı, Anayasa Mahkemesi kararlarını takmayan bir anlayış olabilir mi? Bu şirketlere kamu adına konulan sermayede saçı bitmemiş yetimin hakkı vardır. Hiç kimsenin, babasının malı gibi tasarruf etme hakkı da yok, yetkisi de yoktur. Sayıştay, TBMM adına, dolayısıyla Türk milleti adına denetim yapmakla görevlidir.
Buradan soruyorum: Denetimden, denetlenmekten, hesap vermekten niye korkuyorsunuz? “Denetlenirsek duman oluruz.” mu diyorsunuz? “Denetlenirsek mahkemelerde sürünürüz.” mü diyorsunuz? Bilesiniz ki, hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın, yaptıklarınızın hesabını elbet bir gün vereceksiniz.”
Yorumlar
Kalan Karakter: