Eğitim-İş Karaman Şube Başkanı Hamza Şanlıtürk, 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişiminin 9. Yıldönümü nedeni ile yayınladığı mesajında şöyle dedi;
“15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. Laik Cumhuriyet’e ve demokratik hukuk devletine karşı yapılan bu kalkışmanın yalnızca bir sonuç olduğunu, asıl sorumluluğun bu zemini hazırlayan siyasi tercihlerde aranması gerektiğini unutmuyoruz.
Eğitim-İş olarak, halkın iradesine yönelen her türlü darbeye karşıyız. 15 Temmuz’a giden süreçte; devlete paralel yapılar inşa eden, eğitimi cemaatlerin ve vakıfların insafına terk eden ve "ne istediler de vermedik" diyerek kamu kaynaklarını, kadroları ve toplumsal kurumları bir dini yapıya teslim eden siyasi iradenin sorumluluğu ortadadır. Hain darbe girişimi, laikliği istismar ederek tarikatları devletin asli unsuru haline getiren politikaların doğrudan sonucudur.
Darbe girişiminin ardından laik ve demokratik Cumhuriyet’in kurumlarını güçlendirmek yerine, darbe girişimi bahane gösterilerek OHAL ilan edilmiş; binlerce eğitim emekçisi hukuksuz biçimde görevlerinden alınmış ve siyasi iktidar ülkeyi KHK’lar ile yönetmeye başlamıştır.
Bugün geldiğimiz noktada, tasfiye edilmesi gereken tarikat ve cemaat yapıları eğitimde ve kamu yönetiminde yerleşik hale getirilmiştir. Bilim dışı müfredatlar, gerici vakıflarla yapılan protokoller ve laikliğe dönük sistematik saldırılar, eğitim alanında yeni bir karanlığı dayatmaktadır. Eğitimde liyakat yerini sadakate bırakmış, kamusal ve bilimsel eğitim anlayışı zayıflatılmıştır.
İktidarın geçmişte FETÖ ile kurduğu ve yıllarca sürdürdüğü ortaklık, darbe girişimiyle birlikte son bulmuş olsa da bu deneyimden gerçek bir ders çıkarılmadığı açıktır. Bugün benzer bir tablo, “barış süreci” adı altında yürütülen görüşmelerde karşımıza çıkmaktadır. “Çözüm” adıyla meşrulaştırılan süreçte kullanılan söylemler —örneğin terör örgütü liderine “kurucu önder” veya “sayın” gibi ifadeler— toplumu aldatmaya ve muhalefeti susturmaya yönelik stratejilerin ürünüdür. Tıpkı FETÖ sürecinde olduğu gibi, halktan gizlenen ilişkiler, gün geldiğinde ters yüz edilmekte ve sorumlular hesap vermeden süreci terk etmektedir. Bu benzerlikler, iktidarın samimiyetsizliğini ve ilkesizliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Halk kandırılmakta, sorumluluk unutturulmaya çalışılmaktadır. Bu hesaplaşmalar ne samimi ne de tutarlıdır.
Eğitim-İş olarak bir kez daha uyarıyoruz: 15 Temmuz’dan çıkarılması gereken en önemli ders; Cumhuriyet değerlerinin, Atatürk ilke ve devrimlerinin tümüyle benimsenmesi ve kararlılıkla savunulması gerekliliğidir. Laiklik, demokrasi, hukuk devleti, bilimsel düşünce, halk egemenliği ve çağdaş eğitim anlayışı bu ilke ve değerlerin ayrılmaz parçalarıdır. Çünkü biliyoruz ki bir ülkenin geleceği, çocuklarına verdiği eğitimle şekillenir. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini inşa edecek kuşaklar; ancak laik, bilimsel, çağdaş ve kamusal bir eğitim sistemiyle, Atatürk’ün yol göstericiliğinde yetiştirilebilir.
Hain darbe girişiminin 9. yılında Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü bir kez daha hatırlatmak istiyoruz:
“Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir.”
Yorumlar
Kalan Karakter: