“BEKLENTİLERİMİZ VE ÖNERİLERİMİZ” (2)
CHP İL BAŞKANI İ.ATAKAN ÜNVER BELEDİYE HAKKINDA NELER SÖYLEDİ?
*“Yaparlarsa alkışlarız” diyen Ünver imar konusunda önemli açıklamalarda bulundu…
Gazetemiz Yazarı O.Nuri Koçak’ın hazırlayıp kaleme aldığı röportaj dizisi devam ediyor. Karaman’ın geleceğine ışık tutmak ve gündeme dair toplumun her kesiminin sesi olmak için “Beklentilerimiz ve Önerilerimiz” yazı dizisinin bu hafta ki konuğu CHP İl Başkanı İ.Atakan Ünver, Koçak’ın sorularını cevaplandırdı.
“BEKLENTİLERİMİZ VE ÖNERİLERİMİZ” Röportaj dizisinin konuğu CHP İl Başkanı İsmail Atakan Ünver gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İşte 2. Röportajımız ve CHP İl Başkanı İsmail Atakan Ünver’in cevapları;
Osman Nuri Koçak: Sayın Başkan, Karaman Belediyesini yönetim tarzı çağdaş bir belediye olarak görüyor musunuz? Görmüyorsanız gerekçeleriniz nelerdir? Bu konuda yöneticilerimize önerileriniz neler olabilir?
CHP İl Başkanı İ. Atakan Ünver; Öncelikle, bize bu fırsatı sağladığı için Uyanış Gazetemize teşekkür ediyorum.
“Çağdaş Belediyecilik yaklaşımı ne olmalıdır?
Gelişen demokratik eğilimler çerçevesinde baktığımda; kent halkının ve meslek örgütlerinin demokratik katılımı ve denetimlerini sağlayacak, böylelikle var olan sorunların aşılabileceği, sağlıklı kentsel çevrelerin üretilebileceği ve kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilebileceği bir yönetim anlayışının sergilenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Buna çoğulculuk ve yetkileri halkla paylaşmak diyoruz. Bu paylaşımın asıl yararı ise halkın sorumluluk alması ve yapılanları sahiplenerek, yaşatılmasında katkısının olmasıdır. Kent ve içinde yaşayanların birbirlerine yabancılaşması da önlenir.
Buradan baktığımızda; çağdaş kentler, toplumun gelişmesi, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve yaşam maliyetlerinin azaltılması gibi en temel beklentileri karşılayacak bir anlayışla yönetilmelidir.
Emekçileri, yoksulları ve tüm ezilenleri sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamla bütünleştirerek dışlanmışlığı ortadan kaldıracak ve sermayenin yarattığı yıkıcı ortamda yoksulluk ve yoksunluğun derinleşmesini önleyecek bir anlayış, Karaman Belediye Yönetimine hâkim kılınmalıdır.
Yönetim anlayışına egemen olan “müşteri” kavramı yerine, yeniden “halk” ve “hemşeri” kavramı oturtulmalıdır.
Ortak yaşam ve kentlilik bilinci geliştirilmeli, kentsel yaşam ve aktivitelerin sadece ekonomik ilişkilere indirgendiği anlayış, ortadan kaldırılmalıdır.
Tüm bunların yapılabilmesi için öncelikle Belediye Yönetiminde bu yönde bir iradenin olması gerekiyor.
*“… Kentsel rantın yandaş ve varsıl kesimler lehine yönlendirilmesi iddiaları sorgulanmalıdır.”
Bugün için Karaman Belediyesinde böyle bir iradenin varlığından söz edemeyiz.
Maalesef ki uzun yıllardır AKP’nin belediyecilik anlayışının, merkezi vesayet altında bir çıkar tezgâhı gibi çalıştığı yönündeki iddialar ve şüpheler hep olmuştur. AKP’nin sahip olduğu belediyelerde tüm kentsel kamusal hizmetlerin pervasızca özelleştirilmesi, çeşitli belediye (planlama, imar ve kentsel altyapı) hizmetleri hakkındaki usulsüzlük iddialarına yol açmıştır. Kentsel rantın yandaş ve varsıl kesimler lehine yönlendirilmesi de AKP belediyeciliğinin bir karakteristiği olarak ortada durmaktadır. Karaman’da da zaman zaman benzer iddiaların ileri sürülmesi nedeniyle belediyecilikteki bu anlayışın sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
*Karaman halkı; kentin sakini değil, sahibi olarak görülmelidir.
*Belediye yönetimi demokratik ve katılımcı olmalıdır.
*Karamanda yaşayanlar, Karaman Belediyesinin kendi yönetimi olduğunu benimsemelidir.
*Karaman Belediyesi; kendi kendini yönetebilen, katılımcılığı benimseyen, temel kentsel sorunların olabildiğince toplumun tüm katmanlarının mutabakatı ile çözüleceğine inanan, şeffaf, hesap vermeye ve demokratik denetime açık, gücünü halktan alan bir anlayışla yönetilmelidir.
*Karaman Belediyesi, Karamanımızın her mahallesine ve her hemşerimize Belediye hizmetlerini eşit olarak ulaştırmayı, temel hedef olarak benimsemelidir.
*Karamanlı’ lık duygusunu geliştirmek ve yaygınlaştırmak, Karaman Belediyesinin temel görevlerinden biri olarak kabul edilmelidir.
*On yıllardır şehrimize hâkim olan köy-kent görüntüsünü ortadan kaldırmaya yönelik çözümler üretilmelidir.
*Kamuya ait araziler ve belediyeye ait olan imar planı yapma tekeli, tüm Karamanlıların pay sahibi olduğu ortak bir değer ve zenginlik olarak kabul edilmelidir.
*Modern şehirler ve Avrupa kentlerinde yaşayan vatandaşların sahip olduğu tüm kentsel haklar, Karaman’da yaşayan hemşerilerimiz için de sağlanmalıdır.
O Nuri Koçak; Sayın Başkan, çizdiğiniz bu tablo Karaman’ ın toplumsal yaşamına ne tür etkiler yapmaktadır? Karaman’ da sosyal yaşam konusundaki eksiklikler nedir? Kentimiz içinde yaşayanları mutlu eder nitelikte midir?
İ. Atakan Ünver “Karaman sosyal yaşam açısından kısır bir şehirdir.”
Ünver: Sosyal yaşamın hareketlilik kazanması için öncelikli görev elbette yerel yönetimlere düşmektedir. Karaman Belediyesi’nin, bunu sağlamak için her toplum kesiminin taleplerine karşı olumlu bir çalışma içinde değil.
Belediyenin bu konudaki faaliyetleri, genel olarak Ramazan Aylarında iftar sonrası eğlence programlarından pek de öteye geçemiyor.
Örneğin; hemşerilerimiz, eğitim ve sağlıkta problemler giderilememiş olduğundan, çocuklarının iyi eğitim alabilmesi için Karaman dışındaki seçenekleri değerlendirme arayışına girmekte; sağlıktaki yetersizliklerden dolayı kaliteli sağlık hizmeti alabilmek için yine Karaman dışındaki olanakları çare olarak görmekte; alış-veriş yapmak için dahi hafta sonlarını yakın büyük şehirler Konya ve Mersin’de geçirmeyi bir seçenek olarak değerlendirmektedir.
Bunların yerel yönetimle ve belediye ile ne ilgisi var? diye akıllara bir soru gelebilir.
Bence tüm bunların yerel yönetimlerle ve belediyeler ile bire bir ilgisi vardır. Zira bir kentin gelişmişliği ve cazibe merkezi haline getirilmesi öncelikle yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Eğer siz yönettiğiniz kentte yaşayanlara üst düzey sosyal yaşam olanakları sunmaz iseniz yukarıda örnek olarak saydığım konularla ilgili iyi yetişmiş, donanımlı uzman kişileri kentinize çekemezsiniz ve bir şekilde o kente yolu düşenleri de tutamazsınız.
Bu açıdan bakıldığında okullarınızda ve üniversitenizde alanlarında ülke çapında söz sahibi hocalarınız olmaz; ülke çapında nam yapmış eğitim kurumları ve sağlık kuruluşları sizin kentinize gelmezler.
Tanınmış firmalar, sizin kentinizde mağaza veya şube açmazlar. Bunların tamamı da kentin sosyal yaşantısında bir eksiklik olarak ortaya çıkar. Bu açıdan Belediyenin bu alanlardaki sorumluluğu tüm kurum ve kuruluşlar ile şahıslardan öndedir.
Çok fazla eleştiride bulunmak istemiyorum ama bazı şeyleri de vurgulamadan olmuyor. Örneğin; son zamanlarda asfaltlama ve görsel temalar açısından iyi yönde bazı gelişmeler sağlansa da maalesef Karamanımızda şehir içi yollarımız bakımsız ve dar, kaldırımlar yetersiz ve kullanışsız, mimari çarpık, yeşil alanlar yetersizdir. Dolayısı ile Karamanımız, birçok konu ve alanda kent yoksunluğunun yaşandığı bir köy-kent görünümündedir. Bu nokta da çözüm yine yerel yönetimlerin ve belediyelerin elindedir.
Çözüm için Karaman’da ne yapılmalıdır diye baktığımızda; Karaman’ın bir kent kimliği yoktur.
Öncelikle belediyenin öncülüğünde, hemşerilerimizin, tüm sivil toplum kuruluşları ile kamu otoritelerinin de katılımı ile bir **Karaman “Kent Kimliği” tanımı yapılmalıdır.
Örneğin; Karaman bir üniversite kenti midir? Bir sanayi kenti midir? Bir kültür-sanat kenti midir? Bir turizm kenti midir? Yoksa bunların bazıları veya hepsi midir yoksa başka bir şey midir?
Daha sonraki adım ise Karaman’ın gelişiminin tanımlanan bu kimliğe uygun olmasının sağlayacak bir stratejik planın oluşturulması ve bunlarla uyumlu bir kentsel tasarımın yapılmasıdır.
En önemli aşama da yerel yönetimlerin, yani belediyenin, kentsel kimliğin en temel koruyucusu olduğu bilinci ile Karaman’ın gelişmesinin, bu kimliği bozucu ve yok edici politikalar üzerine kurgulanmamasıdır. İşte tüm kararlara başta halkı ortak ettiğimiz zaman, halk kentine ve yapılanlara kalıcı olarak sahip çıkar ve bozulmasına da izin vermez.
Eğer bunlar yapılabilirse Karaman bir cazibe merkezi haline getirilebilecek ve ortaya çıkacak büyüme ile uyumlu bir kentsel gelişim sağlanıp; modern bir kent karakteri oluşturulabilecektir.
Dolayısı ile bu durumda da sosyal yaşam aktiviteleri yeterli düzeye ve modern kentlerin seviyesine çıkarılabilecektir.
Ben Karaman Belediyesi’nin bu çaba ve bilinç içinde olduğunu düşünmüyorum.
Yapılan bir takım çalışmaların kent kimliği, belirli bir stratejik plan çerçevesinde ve bir kentsel tasarım amacıyla değil, günü kurtarmaya yönelik olduğunu, uzun vadede de Karamanımıza çok şey katmayacağını düşünüyorum.
*“…İmar planı ranta değil toplumsal refaha yönelik olarak kurgulanmalıdır”
Osman Nuri Koçak; Sayın Başkan. Bu söylediklerinizin yaşam bulabilmesi için şehrimizin fiziki yapısının çok sağlam ve işlevsel olmasını gerektirir nitelikte olmasını gerektirir. Bunun da ön koşulu iyi bir imar durumu değil mi? Kentimizin sık değişiklik gerektirmeyecek güçlü bir imar yapılanması var mı?
İ. Atakan Ünver: Çok doğru… Çağdaş bir kentin imar planı ranta değil toplumsal refaha yönelik olarak kurgulanmalıdır.
İmar, kentlerin oluşumu ve mekânsal gelişiminde planlama en temel belirleyici faktördür. Kamuya ait araziler ve belediyeye ait olan imar planı yapma tekeli, tüm Karamanlıların pay sahibi olduğu ortak bir değer olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle planlamanın oluşturduğu ranttan tüm Karaman’ın faydalanması sağlanmalıdır. Bunun için de planlamanın kamu yararı odaklı ve demokratik olması gerekmektedir.
Maalesef ki AKP belediyelerinin imar planlarına bakışı bu yönde değildir. Kişisel ranta dönük planlamalar ve plan değişiklikleri yapılmakta; plan bütünlüğü bozulmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında bugün itibarı ile **Karaman dört ayrı köy ile orta halli bir kazanın birleşiminden oluşan bir köy-kent görünümündedir. Doğukışla, Yunuskent (Batıkışla), Larende, Atatürk ve Fatih Mahalleleri bir birinden kopuk; Doğukışla ve Yunuskent (Batıkışla) nispeten dikey yapılaşmanın olduğu, diğer bölgeler ise yatay yapılaşmanın olduğu dört ayrı köy görünümündedir.
Eski Karaman ise bu köylerin ortasında kalan orta halli bir kaza görünümündedir. Bu bölgeler arasında direkt bağlantı sağlayan ana arterler olmadığı gibi, işyerleri İsmet Paşa Caddesi ve civarında toplandığından, bu alan dışında ticari faaliyet de yoktur.
Birbirinden kopuk olan bu bölgeler arasında bağlantıyı sağlamak ve köy kent görünümünün ortadan kaldırılması ve şimdiye kadar çoktan gerçekleştirilmesi gereken kentleşmenin sağlanabilmesi için, az önce kısaca değdiğim planlama ilkeleri çerçevesinde, kent kimliği, stratejik plan ve bunlarla uyumlu kentsel tasarım projelerine uygun yeni bir imar planı yapılması Karaman için zorunluluktur.
Bu planın temelini eski kent merkezinin tarihi varlığının korunmasıyla birlikte, genişletilerek şehir merkezinin gerçek anlamda şehrin merkezine taşınması oluşturmalıdır diye düşünüyorum.
İlgili meslek odalarının da görüşü alınarak, ortaya konulan öneriler ve sonuçlar, Karaman kamuoyunda tartışmaya açılarak yeni bir “kamu yararı odaklı, demokratik bir imar planı” yapılmalıdır. Zorunluluk ve kamu yararı olmadıkça da parsel bazlı plan değişikliği kesinlikle yapılmalıdır.
Osman Nuri Koçak; Sayın Başkan, Merkezi iktidarda ciddi gücü olan, Lütfi Elvan gibi bir bakana sahip, yerelde çok iyi bir halk desteği ile seçilen belediyemiz, sizce bu gücü oranında beklentileri karşılayabiliyor mu? Bu cümleden olarak da, yeterli yatırımları yapabiliyor mu?
İ. Atakan Ünver: Karamanımızda çeşitli kentsel sorunlar yaşanmaktadır.
Bu sorunlar AKP’nin 11 yıllık yerel iktidarı ve 13 yıllık genel iktidarı döneminde çözülememiştir.
Bu dönem içerisinde mutlaka iyi çalışmalar da yapılmıştır. Zira 10 yılı aşan bir iktidar dönemi az değildir. AKP döneminden önce Karaman’da belediye başkanlığını kazanan partiler, hiçbir dönemde, bu kadar güçlü şekilde genelde de iktidar olma şansını yakalayamamıştır. Buna rağmen Karaman’da 3 dönem üst üste yerel yönetimi alan AKP, merkezi iktidarın yatırım olanaklarını gerektiği gibi Karamanımıza aktaramamış; Karamanımızın öz kaynaklarını harekete geçirememiş, Karamanımızın gelişmesine öncülük edememiştir.
Merkezi iktidar tarafından aktarılan kaynaklar vizyonsuzluktan ve beceriksizlikten, belki de iş bilirlikten (!) dolayı verimli kullanılmamış; Karamanımızda dönüşüm sağlanamamış, modern bir kent görüntüsü ortaya çıkarılamamıştır.
Yerel yönetimdeki 11 yıllık AKP döneminde, Merkezi iktidarın aktardığı kaynaklar, Karaman dışından gelen müteahhit firmalara rant olarak dağıtılmıştır. Bu firmalar çoğunlukla Karaman dışından işçileri ile birlikte gelmişler, iş bitiminde de Merkezi iktidarca Karaman için aktarılan kaynakları alarak Karaman’a hiçbir şey kazandırmadan yine geldikleri yere gitmişlerdir.
Sanayimiz AKP döneminden önceki alt yapısı ve sanayi kolları ile yoluna devam etmekte, esnafımız siftah yapmakta bile zorlandığı işyerinde hala finansman sorunu yaşamakta, Karamanımızın köy-kent görüntüsü hala devam etmektedir.
Belediye yönetimi, bu dönemde, merkezi iktidar tarafından Karaman için Karaman Belediyesine aktarılan kaynakların ekonomik ve sosyo-kültürel geri dönüşümü olmayan, boş yatırımlarla il dışından gelen firmalar tarafından Karaman dışına çıkarılmasına aracılık etmekten öteye geçen bir yönetim tarzı sergileyememiştir.
*“…Karaman Belediyesi son 11 yılda hep kolay olanı seçmiş; ihtiyaç sahiplerine “balık vermiş, olta vermemiştir”
Karaman Belediye Yönetimi bu dönemde bir taraftan belediyenin dolayısı ile Karaman halkının borcunu artırırken; yoksul hemşerilerimize de hesapsız ve gündelik ihtiyacının az bir kısmını karşılamaktan öte hiçbir kazanımı olmayan yardımlarda bulunmuştur. Vatandaşa bu tarz yardımlar yapmak kolaydır. Bu dağıttıklarınızın parasını bizzat vatandaşın cebinden alıyorsanız daha da kolaydır.
Karaman Belediyesi son 11 yılda hep kolay olanı seçmiş; ihtiyaç sahiplerine “balık vermiş, olta vermemiştir.
Sonuç olarak üzülerek belirtmek istiyorum ki Karaman Belediyesi, 11 yıllık AKP döneminde kullandığı kaynaklarla Karamanımızın hiçbir yapısal sorununu çözememiştir. Kent ekonomisini dönüştürememiş, altyapı sorunlarına kalıcı çözüm üretememiş, sosyo-kültürel hayatı geliştirememiş, yoksulluğa çare olamamış, kent yoksunluğunun önüne geçememiş, modern bir Karaman oluşturamamıştır. AKP’nin bundan önceki iki dönemde iki ayrı belediye başkanıyla Karaman’da uyguladığı model, başarısız olmuştur.
Bunu AKP Genel Merkezi de görmüş ve kabul etmiştir. Bunun içindir ki AKP Karaman’da 3 yerel seçime değişik 3 aday ile gitmiş ve Karaman Belediyesi’ni 3 değişik isimle yönetmeye çalışmıştır.
**Karamanımızda ticari hayatın durağan olması ve bir türlü kentleşmenin sağlanamamış olması yaşadığımız başlıca sorunlardır. Bu iki sorun da bir biri ile ilintilidir. Zira ticari hayat hareketli olduğu takdirde, kentleşme daha kolay sağlanabilecek; kentleşme sağlanıp Karaman cazibe merkezi haline geldiği takdirde de ticari hayat hareketlenecektir.
Karamanımızın geçmiş 11 yıllık tecrübesi de göstermiştir ki Karaman, öz kaynaklarını harekete geçirmedikçe yaşadığı bu sorunlara çözüm üretilmeyecektir.
Karamanın, “kendi gücünü bilen ve bu güce inanan, öz kaynaklarını harekete geçiren bir gelişme modeli” üretip bu modele uygun yönetildiği zaman, aşılmayacak hiçbir sorunu yoktur. Karaman bunun bir örneğini daha önce sergilemiştir. Karaman sanayisini kendisi kurmuştur. Karamanlı girişimciler, 80’li yılların ortalarından itibaren kendi öz kaynakları ve sahip oldukları girişimci ruh sayesinde, bugün övündüğümüz sanayi kuruluşlarımızın temellerini, hiçbir devlet desteği olmadan atmışlardır.
Karaman, sanayi tecrübesinden hareketle ortaya koyacağı özgün modelle Karaman ekonomisinin, esnafımızın ve vatandaşlarımızın sorunlarını çözebilecek; geç kalan kentleşmeyi ve modern kent görüntüsünü sağlayabilecek güçtedir.
Osman Nuri Koçak; Sayın Başkan. Belediyemiz önderliğinde Karaman kültür sanat alanlarında bir gelişme gösterebildi mi? Bilindiği gibi Türk Dilinin ve Türk Kültürünün başkenti olarak anılmayı seviyoruz. Ama bunun gereğini yapabiliyor muyuz?
Ünver: Bir milletin en önemli varlığı kültürel ve sanatsal eserleridir. Milleti millet yapan yaşadığı kader birliğidir. O kader birliği, milletin kültürel ve sanatsal varlığını oluşturmasında temel belirleyen olarak ortaya çıkar. Kültürel ve sanatsal varlık da milletin yaşadığı acı veya tatlı tecrübelerin gelecek nesillere aktarılmasında en önemli vasıtadır.
Karamanımızda kültür – sanat faaliyetlerinin yetersiz, hatta yok denilecek noktadadır.
Bu konuda Karaman’ın eksiklerinin giderilmesi yönünden en önemli görev Karaman Belediyesi’ne düşmektedir.
Bugün için Karaman’da oyun oynanabilecek bir tiyatro sahnesi yoktur ki bir tiyatro grubu olsun. Yine Karaman’da konser salonu yoktur ki konserler düzenleyecek grupları veya koroları olsun.
İyi ki Yunus Emre Konferans Salonumuz ve Piri Reis Kültür Merkezimiz var. Nikâhtan tutun her türlü sanatsal faaliyeti ve konferansları buralarda yapabiliyoruz. Yapanlardan Allah Razı olsun diyorum.
**AKP 11 yıllık yerel iktidarında Karaman’a çok amaçlı bir kültür merkezi kazandıramadı. İnşaat işlerine çok meraklı olan AKP, böyle bir eseri dahi Karamanımıza kazandıramıyorsa onun yerel yönetimlerinin de kültür-sanat alanında Karaman’a bir şeyler vermesi ve öncülük etmesi zaten hayalden öteye geçmez.
Oysa Karaman’da bu alanda yapılabilecek şeyler hiç de az değil.
Örneğin bir Güzel Sanatlar Lisemiz var. Burada görev yapan öğretmenler, eğitim alan öğrenciler, sivil toplum kuruluşları ve dernekleri ile Karaman’da sayısız alanda kültür-sanat faaliyeti yapılabilir.
Ancak tüm bu grupları organize edebilecek, gerektiğinde finansman boyutunda katkı sunacak bir organizatör kuruluşa ihtiyaç var. Bunu da yapabilmesi hem mümkün hem de görevi olan Belediyedir.
Ancak 11 yıllık AKP Belediyeciliği bu konuya tamamen duyarsız yaklaşmaktadır. 11 yıllık AKP Belediyeciliğinin kültür ve sanat dendiği zaman anladığı; Ramazan ayında iftar sonrasında ne tür müzik yaptıkları belli olmayan grup ve kişilerin katıldığı eğlenceler düzenlemek, Türkiye ve dünya ölçeğinde adı sanı olmayan ya da sadece belli gruplar tarafından bilinen insanları “tanınmış edebiyatçı yazar, şair vs.” tanımlamaları ile bu eğlence akşamlarına getirip, hemşerilerimizin karşısına çıkarmaktır.
Haklarını yemeyelim zaman zaman şunu da yapıyorlar; yüksek paralarla bir takım popüler isimleri bazı önemli günlerde getirip, konserler düzenliyorlar. Karaman Belediyesinin kültür-sanat- edebiyat anlamındaki yaklaşımları maalesef bu durumda…
**“Yunus Emre’nin vatanı ve Türk dilinin başkenti Karaman’da kültür-sanat-edebiyat denildiği zaman, şudur diyebileceğimiz bir organizasyon yok…”
Türk Dil Bayramı kutlamaları yasak savar mahiyette, kutlama programından ve birçok faaliyetten hemşerilerimizin haberi dahi olmuyor. Kutlamalara halkımızın katılımı sağlanamıyor.
**Yunus Emre ise bir Türk Dil Bayramı sırasında AKP’li önceki belediye başkanının Eskişehir’de Türk Dil Treni’nden kendisine el salladığı günden bu yana Karamanlı değil !
Karamanoğlu Mehmet Bey ise Ermenek İlçemizin Balkusan Köyüne ve yalçın kayaların arasına hapsedilmiş durumda. Karaman bu değerlere öyle sahip çıkmalıdır ki hem tüm Türkiye’nin hem de tüm Türk Dünyası’nın gözü Karaman’da olmalıdır. Bunun lokomotifi de Karaman Belediyesi olmalıdır. Ancak üzülerek görüyoruz ki Karaman Belediyesinde ne böyle bir niyet ne de böyle bir vizyon var.
Osman Nuri Koçak; Sayın Başkan, Belediye başkanımızın çeşitli vesileler ile yaptığı açıklamalardan görüyoruz ki, bu şikâyet ettiğiniz konuların çoğunda ciddi çalışmalar yapıldığı yönünde beyanlar yer almakta. Ancak bir iletişim sorunu mu var ki siz dâhil, görüştüğümüz toplumsal kesimler bu konulardaki çalışmaları yeterli bulmuyor. ,
Belediyemizin halkla ve halkın haber kaynağı olan basın yayın kurumlar ile ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İ. Atakan Ünver: Bu konu ile ilgili olarak öncelikle şunu söylemek isterim: “Billboardlar sağ olsun!” Bu sayede Sayın Belediye Başkanı’nı her gün görebiliyoruz.
Bir işe başlanmadan önce billboard, başlandığında billboard ve bittiğinde billboard ve tüm billboardlarda Sayın Başkan…
Bence billboardların bu derece kullanımı savurganlıktan başka bir şey değil.
İcra makamında olan yöneticilerin reklamı, icraatlarıdır. İcraatın ötesine geçen reklam anlayışı, bence doğru bir yaklaşım değil. Zaten siz icraatınızla yaraya merhem olmuşsanız, ayrıca bir reklama ihtiyacınız kalmaz.
Vatandaş bunu zaten değerlendirecektir. Ama siz icraatlarınızdan emin değilseniz o zaman reklama ihtiyaç duyarsınız. Hele bir de bu reklam vatandaşın kesesinden ise; ödediği, su parasından, emlak vergisinden, belediyenin şu veya bu gelirinden ise değmeyin o zaman reklam verenin keyfine.
O zaman billboardlardaki resimlerde daha güzel bir gülüş yakalamanız olası…
Osman Nuri Koçak; Sayın Başkan, Karaman’ da insanların iş harici zamanlarında eğlenebilecekleri, dinlenebilecekleri alanlar konusunda toplumda hep bir yakınma var. Çoluk çocuk gidip bu ihtiyaçların karşılanabileceği alanlar neden yapılamıyor? Yapıldığı söylenen küçük alanlar bu ihtiyacı karşılayabilir nitelikte alanlar mıdır?
*“…Karaman’da yaz mevsiminin tek aktivitesi ailecek piknik yapmaktır. ”
İ Atakan Ünver; Az önce de bahsettiğim gibi sosyal yaşam açısından yapılabileceklerin yok derecesinde olduğu Karaman kent yaşamında yaz ayları gelince, “piknik yapmak”, ailelerin birlikte yapabildiği hemen hemen tek aktivitedir. Bu aktivite için gözde mekanlar, Gökçe Çamlığı mesire alanı; yer bulunamadığı takdirde, Mut Yolu kenarındaki gölgesi iyi bir çam ağacının altı; Yeşildere Akköprü civarı veya Gödet Baraj sahasındaki ağaçlık alandır. Bu mesire ve piknik alanlarının durumu ise içler acısıdır.
Karaman’daki piknik alanlarında; her şeyden önce “su” en büyük sorundur. Sonra bir diğer önemli sorun, “tuvalet” meselesidir. Bir diğer sorun piknik alanlarının “toz-toprak” ve “çöp” içinde olmasıdır. “Piknik masalarının yetersiz oluşu”, vatandaşı çoğu zaman yere oturmak zorunda bırakan bir başka sorundur. Geç saate kalanlar için, “ışıklandırma” olmaması da piknik alanlarımızın bir başka eksiğidir. Çocukların oynadığı, oyun gruplarının bulunduğu alanların zemininin, “toz-toprak-taş-çakıl “ içinde olması da bir diğer eksikliktir.
Vatandaşa hizmet için göreve talip olanlar, özellikle yerel yönetimler, şehrin tek sosyal aktivitesi hafta sonu pikniği ise, şehrin yönetiminde söz ve karar sahibi oldukları müddetçe, bu konuya eğilmek ve vatandaşın ihtiyacını karşılamak zorundadırlar.
**Maalesef ki Karaman’da 11 yılını dolduran AKP’li belediyecilik anlayışı, bu 11 yılda Karaman’a 1 tane bile modern piknik alanı kazandırmayı başaramadı.
Karamanımızın Belediyeden bu anlamda gördüğü tek hizmet; kuruluşunda, yapımında ve korunmasında katkısının bulunmadığı, mevcut, üstelik yetersiz piknik alanlarına belediye tabelası asmaktan ibaret…
Şehir içinde yapılan bir takım park ve yeşil alan çalışmaları elbette var. Mahalle parkı düzeyindeki bu çalışmaları, eleştirilecek birçok yönü olmasına rağmen, bir adım olarak kabul ediyorum. Karaman’ın ihtiyacı, çehresini değiştirecek ve modern bir kent görüntüsü kazandıracak, her ihtiyacın karşılanabileceği rekreasyon alanlarıdır.
Henüz Karaman Belediyesi böyle bir çalışma yapabilmiş değil. Bu söylenenler, siyasi bir algı ile değerlendirilmemeli, en azından bu noktada en yakın komşu il olan Konya’daki AKP’li metropol belediyelerinin çalışmaları örnek alınmalıdır.
Osman Nuri Koçak;Sayın Başkan, son olarak şehrimizin en can yakıcı sorunlarından olan kent içi ulaşım ve araç park sorunudur. Bu konularda çalışmaları yeterli buluyor musunuz? Değilse önerileriniz nelerdir?
İ. Atakan Ünver; Bu konu, yediden yetmişe herkesi ilgilendiren ve gerçekten acil çözüm isteyen bir konu olduğu için sorunuza özel olarak teşekkür ediyorum.
*“Karaman’da kent içi ulaşımda özellikle çarşı merkezinde önemli sorunlar vardır.”
Başlıca sorun otoparktır. Çarşı merkezine aracı ile gelen vatandaş, çarşı merkezdeki cadde ve sokaklara park etmek zorunda kalmaktadır. Bu da zaten yetersiz olan yolları iyice daraltmakta; özellikle iş çıkış saatlerinde ve yazın gurbetçi hemşerilerimizin geldiği dönemde şehir içi trafiğini tam bir keşmekeşe dönüştürmektedir.
Uzun yıllardır yaşanan bu soruna da herhangi bir çözüm üretilmemekte, çözüm yolunda herhangi bir çaba gösterilmemektedir. Yine şehrin değişik noktalarını bir birine bağlayan ana arterler yoktur. Yollar dar, dolambaçlı ve karışık olduğu kadar, bazı yerlerde anlaşılmaz şekilde sona emekte ya da karşınıza kocaman bir bina çıkmaktadır.
Sırası gelmişken çarpıcı bir örneğe değinmek isterim:
Makro Marketin ilerisinde tren yolunun üzerinden geçen üst geçit gibi mühendislik harikaları Karaman için bu anlamda çözüm değildir. Orada öyle bir üst geçit yapılmış ki görenlere “hayret” dedirtmektedir. Zira plan bütünlüğü içinde olmadığından ve 100 yıl Caddesindeki trafik ışıklarına çok yakın olduğundan, suni olarak oldukça dik bir yokuş oluşturulmuştur ve bu yokuş nedeniyle kış aylarındaki buzlanma durumunda çok yakın olan trafik ışıklarında bekleyen araçlar ve Makro Market’ten çıkış yapan araçlar için tehlike oluşturmaktadır.
Aynı zamanda üst geçidin çok dar olması ve geçit, viraj almak sureti ile geçilebildiğinden, gidiş geliş olan geçidin üstü de kış aylarında kazalara gebedir.
Geçitten öbür tarafa Kılbasan yoluna doğru inildiğinde de tam bir keşmekeş vardır. Kimin nereden gideceği belli olmayıp, yine dik bir yokuşa sahip olması nedeniyle kaza oluşumuna sebebiyet verecek durumdadır. Karaman’ın bu tür gündelik çözümlerle kurtarılamayacağını, kalıcı ve uzun vadede imar problemleri ile birlikte trafik problemini de çözecek yeni bir planlamaya şiddetle ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
KENT İÇİ ULAŞIMLA İLGİLİ TEMEL YANLIŞLIK, VAR OLAN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE “ERİŞİLEBİLİRLİK” AMACI İLE YAKLAŞMAYAN, BUNUN YERİNE ÖZEL ARAÇ ODAKLI, GÜNÜBİRLİK GEÇİCİ ÇÖZÜMLER ÜRETEN, BUNLARLA VAR OLAN SORUNLARA YENİLERİNİ EKLEYEN YÖNETİM ANLAYIŞINDADIR. OYSA; ULAŞIMDA ESAS OLAN ERİŞİLEBİLİRLİĞİ KOLAYLAŞTIRMAKTIR. İNSANLARIN YAŞAM ALANLARINA KONFORLU, HIZLI, UCUZ VE DAHA KOLAY ERİŞMELERİNİ SAĞLAMAK TEMEL AMAÇ OLMALIDIR.
Bir kentin ulaşım ana planı o kentin mekânsal gelişimini hedefleyen nazım planına uyumlu olmak ve paralellik göstermek durumundadır. Bu uyum ve paralellik sağlanmadığı durumlarda kentsel gelişimin getirdiği sıkıntılar çoğu kez alt yapı eksikliği olarak tanımlanmakta, bunun aşılması için yeni yol bağlantılarının açılması, yol genişletmeleri gibi fiziki önlemler ve salt trafik idaresi yöntemlerine başvurulmaktadır.
Bu noktada ulaşımda çağdaş yaklaşımlara uygun olarak en genel anlamıyla taşıtlara değil insanlara öncelik veren bir anlayış temel yaklaşım olmalıdır. Toplu taşımadan bisiklet yollarına kadar kent-insan-ulaşım ilişkisini en az maliyetle, hızlı ve en yüksek erişilebilirlik düzeyine ulaşan bir çözümle ve halkın da katılımı ile demokratik bir yolla trafik ve ulaşım sorunu düzenlenmelidir. Yapa bilinir mi? Bekleriz…
*YAPARLARSA ALKIŞLARIZ, YAPAMAZLARSA ELEŞTİRMEYE VE YOL GÖSTERMEYE DEVAM EDERİZ.
Teşekkür ederiz sayın başkan. Yararlanılabilecek bir söyleşi olduğunu düşünüyor esenlikleri diliyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: