Baştuğ açıklamasında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “terörsüz Türkiye” açıklamaları, ilk bakışta umut verici gibi görünse de satır aralarına dikkatle bakıldığında, milli birliğimizi zedeleyen, millet kavramını etnik kimliklere bölerek zayıflatan bir anlayışın izleri açıkça görülmektedir. “Türk, Kürt, Arap…” şeklinde yapılan tanımlamalar, bin yıllık kardeşliği ayrıştıran ve milletimizi alt kimliklere bölerek tarif eden tehlikeli bir dilin ürünüdür. Oysa bu topraklarda yaşayan herkesin ortak kimliği bellidir; Türk Milleti. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası da bu gerçeği açık şekilde ortaya koymuştur. Türk Milleti; etnik değil, tarihi, kültürel ve gönül birliğiyle yoğrulmuş, ortak kaderi paylaşan bir millettir. Türk Milleti'nin şerefli evlatları olarak bizler, kimseyi ötekileştirmeden, herkesi bu ortak paydada birleştirerek yaşadık, yaşamaya da devam edeceğiz” dedi.
"TÜRK MİLLETİ VARDIR VE TEKDİR” SÖZDE KÜRT MESELESİ, BÜYÜK OYUNLARIN PARÇASIDIR"
Baştuğ, “Bugün "Kürt Meselesi" adı altında dayatılan algı, esasında bir mesele değil, dış kaynaklı bir projedir. Bu mesele yıllarca bu topraklarda fitne tohumu olarak ekildi. Her dönem farklı siyasi aktörler eliyle, dış güçlerin senaryoları içimizde sahnelenmeye çalışıldı. Bu mesele; ne bir halkın hakkı, ne bir bölgenin kalkınması, ne de özgürlükle ilgilidir. Bu mesele, Ortadoğu’da sınırları yeniden şekillendirme arzusunun, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir parçasıdır. Ve BOP, başka bir adla söylersek; Büyük İsrail hayalinin taşlarını döşeme projesidir. Bugün sözde “terör bitiyor” söylemiyle topluma umut pompalayanlar, aslında yıllardır bu oyunun içindedir. Terörün bitmesi, terör örgütü ile müzakere ederek değil, milletin değerlerinden ve devletin egemenliğinden taviz vermeksizin sağlanmalıdır. Ancak görüyoruz ki bugün AK Parti, MHP ve DEM Parti gibi bir araya gelmesi akıl almaz yapılar, aynı masaya oturmakta; "birlik" adı altında milletin ortak kimliği yerine etnik kimlikleri öne çıkararak yeni bir toplumsal mühendisliğe imza atmaktadır. Bugün TBMM’de komisyon kurulmasından söz ediliyor. Şeffaflık çağrıları yapılıyor. Ancak bu şeffaflık; milletin geleceğini pazarlık masasına yatırmaksa, bu masa meşruiyetini kaybeder. Terörü silahla değil, siyasetle meşrulaştırmak asla kabul edilemez. Terörün sözde son bulduğu ilan ediliyor ama on binlerce şehidimizin, kundakta can veren bebeklerimizin, katledilen öğretmenlerimizin hatırası ne olacak? Bu süreci bir “kucaklaşma” olarak sunmak, aslında ihaneti normalleştirmektir. Milletin bağrına saplanan hançeri “barış” diye yutturmaya çalışanlar, aslında Türkiye’yi parçalamaya çalışan küresel aklın uzantılarıdır. Biz biliyoruz ki bu tür süreçler, bir gün Türkiye'yi federatif yapıya sürüklemenin, özerklik taleplerini meşrulaştırmanın ilk adımlarıdır. Bugün silah bıraktık diyenler, yarın siyasi taleplerle Ankara’nın kapısını aşındıracaktır. Bu milletin evlatları olarak bizler, tek bir kimliğe sahibiz; Türk Milleti. Ne Kürt sorunu vardır, ne Arap sorunu. Bu milletin her ferdi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak eşittir. Sorun, milletin değil; milleti bölmeye çalışanların sorunudur. Son olarak belirtelim ki; Ne teröre alan açanları, ne de terör üzerinden siyaset üretenleri unutacağız. Bu millet birdir, büyüktür, bölünmezdir” diyerek sözlerine son verdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: