Yüz dört yıldır sürdürülen bir yalan: 24 Nisan ve Ermeni Soykırımı iddialarının dünü ve bugünü

Yayınlanma: 24.04.2019 13:37 Güncelleme: 24.04.2019 13:37

Emperyalist ve sömürgeci batılı devletlerin her yıl 24 Nisan’ında temcit pilavı gibi öne sürdükleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini baskı ve tahakküm altına almak için uydurdukları ve yüz yıldan beridir devam ettirdikleri bir yalan vardır.24 Nisan yalanı.Ermenilerin bıkmadan usanmadan dile getirdikleri, Ermenileri bir maşa olarak kullanan emperyalist ve sömürgeci batılı devletlerin “ Ermeni soykırımını tanıma günü “ olarak ilan ettikleri 24 Nisan’ının özelliği nedir? Ermeni diasporası için bu tarih neden önem kazanmaktadır?Gelin tarihin süzgeci içerisinde  bu soruların cevabını araştıralım.Osmanlı Devleti’nin I. Dünya savaşına girmesinden hemen sonra, Anadolu’nun pek çok yerinde kurulmuş bulunan Ermeni terör örgütlerinin emperyalist devletlerin taşeronluğunu yaparak  Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ,  İngiltere, Rusya’ ve diğer  batılı devletlerin kışkırtmaları ve silahlandırmaları sonucunda,bağımsız bir Ermeni devleti kurma hayali ile işgal kuvvetleri ileişbirliği yapmaya ve birbiri ardınca Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da isyanlar çıkartmaya başlamışlardı.            Birinci Dünya savaşı esnasında ve büyük savaş sonrasında Ermeni canilerin, Fransız üniforması altında veya Rus ordusunun öncü gücü olarak işgal edilen köy-kasaba, sancak ve vilayetlerde çıkartmış oldukları isyanlarda yapmış oldukları korkunç mezalim, akıl almaz işkenceler ve insanın tüylerini diken diken eden kanlı katliamların durdurulması için, Osmanlı Devleti’nin işgalci devletler nezdinde yapmış olduğu siyasi teşebbüslerden  bir türlü sonuç alınamıyordu. Osmanlı Hükümeti, tarihte eşine ender rastlanan bu Ermeni vahşetinin bir müddet sonra durulacağı ve yatışacağına inanıyordu. Başka bir deyişle, emperyalist işgal kuvvetlerinin komutanları ve siyasi liderleri Osmanlı Hükümetini bu sözlerle oyalayıp duruyorlardı. Ne var ki, Ermeni canilerin tek bir amacı vardı: Nerede  ve kim olursa olsun bir tane Müslüman bırakmamak üzere hepsini katletmek.            Artık beklenecek zaman kalmamıştı. Bu gidişle özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu havalisinde bir tane Müslüman kalmayacak, kadın-erkek, genç- ihtiyar çoluk-çocuk demeden hepsi Ermeniler tarafından kanlı katliâmlara uğrayacaktı. Acilen bir takım tedbirlerin alınması gerekiyordu ve bu tedbirler alınmadığı takdirde her şey için çok geç kalınmış olacaktı.Bunun üzerine Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, Erzurum Mebusu Vartkes Efendi’ye, Ermenilerin bu katliamları sürdürüp işgal güçleriyle işbirliği yapmaya devam etmeleri halinde sert tedbirlerinalınacağını bildirdi. Ancak bu ihtarlar da bir sonuç vermedi.Aksine Ermeni cânileri korkunç katliamlarını daha da artırdılar. Doğu ve Güney Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ,öncelikle Van ve Zeytun’ da isyanlar çıkardılar. Nisan 1915 yılında çıkartılan Van isyanı ve devamında yapılan katliamlar, Osmanlı Hükümeti’ni zecri tedbirler almaya sevk etti. Seferberlik ilanından itibaren dokuz ay boyunca gösterilen iyi niyet girişimlerinden hiç bir sonuç çıkmayacağı, aksine Ermenileri daha da azgınlaştıracağı kesin olarak anlaşılmış bulunuyordu.Osmanlı Hükümeti ilk iş olarak 24 Nisan 1915 tarihinde bu isyanları çıkartan komitelerin merkezlerinin kapatılması, evrakına elkonulması ve komite elebaşlarının tutuklanması kararını aldı. Bunun için mutasarrıflıklara ve vilayetlere gizli bir tamim yolladı. Bu tamim üzerine ilkanda 2345 kişi tutuklandı.(1) İşte Ermenilerin her yıl 24 Nisan’da andıkları ve katliam günü dedikleri olay bundan ibarettir.Asılsız soykırım iddiaları gibi 24 Nisanın sözde Soykırımın başlangıcı olarak ilan edilmesi de tarihi gerçeklerle taban tabana zıt bir kuru iddiadır. Öyleyse 24 Nisan tarihi neden bu kadar önem taşıyor Ermeniler için? Bize göre bunun bir tek amacı vardır. O da daha sonraki yıllarda, Ermenilerin Türklere karşı uygulamak istediği tarihin belki de en kanlı katliamlarını yapacak olan lider ve terörist kadrolarının tutuklanması ile bu katliamların kısmen de olsa önlenerek  kitlesel bir Müslüman katliamının  önlenmiş olmasıdır.Ne var ki bu tutuklanma ve kapatmalar olayları yatıştıracağı yerde daha da büyümesine neden oldu. Van ve Zeytun ‘daki isyan bütün hızıyla devam ederken, diğerbölgelerde de peş peşe isyanlar patladı. Ermeni katilleri bu isyanlar esnasında Türk ve Müslüman ahaliye  karşı akla gelmeyecek işkenceler ve katliamlar uyguluyorlardı. Osmanlı ordusu topyekün savaş alanında bulunduğu için bu isyanları önleyemiyor, “teba-i sadıka” bildiği Ermenilerin ihanetlerine ve isyanlarına engel olamıyordu.Devam edecek---------  (1):Kamuran Gürün, Ermeni dosyası  Ank.1983 Sh.213,

Devamını Okumak İçin Tıklayınız