Türk Kültüründe Davulun Yeri

Yayınlanma: 18.06.2019 14:43 Güncelleme: 18.06.2019 14:43

Şerafettin GÜÇEmekli ÖğretmenKaramanoğulalrı Tarihi Araştırmacısı Yazarİslamiyet’ten önce kurulan Orta Asya Türk devletlerinde “davul”, hem varlık, bağımsızlık ve egemenlik simgelerinden biri, hem de askeri müzik topluluklarını oluşturan “tuğ takımları” ile Eski Türk İnancının ve din ululuları Kamların (Şamanların) baş çalgısı olmuştur.Davulun derin anlamlara sahip olması ve Türk coğrafyasında son derece yaygın olmasının birinci nedeni, Türklerin ilk çalgılarından biri olması ile ilişkilidir.Davulun Türk kültürü açısından önemli oluşunun ikinci nedeni ise kutsallığıdır.Davulu Türk kültüründe önemli bir yere koyan üçüncü neden, davulun hâkimiyet ve devletin simgesi oluşudur. Eski Türk devletlerinde hâkimiyet sembolleri otağ veya Hakanın (Kağan'ın) çadırı, kotuz (şapka tüyü), yay, tuğ ve davuldu. Örneğin Büyük Hun Devleti’nde “davul”, “tuğ” ile eş anlamdaydı ve devletin, bağımsızlığın simgesiydi.Eski Türk Kağanları, yeni tayin edilen komutan ve beylerine, belirli sayıda tuğ ve davul verirlerdi. Her komutanın rütbesi, aldığı tuğ sayısına göre değişirdi. Bu anlamda davul, siyasi açıdan “tanıma” manasına gelmekteydi.Davulun devletin simgesi olması, devletin diğer bir sembolü olan tuğ takımlarında (askeri müzik takımlarında) başlıca çalgı olmasına neden olmuştur. Elbette davulun sahip olduğu güçlü ve etkili sesin askeri müziğe olan uyumu da bunun diğer ana nedenidir.Davul askerî müzik takımlarında yer almakla beraber, savaş başlangıcında, savaş esnasında ve bitişinde önemli bir haberleşme aracısıdır. Öyle ki davulun doğru şekilde çalınması savaşın neticesini etkileyecek öneme sahiptir. Bu nedenlerle Orhun Kitabelerinde savaş araç gereçleri arasında sayılmıştır.Davulun farklı çalınış biçimleri, halkın iyi ya da kötü bir haber almak üzere toplanmasına, savaşa karşı uyarılmasına, yarışma ve eğlencelerin duyurulmasına kadar pek çok anlamı içermekteydi.Davul, güçlü sesi ile debdebe amaçlı olarak hem hükümdar saraylarında hem de halk içinde kullanılmıştır. Bu şekilde coşkunun ve bazen de gösterişin dili olmuştur. Davul sadece eğlenceli anların değil, acının da dili olmuştur. Nitekim yug/yog (cenaze) törenlerinde de davul yer almıştır.Örneğin Asya Hunlarının devamı niteliğindeki Avrupa Hunlarının ünlü hükümdarı ''Tanrı'nın Kırbacı'' Başbuğ Atilla Han'ın ölümü sırasında yapılan yoğ töreninde, onun macerasını anlatan ağıtlar çalınıp söylenirken,dinleyenlerin yüzlerini yırtıp kanattıkları, atlarıyla ölünün etrafında dolaştıkları, düdüklerin, davulların, çalıp-söyleyen ozanların ağıtları ile acılarını ve gözyaşlarını akıttıkları söylenmektedir.Tabl-ı Beşaret: Bir kale fethedildiğinde çalınan davuldur.Tabl-ı Asayiş: Savaşta gece bastırınca, çarpışmayı durdurmak için çalınan davuldur.Tabl-ı Cenk (Tabl-ı Saf): Savaşın başladığını belirtmek için vurulan davuldur.Tabl-ı Cenk-i Harbi: Savaş bitince, divan toplantısının yapılacağını duyurmak için çalınan davuldur.Tabl-ı Derbend: Yatsı vaktinden sonra, kervansaraylarda, hanlarda, şehir kapılarında kapıların kapanacağını duyurmak için çalınan davuldur. Bu davul çalındıktan sonra kimse içeri alınmaz ve kimsenin dışarı çıkmasına müsaade edilmezdi.Tabl-ı Ordugâh Nöbetleri: Karakollardaki erlerin ve kalelerdeki nöbetçilerin gece nöbetinde uyumaması için çalınan davullardır.Tabl-ı Lağım: Kale kuşatmaları sırasında düşman kuvvetlerinin, kale duvarını yıkabilmek için lağım kazdığını tespit etmek için kullanılan davullardır.Kaynaklar:Abant İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nesrin Kalyoncu, Feyzan GÖHER VURAL Doç. Dr. Niğde Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı,

Devamını Okumak İçin Tıklayınız