Uyar: Çok hedef koyan biri değilim. Gelişine kabul ediyorum hayatı

TAKİP ET

Ona bu yolculuğa çıkarken 'Kitap yazmak herkesin harcı değil. Yapamazsın' demişler. Ama o azmedip, inanarak yazarlık yolundaki ilk adımı atıp 'Bu Kitap Senden Bahsediyor' diyerek kendi hayatından, etrafındaki insanların yaşadıklarından kesitler sunduğu,  biraz 90'lar biraz da günümüzden bahsettiği kitabıyla edebiyat yolculuğuna çıkan çiçeği burnunda genç bir yazar…

Uyar: Çok hedef koyan biri değilim. Gelişine kabul ediyorum hayatı



Röportaj: Sultan Akbulut
Fotoğraflar: Murat Özünal
Zehra Uyar ile kitapların o büyülü kokusundan sıyrılıp evinin sıcaklığında dost meclisinde sohbet eder gibi ilk kitabını, yazarlığı, radyoculuk ve hedeflerini konuştuğumuz, zaman zaman 90’lı yıllara döndüğümüz keyifli, kimi zamanda duygusal bir söyleşi gerçekleştirdik.
Zehra hanımla bir dönem aynı kurumda çalışmışlığımızın ve yılların dostluğuna dayanan samimiyetimizle yaptığımız söyleşide, Uyar, kitap yazıp yayınlatmanın hayalleri arasında olan bir konu olduğunu ve bu yola çıkarken hevesini kırmak isteyenlerin de olduğunu hatırlatarak, önüne çıkarılan engellere karşın hayalini gerçekleştirdiği için mutlu olduğunu ifade ediyor.

 “Feminen bir kitap düşünürken, herkesin hayatına dokunan bir eser ortaya çıktı”

-“Bu Kitap Senden bahsediyor” öncelikle hayırlı olsun, okuru bol olsun. İlk kitabınız… Neler hissettiniz, ismi nasıl doğdu?

Zehra Uyar: Çok çok teşekkür ederim. İnşallah canım. Neler hissediyorum; inanılmaz bir heyecanı var. Çok farklı bir heyecan bu. Yazmayı seven herkesin mutlaka tatması gereken bir duygu. İsmine gelince yazmaya başladıktan sonra ortaya çıktı.  Aslında kadınların bir erkeğe bir aileye ya da herhangi bir kişiye bağlı olmadan yaşamlarını idame edecek güce sahip olduklarını anlatan bir kitap olacaktı daha feminen bir kitap düşünüyordum. Ama sonra bir bakmışım kendimi ve çevremdeki birçok kadının hayatından kesitler yazmaya başlamışım. Sonra bu kitabı eline alan herkes kendinden bir şeyler bulsun istedim ve adı öyle çıktı.

-Kitap yazmak nereden geldi aklınıza?

Zehra Uyar: Küçüklüğümden beri ufak tefek sözler, karalamalar yazmayı seviyorum. Kitap okumayı da seven biriyim. Neden benimde bir kitabım olmasın diye düşündüm. Bu kitabı yazmaya başlarken hiçbir maddi beklentim yoktu, hala da yok. Haa olsa güzel olur mu tabiî ki olur. Ama ticari amaçlı düşünmediğim için olsa gerek ki, yazarken çok rahattım. Ben bu kitabı yazarken çok keyif aldım. Dilerim okurken de herkes aynı keyfi yaşar.

-Kitap 90’lı yıllardan bahseden bir kitap. 90’lı yıllar mı yoksa günümüz mü desek? Hangi dönemde yaşamak isterdiniz?

Zehra Uyar: Aslında sadece 90’lı yıllar değil. Tevellüt o yıllara denk geldiği için içeriği de 90’lar ve günümüzle ilgili anılardan oluştu. Ama ben kitabın 3 kuşağa da hitap ettiğini düşünüyorum: Kitap X kuşağının son yılları, Y ve Z kuşağının da okuyacağı bir içeriğe sahip. Nerden biliyorum bunu da lise öğrencilerine kitap satışı yaptık. Çocuklukla hafızada kalan küçük anılarla başlayıp kitabın basıldığı tarih yanı 2021 yılına kadar gelen bir kitap. Ben yaşadığım yılları seviyorum bizim kuşak bence en şanslı kuşak. Sokakta da oynayan çocuklardık biz. Milenyumu da gördük.

“Ben tam bir mikrofon aşığıyım”

-Radyoculuk günlerini özlüyor musunuz? O dönemlerde aklınızdan çıkmayan ve hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

Zehra Uyar: Tabi ki çok çok özlüyorum. Ben tam bir mikrofon aşığıyım. Elime mikrofonu alınca devasa bir şey oluyorum. Farklı bir boyuta geçiyorum. Anımız o kadar çok ki hangi birini anlatayım.  Size aklıma geldikçe hala çok güldüğüm bir sunuculuk anımı anlatayım.  İhsaniye Yellibel Yörük şöleninle sunuculuk yapıyorum. Açık alan olduğu için sürekli çocuklar kayıp oluyor, yaşlılar yakınlarını arıyor. Sürekli isim anons etmek zorunda kalıyorum. Bir tane beyefendi geldi yanıma bacım Osman burada mı birde onun adını söyle mikrofondan dedi Osman dediğiniz kişi kayıp mı dedim yok dedi siz mi kayıpsınız onun mu sizi bulması gerekiyor dedim yok dedi.  Eee dedim. Geçen sene benden kömür aldıydı hala parasını vermedi buradaysa paramı isteyecektim dedi. (Gülümsedik) Sahne ve ses sistemini kuran arkadaşlarla çok gülmüştük ki. Birde yine bir köy eğlencesinde muhtarı konuşmasını yapması için sahneye davet etmem gerekiyor. Elimdeki kâğıtta muhtarın adı yazıyor ama o kadar çok isim yazılı ki hangisi muhtara ait bulamadım hem sahnedeyim konuşuyorum hem de muhtarın adını arıyorum kâğıttan, yok bulamadım. Sonra köylüye seslenerek bu güzel organizasyonda emeğe geçen muhtarımızı hep birlikte anons ediyoruz diyerek mikrofonu köy halkına doğru uzattım. Tüm köylü hep bir ağızdan muhtarın adını söyledi. Bende durumu çaktırmamış oldum. Sanırım buna da anı kurtarmak deniyor.

“Birçok kişi yapamazsın. Kitap yazmak herkesin harcı değil dedi. Ama Ben Başardım”

-Kitap yazmak kadar, kitap çıkarmak da günümüz koşullarında çok zor. Bu süreçte ne tür zorluklar yaşadınız, kimlerden destek aldınız?

Zehra Uyar: Yazarken değil de sonrası beni sahiden çok zorladı. Önceden bana söz verip tamam sonuna kadar destekliyorum diyen birçok kişi iş ciddiye binince telefonlarıma bile bakmaz oldu. O zamanlar vazgeçmiştim kitabı bastırmaktan tüm heyecanımı kaybetmiştim. Bir gün işyerime çok sevdiğim bir arkadaşım geldi. Kitabı sordu nasıl gidiyor diye bende basım aşamasına gelindiğini yalnız maddi açıdan zorlandığımı söyledim.  Hemen oracıkta yarısını ben ödüyorum dedi. Kabul etmek istemesem de çok ısrar etti ve biz basım aşamasına geçtik. Birazını da Karaman için büyük bir şans olan bir sanayiciden aldık. İsimlerinin geçmesini her iki güzel insanda istemediği için kullanmıyorum.
Birçok kişi yapamazsın kitap yazmak herkesin harcı değil dedi. Rabbim güç verdi. Güzel yürekli insanlar destek oldu. Ve şuan kitabımla ilgili sizinle sohbet ediyoruz. Kitabın tam tasnif aşamasında kâğıda gelen zam beni çok etkiledi. Kod Yayınevi sahibi Adem Kocatürk sağolsun çok yardımcı oldu.

“Çok hedef koyan biri değilim. Gelişine kabul ediyorum hayatı”

-İlerideki hedefleriniz neler? Kitabın devamı gelecek mi?

Zehra Uyar: Ben çok hedef koyan bir insan değilim. Gelişine kabul ediyorum hayatı.  Ama aklıma koyduğum şeyi yaparım. Bu hedef koymaksa evet hedefim aklıma koyduğum her şey. Kitabın devamı evet gelecek çok farklı bir kitap olacak bundan sonraki, kozmik enerji ve biyoenerji üzerine kişisel gelişim kitabı ama benim tarzımda olacak benim tarzım dediğim nedir tamamıyla konuşma diliyle yazılmış olacak, okuyucular sohbet ediyormuş gibi okuyacak. Bu iki konu üzerine şuan eğitimler alıyorum. Masterini yaptıktan sonra inşallah kitap şekillenecek. Ben bilmediğim anlamadığım bir konu üzerine konuşmayı sevmem doğal olarak da yazamam tabiî ki kulaktan dolma şeylerle kitap.

-Kitabınızı okuyanlardan nasıl bir geri dönüş aldınız?

Zehra Uyar: Hiç beklemiyordum bu kadar ilgi olacağını. Türkiye’nin birçok iline satış yapıyoruz. Bunda sosyal medya sorumlusu iken benim çok il gezmemin, üniversitedeki arkadaşlarımın çok çok etkisi var. Hatta 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde bir siyası partinin kadın kollarına hediye edilmek üzere bir ilden sipariş aldım.

- Kitapta çok cesur ve samimi anlatımlarınız var. Şiddet görmeyle ilgili aldatılma ile ilgili bölümler var bunlarla İlgili neler söylemek istersiniz?

Zehra Uyar: Bir şeye açıklık getirmek istiyorum. Bu kitabın tamamı benden bahsetmiyor benden bahseden yerlerde illaki var. Ben anlatımlarımda olaylardan ziyade duyguları ifade etmeye çalıştım.  Zaten çok fazla duygu geçişleri olan bir kitap. Hatta bazı bölümleri yazarken ağladığım bile oldu. Çünkü olayı yazarken kimin yaşadığını biliyorum, o şahsı ben tanıyorum. Onun dile getiremediği şeyleri de ben yazmış oldum. Herkes okurken aaa Fatma hanımın kızı da böyleydi. Görümcemin arkadaşının da başına böyle bir olay gelmişti diyecek.

“Benim olayları canlandırma gibi bir huyum var”

Benim, gözümde olayları canlandırmak gibi bir huyum var. Bu kitap okurken, bir film ya da dizi izlerken sanki ordaymış gibi veya oradaki bir karaktermişim gibi içine giriyorum kitabın, dizinin, filmin. Bu kitap birçok kadından bahsediyor aslında. Etrafımızda birçok kadın şiddet görüyor, aldatılıyor, aşık oluyor kavuşamıyor, ailesinden darbe yiyor ve birçok kadın tek başına hayatla mücadele etmek zorunda kalıyor çevresindeki insanlara rağmen. Herkesin ailesinde var bu olayları yaşayan ve duygularını için için hisseden kadınlar…
İşte ben bu kadınların yaşadığı her duyguyu çok duru bir dille ifade etmeye çalıştım.  Alt kattaki Ayşe teyzenin kızından, avukat Arzu hanımdan, öğretmen Fatma Nur’dan bahsediyor. Şöyle söyleyeyim kadınların yaşadığı her duyguyu aşkı, nefreti, ihaneti, şiddeti iyikileri keşkeleri vs. tek bir karakterde topladım. Birinci tekil şahıs ağzından yazıldı kitap. Okurken insanlar kendisi yaşamış veya yaşıyormuş gibi okusunlar diye düşündüm. Bir şey daha eklemek istiyorum. Benim en büyük hayallerimden biri eski bir sahafın tozlu raflarında bir kadının günlüğünü bulup onu okumaktı. O hayalimi de gerçekleştirmek istedim. “Belki çok uzun yıllar sonra bir sahafın tozlu rafında benim kitabımı bulur bir genç kız ve okur benim günlüğümmüş gibi.”

-İş hayatı temponuz, iki çocuk annesisiniz, kitabı hangi zamanlarda yazdınız?

Zehra Uyar: Evet, çok yoğun çalışıyorum. Hem ev hem iş beni oldukça zorluyor. Ama kitapta da belirttiğim gibi yazmak bana iyi geliyor. Yazmak benim için terapi gibi bir şey. Bazen sabahlara kadar yazıp hiç uyumadan işe gittiğim zamanlar oldu. Bazen de günlerce tek bir kelime bile yazmadığım zamanlar oldu. Yazmak işi 8-5 mesaisi gibi bir şey değil… Sende bilirsin Sultan o duyguyu. Şuan tarif edemiyorum. Hani ilham gelir derler ya bizde öyle diyelim işte o ilham illaki gelmeden olmuyor. (Gülümsüyoruz)

-Çocuklarınız ve aileniz kitabı okudular mı? Tepkileri ne oldu?

Zehra Uyar: Zaten onlar basıma girmeden okudular kitabı. İçindeki olayların birçoğuna da şahit olmuşlardı. Sadece o anlarda benim neler hissettiğimi okudular. İlk günden heyecanımı biliyorlar.

“Bu kitap senden bahsediyor” ismi tam oturmuş. Çünkü gerçekten kitap herkesin hayatına dokunan, bir şekilde kıyısından, köşesinden içinde var olduğu bir eser olmuş. Sevgili Zehra’ya kitapta benden de bahsettiği için teşekkür ediyor, bundan sonraki yazarlık hayatında başarılar diliyorum.