Şanlıtürk: "Hiçbir siyasi partiyle organik bağımız yok, hiçbir siyasi partiye diyet ödemek zorunda değiliz"

TAKİP ET

23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı arefesinde Atatürkçü Düşünce Derneği Karaman Şubesi Başkanı Ülkan Şanlıtürk ile Cumhuriyet Parkı'nda buluştuk. 9 yıldır dernek başkanlığı yapan Şanlıtürk ile Atatürkçü düşünce sistemini, gençleri, milli bayramlarımızı ve Karaman'ı konuştuk.

Şanlıtürk: Hiçbir siyasi partiyle organik bağımız yok, hiçbir siyasi partiye diyet ödemek zorunda değiliz

Röportaj: Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK
Fotoğraf: Sultan AKBULUT
Bir Cumhuriyet kadını Ülkan Şanlıtürk… Dün kağnısıyla ülkenin kuruluşunda var olan duygu ve düşüncelerin de bekçisi aynı zamanda… Cesur, çalışkan ve Atatürkçü duruşuyla; kalbinde ve aklında Atatürk’ü yaşayan ve yaşatan herkesi derneklerinin bir fahri üyesi sayan Ülkan Şanlıtürk “Atatürk’ü anmaktan çok anlamak hepimizin ortak derdi olmalıdır”
 “Atatürkçü düşünce sisteminin temelinde, ulus egemenliği ve tam bağımsız Türkiye felsefesi yatmaktadır”
Sayın Şanlıtürk Atatürkçü Düşünce Sistemini nasıl tanımlıyorsunuz? 
Ülkan Şanlıtürk:  Öncelikle ilkeli yayıncılığıyla Karaman'da bir marka haline gelen Uyanış ailesine, derneğimize gösterdiği ilgi için teşekkür ediyorum. Yerelde kendimizi anlatma fırsatı yarattığınız için de ayrıca şükranlarımı sunuyorum. 
Atatürkçü Düşünce Sisteminin temelinde ulus egemenliği ve tam bağımsız Türkiye felsefesi yatmaktadır. bu felsefenin gerçekleşmesi için de Türk kültürü, akıl ve bilimin rehberliğinde çağdaş uygarlık düzeyine çıkarılmalıdır. Bunu yaparken dikkat etmemiz gereken esaslar yine Atatürk tarafından belirlenmiştir. Bu esaslar arasında en dikkat çekici olanı " akıl ve bilimin rehberliğinde " ibaresidir ki bu özellik Atatürkçü Düşünceyi dogmatik ve durağan bir sistem olmaktan çıkarıp ona dinamizm kazandıran, çağın gereklerine göre sürekli kendini yenileme imkânı veren bir sistem haline getirmektedir. Nitekim Mustafa Kemal : "Benim manevi mirasım bilim ve akıldır." diyerek bu duruma vurgu yapmıştır.
 Milli değerlere sahip çıkmak derneğinizin altını çizdiği başlıklar arasında... Nedir bu milli değerler Sayın Şanlıtürk? 
Ülkan Şanlıtürk: Öncelikle " milli benlik" kavramı üzerinde durmak istiyorum.  Bu kavramı birey düzeyinde ele alacak olursak; benlik, kişinin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey yani şahsiyet demektir. Ulus düzeyinde ise o ulusun öz varlıkları, şahsiyeti, onu diğer uluslardan ayıran özelliklerden bahsetmemiz gerekir. Örneğin; dil, ülkü birliği, ortak bir tarih, bağımsızlık duygusu, Atatürk milliyetçiliği, öz kültürümüz, bizi başka uluslardan ayıran gelenek, görenek ve inançlarımız, öz kültürümüzü koruyabilmek ve gelecek nesillere ulaştırabilmek,  gittikçe küçülen ve etkileşimi artan  bir dünyada bunların yozlaşmasına engel olabilmek, kısaca bizi biz yapan özellikler. Bütün bunları gerek okullar gerekse toplumsal model yoluyla gençlerimize aktarabilmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk bu yüzden Türk Dil Kurumunu ve Türk Tarih Kurumunu kurmuştur. Bu konuyu Atatürk'ün bir sözüyle bitirmek istiyorum: " Milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar."
“Z kuşağından çok umutluyum…”
Peki gençler... Yeri gelmişken size de sorayım isterim Z kuşağını... Kimleri  endişeli, kimileri umutlu. Siz neler düşünüyorsunuz Z kuşağı için Sayın Şanlıtürk? 
Ülkan Şanlıtürk: Ben Z kuşağından çok umutluyum. Bu tabir 90'lı yıllarda ve sonrasında doğanlar için kullanılıyor. Siyasetle ilgileri kendilerinden önceki kuşaklara nazaran daha az, eğitim süresi olarak örgün eğitim içinde en fazla kalan grup dolayısıyla eğitim seviyeleri yüksek ve teknolojiye hâkim bir kuşak, bunun avantajlarını bilen ve kullanan bir kuşaktan bahsediyoruz. Dikkat ediniz, siyasi iktidarın bazı konulardaki aldatmalarına karşı en pratik, en hızlı, en etkili, en zeki tepkileri bu kuşak veriyor. İktidarın problemi de burada başlıyor, çünkü bu kuşak bazı mekânlara doldurup dünyayla ilişkisini kesebileceğiniz ve kolayca yönlendirip yönetebileceğiniz bir kuşak değil, hele aldatabileceğiniz bir kuşak hiç değil. Ben Z kuşağına işlenmesi gereken bir mücevher olarak bakıyorum, bu kuşağı milli değerlerimizle yoğurmalıyız. Beni sevindiren en önemli şey ise bu kuşaktakilerin yüzde 70'inin kendini Atatürkçü olarak konumlandırması, Atatürkçü Düşünce Sisteminin üzerinden bir silindir gibi geçen 80 ihtilalinin uzantısı olan iktidarların yönettiği bir ülkede ve ortamda yetişen bir neslin kendini Atatürkçü olarak nitelemesi paha biçilemez değerdedir. Dernek olarak bize düşen Atatürk'e karşı duyulan bu sevgiyi Atatürkçü Düşünce ile yoğurarak bu kuşağa karşı sorumluluğumuzu yerine getirmektir.  Unutmayalım ki Ulu Önder :" Bütün ümidim gençliktedir." demiştir.
“Hiçbir siyasi partiyle organik bağımız yok, hiçbir siyasi partiye diyet ödemek zorunda değiliz”
Derneğinizin Karaman faaliyetlerini konuşmadan önce, kamuoyunda ADD'nin siyasi bir dernek algısı var. Bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum.  
Ülkan Şanlıtürk: ADD'nin siyasi bir dernek olmadığını, siyaset üstü bir kimliği olduğunu her zaman vurguluyorum. Hiçbir siyasi partiyle organik bağımız yok, hiçbir siyasi partiye diyet ödemek zorunda değiliz, bu dernek kimseden maddi yardım almadan ilkeleri ve üyelerinin fedakârlığı ile ayakta duran bir dernektir. Buna rağmen bazı siyasi partilerle birlikte hareket ediyormuşuz gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Atatürkçü Düşünce Sisteminin bazı ilkeleri vardır, bu ilkeleri benimseyen ya da bunlara yakın duran partiler olduğu gibi Atatürkçü Düşünceye karşı olan hatta Atatürk ismine bile tahammül edemeyen,, fırsat bulduğunda ona hakaret eden , bu ülkenin kurucusu ve kurtarıcısı olan Ata'mıza hakaretler edildiği zaman kafasını kuma gömen hatta bu tür hareketleri yapanlara cesaret veren partiler de var, takdir edersiniz ki düşüncemize yakın duran partilerle zaman zaman birlikte hareket etmemiz, Atatürk alerjisi olanlarla da mücadele etmemizden daha doğal bir şey olamaz. ADD' nin siyasi bir kimliğinin olduğu algısı buradan geliyor. Dernek olarak tabiî ki düşüncemizi benimseyen kurumlarla birlikte hareket edeceğiz, ortak bir hareket stratejisi geliştireceğiz. Her fırsatta Atatürk'e saldıran, onun düşüncesini bu toplumdan silmeye çalışan kurumlarla da mücadelemize devam edeceğiz. Bu siyasi bir mücadele değil, bir düşünce ve çağdaşlaşma mücadelesidir. Bizim siyasetle işimiz yok, Atatürkçü Düşünceyi benimseyen herkese kapımız açık, buyursun gelsinler. Kısaca bir partinin bize olan yakınlığı ya da uzaklığını o partinin Atatürk'e karşı gösterdiği tutum belirler.
Kaç üyeniz var? Neler yapıyorsunuz? Derneğin faaliyetleri nelerdir?
ÜLKAN Şanlıtürk: Türkiye genelinde altmış beş bin, Karaman’da iki yüz on üyemiz var. ADD 'nin üstlendiği görev açısından son derece az bir sayı ama günümüzde iktidara muhalif olan kişi ve kurumlara uygulanan baskılar göz önüne alındığında hiç de azımsanacak bir rakam değil. Buna rağmen derneğimiz şimdiye kadar ortaya koyduğu mücadele ve topluma verdiği umut açısından Türkiye'nin en büyük demokratik kitle örgütüdür. Türkiye'nin dört bir aynına yayılmış 326 şubemiz ve çok güçlü bir genel merkezimiz var. Hepimiz Atatürkçü Düşünceyi toplumun her kesimine yaymak adına mücadele veriyoruz. Toplumun değişik kesimlerine ulaşabilmek adına panel, konferans, sempozyum gibi bilimsel yanı ağır basan programların yanında şiir dinletileri, tiyatro, kültürel geziler gibi sanatsal yanı ağır basan programlar da düzenliyoruz. Bu tür programlarda bir araya geldiğimiz insanlarla yakından tanışma fırsatı buluyoruz, bu şekilde onları tanıma ve kendimizi anlatma olanakları da oluşuyor. Ayrıca son zamanlarda çok sönük bir şekilde kutlanan adeta unutturulmaya çalışılan milli bayramlarımızı da tekrar halkla buluşturmak için yoğun çaba harcıyoruz.
“Karaman’da milli hassasiyetleri harekete geçirdiğimiz için bahtiyarım…”
Salonlarda dört duvar arasına mahkûm edilen bu bayramlarımızı halkımızla iç içe kutlamak adına maddi, manevi ve bürokratik engellere takılmadan mücadelemizi sürdürüyoruz. Son zamanlarda bunun karşılığını almaya başladığımızı söyleyebilirim. Yıllardır 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda Fener Alayı düzenlenemiyordu,  biz yaklaşık beş yıl önce böyle bir organizasyon düzenleme kararı aldık, az önce belirttiğim gibi önümüze çıkan engellere takılmadan bu organizasyonu gerçekleştirdik. Bu organizasyona halkın teveccühü ve katılımı her geçen yıl katlanarak arttı, bu durumu gören devlet kurumları son iki yıldır fener alayını düzenleyebilmek ve bu organizasyona sahip çıkabilmek adına adeta birbirileriyle yarışır duruma geldiler. Hatta bu program yüzünden bazen küsüştükleri bile oluyormuş! Bu dinamikleri ve milli hassasiyetleri harekete geçirdiğimiz için son derece bahtiyarım, bizim amacımız programı kendimize mal etmek veya reklam yapmak değil, olan bir hassasiyeti gün ışığına çıkarmaktı, bunu da başardık. Hepimizin bildiği gibi Ulu Önder Karamanlıdır, Taşkale köyü de kendisinin Ata Yurdu olarak bilinir. 19 Mayıs 2019 günü aynı zamanda Atatürk'ün Samsun'a çıkışının yıldönümüydü, bu tarihte genel merkezimiz ve tüm şubelerimiz Samsun'a giderken bizler Karaman şubesi olarak farklı bir etkinliğe imza atarak Atatürk'ün Ata Yurdu Taşkale'ye gittik ve bu anlamlı günü orada kutladık. Bu etkinliğe Karaman'dan iki yüz araçlık bir konvoyla yoğun bir katılım oldu, bu etkinlik bizim için unutulmayacak tarihi bir etkinlikti, sonraki yıllarda pandemi dolayısıyla bunu devam ettiremedik, ama devam etmeyeceği anlamına gelmez, bunu değerlendireceğiz. O gün, bu etkinliğe katılan herkese teşekkürlerimi iletiyorum.
Atatürkçü düşünce sistemi deyince, Türkçe ve Karaman'ı da konuşalım isterim. Bu konuda derneğinizin katkıları, faaliyetleri neler olmuştur?
Ülkan Şanlıtürk: Siz de biliyorsunuz ki Karamanoğlu Mehmet Bey'in bir fermanla Türkçeyi resmi dil olarak ilan etmesinin yıl dönümü yıllardır Karaman'da coşku ile kutlanmaktaydı, sonra nedendir bilinmez bu kutlamalar ötelenmeye, baştan savılmaya, geçiştirilmeye çalışıldı, bu durum bizi rahatsız etmeye başladığı için yaklaşık dört yıl önce 13 Mayıs'ta ADD Genel Merkezinin de katkılarıyla Türk Dil Bayramı etkinliği gerçekleştirdik, bu programın gerçekleşmesi için verilen mücadele ve emek için tüm arkadaşlarımı kutluyorum. Özellikle bu programın oluşturulma aşamasında bizlerden desteğini esirgemeyen Rıza Duru'ya ve programın gerçekleşme sürecinde programa bizzat konuşmacı olarak katılan, bu alandaki araştırmalarını bizimle cömertçe paylaşan Mestan Karabacak hocama şükranlarımı sunuyorum. Bu program daha sonraki kutlamalar için bir işaret oldu, şimdi Türk Dil Bayramı ( tam istediğimiz gibi olmasa da) kutlanıyor artık, bu kıvılcımı da dernek olarak biz tutuşturduk. Diğer faaliyetlerimizi az önceki sorunuz sebebiyle zaten anlattım.  Karaman'ın kültürel anlamda ulusal düzeyde çok tanınmadığı kanaatindeyim, aynı zamanda Atatürk'ün Ata Yurdu olan bu bölgenin diğer tarihi şahsiyetleri ve şanlı mazisiyle ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılması gerekiyor, bununla ilgili çalışmalarımız da olacak, bekleyip görelim.
Kaç yıldır derneğe başkanlık ediyorsunuz? Başkanlık ettiğiniz dönem içinde sizi derinden etkileyen bir olay yaşadınız mı?
Ülkan Şanlıtürk: 2013 yılından beri Karaman Şube Başkanlığı görevini yürütmekteyim. Bu süreçte beni çok üzen olaylar olduğu gibi sevindiren olaylara da tanık oldum. Bunlardan iki tanesini paylaşmak isterim. Atatürkçü Düşünce Derneği kurumdan destek almadan sadece üyelerinin fedakârlıkları ile ayakta duran bir kurumdur.  Siyasi iktidar en güzel binaları kendine yakın derneklere ve cemaatlere tahsis ederken bizim derneğimize oldukça hoyrat davranmış ve yer konusunda bizlere türlü zorluklar çıkarmıştır. Bu konuda çok sıkıntı çektik, konuyu kökünden halletmek adına bir kampanya başlatarak derneğimize kalıcı bir yer satın almaya karar verdik, dernek üyelerimiz ve diğer gönüllülerin katkılarıyla bunu başardık. Çok büyük rakamlar verenlerin yanında, cebindeki harçlığı  50 ya da 100 lirayı bağışlayanlar, param yok ama temizliğe ve onarıma gelebilirim diyenler oldu. Bu durum bana Kurtuluş Savaşı yıllarında açılan Millet Meclisimizin onarımı sırasında evinin çatısından kiremitlerini söküp gelerek Meclis çatısı için bağışlayan insanları hatırlattı, ruh aynı ruhtu, yerinde duruyordu ve değişmemişti, bundan çok etkilendim. Beni çok fazla üzen olay ise Lozan Barış Anlaşmasının yıldönümünde derneğimiz adına basın açıklaması yapmak istediğimiz anda gerçekleşti. Bize polis tarafından basın açıklaması yapamayacağımız söylendi, düşünebiliyor musunuz bu ülkenin tapusu anlamına gelen bir anlaşmanın yıl dönümünde Türkiye'de basın açıklaması yapamıyorsunuz, sanki işgal altındasınız. Biz basın açıklaması yapmak için direndik, dernek binamız polis tarafından ablukaya alındı, dışarı çıkmamıza izin verilmedi, amacımız Lozan'ın önemini anlatmak, İstiklal Marşımızı söylemek ve saygı duruşunda bulunmaktan ibaret,  o gün bu ülkenin yurtsever insanlarına terörist muamelesi yaptılar, bunu asla unutmayacağız.  Aynı tutum İdlip'te şehit olan 36 vatandaşımız için yapmak istediğimiz basın açıklaması ve saygı duruşu için de gösterildi, amacımız şehitlerimizi anmak ve onlara minnetlerimizi sunmaktan başka bir şey değilken bir terörist gibi muamele görmek çok üzücüydü. İşlerine gelince vatan, millet, bayrak, Lozan diyenlerin şartlar değişince nasıl manevra yaptıklarına çok çarpıcı bir örnekti bu ve Türkiye'yi bu anlayış yönetiyordu.
23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı, ardından 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı yaklaşırken, şunu tanımlamanızı isteyeceğim Sayın Şanlıtürk... Atatürk gençliği nasıl bir gençlik olmalıdır?
“Tüm ulusumuzun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun”
Ülkan Şanlıtürk: Öncelikle bu bayramların isimlerine dikkatinizi çekmek isterim. Biri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ki dünyada başka örneği yoktur, diğeri 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, sadece bu isimler Ulu Önderin çocuklara ve gençlere ne kadar önem verdiğinin, onlara ne kadar güvendiğinin bir nişanesidir. Biz akıl ve bilimi kendisine rehber edinen, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, insan haklarına saygılı, her alanda dünya gençliği ile rekabet edebilecek, kendini ortaçağ fikirlerinden arındırmış, çağdaşlaşma yolunda ayaklarına pranga oluşturacak hurafelere itibar etmeyen, Atatürkçü Düşünce Sistemini benimsemiş bir gençlik görmek istiyoruz. Atatürk : " Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir; benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir." diyerek bunu işaret etmiştir.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim Sayın Şanlıtürk… Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ülkan Şanlıtürk: Başta Ahmet Küçükcicibıyık,  güçlü kalemi ve cesur yüreğiyle Yasemin Küçükcicibıyık olmak üzere tüm Uyanış ailesine ADD Karaman Şubesi adına teşekkür ediyor, ulusumuzun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum.