Karaman'da Ramazan Sohbetleri...(1)

TAKİP ET

 'Ruhu doyanın karnı zaten doyar' der büyüklerimiz.... On bir ayın sultanı Ramazan ayı birazda iç dünyamızda hasbihal ayıdır. Bu ramazan ayında birbirinden değerli konuklarımızla ruhumuzu doyuracak sohbetler ile Karaman'da eski ramazan geleneklerine birlikte ışık tutacağız.

Varlık aleminde herşeyin bir kalbi vardır. Senenin kalbi de ramazandır. Ramazan hatıraları yüzümüzde hep tatlı bir tebessüm... Ramazan ayı bir dingin mevsim, en çok da kalbin orucu! Birlikte iyileşmenin yollarından biri... İstedik ki ramazan sohbetleri; hem bizleri iyileştirsin, hem de ruhumuza iyi gelsin . Karaman’da Ramazan gelenek ve göreneklerimizi birlikte kayıt altına alacağımız konuklarımız bakalım ne ramazan hikayeleri anlatacak?

İlk konuklarımız Ziya ve Öznur Duru

Ramazan ayının geldiğini size hatırlatan şey nedir Ziya Bey?

Ziya Duru: Geleneksel Türk mutfaklarında bu özel ay için yapılan hazırlıklar ramazan ayının geldiğini bize hatırlatan tatlı bir telaş olsa gerek...  Nedir bunlar? Et, şarküteri ürünleri, kurutulmuş sebzeler, turşular, çorbalık ürünler, hoşaf yapımında kullanılan erik, şeftali, kuru üzümler, iftariyelikler için mevsimlik reçeller ve pilavlık bakliyatlar, salça çeşitleri ve erişte, şehriye, yufka gibi hamur işleri sıralanabilir.

İftar sofralarında sunulan yöresel yemeklerin; çorbalar, et yemekleri, etli sebze yemekleri, sebze yemekleri, bakliyatla hazırlanan yemekler, zeytinyağlılar, pilavlar, börekler, salatalar, tatlılar, hoşaflar ve şerbetler gibi çok farklı çeşitleri bulunur. İftar sofralarına küçük iştah açıcılar olarak bilinen iftariyeliklerle başlamak bir gelenektir. Ramazan için hazırlanan Türk yemekleri mutlaka sıcak bir sulu yemek çeşidi içerir. Çorbalar Ramazan sofralarının değişmeyen başlangıcıdır. Çorbayı zeytinyağlılar ya da börekler takip eder. Ardından genellikle pilavlarla ikram edilen ana yemeklere geçilir. Ana yemekler genellikle etli hazırlanır. Ramazan sofraları mutlaka kahve ve çay eşliğinde tatlı ikramıyla tamamlanır.

Bu saydıklarımız kulağımıza, gözümüze ne kadar hoş gelse de sağlığımız açısından daha mütevazı daha sağlıklı bir beslenme uygun olabilir düşüncesindeyim.

Peki Ramazanın düşünme seyrinde size hissettirdikleri nelerdir?

Ziya Duru: Ramazan ayı, evet gerçekten insanı sanki bu dünyadan geçici alıyor, bambaşka bir huzur diyarına götürüyor. Maneviyat daha ağır basıyor. Dünya hayatının gelip geçiciliği ve insani değerlerin önemliliği daha iyi hissettiriyor. Birde insan yeme içmeyi bırakınca kendi kendiyle baş başa kalıyor ve kendisine ne kadar yabancı olduğunu fark ediyor. İnsan içindeki kötü özelliklerinden silkiniyor, arınıyor. Bende hissettirdikleri bunlar....

Çocukluğumuzda ramazan ayının yaklaşmakta olduğu üç aylarda daha belirgindi. Recep, Şaban, Ramazan olarak bilinen üç aylarda yakınlarımızdan, komşularımızdan oruç tutanlar olurdu. Tabi ki, Ramazan yaklaştıkça oruç alışverişleri artar, çarşı pazara ayrı bir bereket gelirdi. Esnaf dükkânının önlerine sergilenen hurmalar, lokurlar Ramazan’ın habercisiydi. Birde tahınlı pide var ki bunu ayrı bir yere koymak gerekiyor. Günümüzde de Ramazan geleneği olan tahinli pide fırınlarda satışa konulmuşsa Ramazan gelmiş demektir. Ramazan mahyaları ve kadınların mukabele toplantıları da bu mübarek günlerin olmazsa olmazlarındandır.

Sayın Duru, çocukluğunuzda unutamadığınız ramazan anıları nelerdir peki...

Ziya Duru: Çocukluğumda sadece ramazanlar değil, her şey çok güzeldi. Ramazanlar, dini, milli bayramlar çok büyük coşkuyla yaşanır, birlik ve beraberlik içinde kutlanırdı. Zamanımızda akrabalık, komşuluk ilişkileri inanılmaz zayıfladı. Mecbur kalmadıkça kimse birbirleriyle görüşmez oldu. O eski günlerin özlemi içindeyim

Çocukluğumda geçirdiğim tüm Ramazanlar unutamadığım günler ve anılarla dolu.

Rahmetli babam Ahmet Talat Duru ve rahmetli dedem Ziya Duru, örf ve adetlerimize bağlı gelenekselci büyüklerimizdi. Sahura kalkmak, davulcuyu dinlemek beraber oruca niyetlenmek, tekne orucu tutmak, aileyle iftar yapmak, pencereden top sesini dinlemek, teravih namazına gitmek, evdeki yemek telaşı, Kadir gecesinde sahura kadar beklemek, Arefe günü büyüklerimizle kabir ziyareti yapmak, bayramlıkları almak, bayram namazına gitmek (genellikle Yeni Minare ve Yunus Emre Camileri), bayram yemeğini aileyle topluca yapmak (Babamın en sevdiği bayram geleneğiydi) unutamadığım unutmayacağım anılardır.

Bu arada şunu da belirtmek isterim. Bu saydıklarımın hemen hepsini zamanımızda yapıyoruz. Allah ömür verdikçe yaşamaya da devam edeceğiz.

Bu güzel ayda ramazan yemeklerine ilgi ve önem kendiliğinden artıyor tabi... sohbetimizin sonunda leziz bir iftar yemeği tarifi istesek sizden...

Ziya Duru: Et yemekleriyle aram pek iyi değildir. Nadir olarak severek yediğim et yemeklerinden birisi karnıyarıktır. Onu da eşim Öznur Duru size naçizane tarifini yapsın.

Buyrun sevgili Öznur Duru...

Öznur Duru: Bende tüm Karamanlıların ramazan ayını tebrik ediyor, sağlık ve huzur içinde bir ramazan ayı geçirmelerini temenni ediyorum. Ramazan ayının sevilen iftar yemeklerinden karnıyarık yemeği için malzemeler:

350 gr. Orta yağlı kıyma

6 adet orta boy patlıcan

3 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet büyük kuru soğan

2 adet yeşilbiber (İç harcı için)

2 diş sarımsak

½ tatlı kaşığı biber ve domates salçası

1 çay kaşığı tuz ve karabiber

2 adet domates

6 adet yeşilbiber

1 avuç maydanoz

Bol suda yıkadığınız patlıcanları, pijamalı şekilde soyun ve tuzlu suda bekletin.

3 yemek kaşığı zeytinyağını bir tavada kızdırın, yemeklik doğradığınız 1 adet soğanı da üzerine ekleyip pembeleşene kadar kavurun. 2 adet doğranmış yeşil biberi ilave edip kavurmaya devam edin. 350 gr. Orta yağlı kıymayı da ekleyin ve kavrulmakta olan soğanlarla birlikte renk alıp, suyunu çekene kadar pişirin. Aralarda karıştırıp pişirme işlemine devam ederek sırasıyla 2 diş sarımsak, yarımşar tatlı kaşığı biber ve domates salçası, birer çay kaşığı tuz ve karabiber ekleyin. 2 adet küp doğranmış domates ekleyin. 5 dakika kadar pişirdikten sonra ocağın altını kısın ve bir avuç maydanozu ekleyip son kez karıştırarak ocaktan alın. Acısını alıp pijamalı soyduğunuz 6 adet patlıcanı kızartın. Fırına dayanıklı bir kaba yerleştirin. Orta kısımlarından patlıcanları yarın. Hazırladığınız iç harçtan bol bol ekleyin. Patlıcanların üzerine birer çeri domates ve biber dilimleri ekleyin. Karnıyarıkları önceden ısıtılmış 170 derece fırında 20-25 dakika pişirdikten sonra sıcak olarak dilerseniz tereyağlı pirinç pilavı eşliğinde servis edin.

Afiyet olsun.

Ziya ve Öznur Duru bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz.

Ziya-Öznur Duru: Biz teşekkür ederiz. Nice güzel günlerde tüm hemşerilerimize ve gazetenizin değerli okurlarına esenlikler dileriz.