Karaman'da Ramazan Sohbetleri (6)

TAKİP ET

 'Ruhu doyanın karnı zaten doyar' der büyüklerimiz… On bir ayın sultanı Ramazan ayı birazda iç dünyamızda hasbıhal ayıdır. Bu ramazan ayında birbirinden değerli konuklarımızla ruhumuzu doyuracak sohbetler ile Karaman'da eski ramazan geleneklerine birlikte ışık tutacağız.

Varlık âleminde her şeyin bir kalbi vardır. Senenin kalbi de ramazandır. Ramazan hatıraları yüzümüzde hep tatlı bir tebessüm... Ramazan ayı bir dingin mevsim, en çok da kalbin orucu! Birlikte iyileşmenin yollarından biri...

İstedik ki ramazan sohbetleri; hem bizleri iyileştirsin, hem de ruhumuza iyi gelsin.

Karaman’da Ramazan gelenek ve göreneklerimizi birlikte kayıt altına alacağımız konuklarımız bakalım ne Ramazan hikâyeleri anlatacak?

Ramazanın gelişini bize ne hatırlatır? Çocukluğumuzun ramazanları nasıldı? Konuklarımızla birlikte Karaman’daki Ramazan hatıralarımıza birlikte ışık tutmaya devam ediyoruz.

Bugün ki konuğumuz Emekli Eğitimci, Yeşildere Belediye Eski Başkanı Sayın Neriman KÖSE.

Neriman Köse, Ramazan ile ilgili düşüncelerini ‘Uyanış Ramazan sohbetlerine’ anlattı.

“Mübarek Ramazan-ı şerif tüm İslam âlemine mübarek olsun. Sevgi ve barışında müjdecisi olur inşallah.

Ramazan’a bir hafta kala evler dip köşe temizlenirdi. Mutfak için gerekli yiyecek malzemeleri satın alınarak, bunlar iftar sofralarının olmazsa olmazlarıydı. Hepimiz büyük bir sevinçle ilk sahurumuzu beklerdik.

Ramazan bana sabah ezanından akşam ezanına kadar aç kalmak olmadığının aynı zamanda elimize, dilimize, belimize sahip olmaktır.

Oruçluyum diyerek işlerimizi savsaklamayıp, sağduyuyla sabırla görevlerimizi yerine getirmek lazım. Bu bana babamın nasihatidir.

1962 yılında babamın görevi nedeniyle Adıyaman’daydık. Ramazan’ın ilk sahurunda balkonun altında davul zurna çalmaya başladı. Daha sonrada “Su sızıyor, sızıyor taşların arasından” türküsünü söylemeye başladılar. Bu durum bize çok ilginç geldi. Hemen balkona çıktık baktık ki gençlerde oynuyor.

Bu durum Ramazan boyunca devam etti. Ne zaman bu türküyü duysam Adıyaman’daki Ramazanlar gelir aklıma.

Ramazan’da iftar sofralarının ilk yemeği mis gibi tereyağı kokan çorbalardı. Ardından bir et yemeği, pilav, hoşaf, yoğurt ve tatlılar sofraya teşrif ederlerdi ama çorbanın ardından pekâlâ bu güzel yemeklere kaşıklar zor uzanırdı.

Tatlılardan annem rahmetlinin özellikle şerbetle ıslattığı üstü kaymaklı mis gibi gül suyu kokulu ekmek tatlısı, unutulmazlarım arasında.

Rahmetli anacığımın yumurtayla yoğurduğu incecik açarak incecik kıydığı kadayıf tatlısının tadını unutamıyorum.

Diğer yandan sadece Ramazan’ın son iftarlarına doğru annemin pişirdiği yöresel yemeğimiz erikliyi özlüyorum. Erikli için annemin göğüs kafesinin ortasındaki yağlı bölgeyi kasaptan özel olarak aldığını hatırlıyorum. Aynı zamanda etli çekirdeği çıkarılmış erik kurusuyla pişirirdi. Tadına doyamazdım ne yazık ki pişirilişini bilmiyorum.

Artık ne o eski Ramazanlar ne de o doğal ürünler var. Üstelik pahalılıktan insanlar istediklerini alamıyorlar. Kısaca oruç içinde oruç tutacaklar.

Uyanış Gazetesi ailesinin de Ramazan-ı Şerifi mübarek olsun.

HABER/Röportaj: Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK