Emekli Öğretmen Ulvi Emre "İyi ki öğretmen olmuşum, yoksa bu kadar insan kazanamazdım"

TAKİP ET

Eğitimde ilham veren, umut olan hikâyelere her zamankinden daha çok ihityacımız var. Çabaları ve yaptıklarıyla hayatımızda güzel izler bırakan tüm öğretmenlerimize sevgi ve minnetle...

Emekli Öğretmen Ulvi Emre İyi ki öğretmen olmuşum, yoksa bu kadar insan kazanamazdım



Röportaj: Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK
Fotoğraf: Sultan AKBULUT
24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi emekli öğretmen Ulvi Emre’yi evinde ziyaret ettik. Ulvi Öğretmen ile öğretmenlik mesleğini, anılarını ve genç meslektaşlarına tavsiyelerini konuştuk.
İlk sorum “Hocam”mı, “Öğretmenim” mi? Ulvi Emre: Tabi ki “Öğretmenim” (gülümsüyor)
“Öğretmen” kökeni itibariyle Türkçe bir kelimedir. Türk dilinin başkentinde ve Türkçe’ye olan sevdamızdan tabi ki “öğretmen”i tercih ederim sevgili öğrencim. Ulvi Emre, 28 yıl süren öğretmenlik görevi boyunca anılarından bahsederken gözlerindeki ışıktan etkilenmemek mümkün değil...  Yaşadığı topluma ve hayat üzerine söyleyecek sözü olan, dahası sözünü sakınmayan, kendi ayakları üzerinde duran bir Cumhuriyet öğretmeni Ulvi Emre...
Tüm öğrencileri adına ellerinden öptüm. Sağlık durumu ile ilgili iyi haberlerini paylaştı bizimle...
Ulvi Öğretmen tüm öğrencilerine selam gönderdi “ Ben iyiyim çocuklar!”

Öğretmenlik mesleğine ne zaman başladınız? Kaç yıl taşıdınız bu kutsal meşaleyi?
Ulvi Emre:1967 yılında Adana'nın Ceyhan ilçesi Küçük Burhaniye köyünde, tek odalı bir okulda 1. 2. 3. 4. Ve 5. Sınıfta bulunan öğrencilerime hep birlikte öğretmenlik yaptım. Ve böylece 28 yıl sürecek öğretmenlik görevime başlamış oldum.
Bir yıl sonra Adana merkez Nuri ve Zekiye Has ilk okulunaki görevime başladım. Bu arada yine Adana 5 Ocak Ortaokulunda matematik derslerine girdim. 1971 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinden mezun olup Çukurova Üniversitesinde "Genel Sekreterlik" görevime başladım. Burada 3 yıl görev yaptıktan sonra 1975 yılında Karaman Anafartalar Ortaokulunda matematik öğretmeni ve müdürü olarak görev yaptım. 1978 yılında siyasi sebeblerle önce "Ketenli" nahiyesine sonra "Cihanbeyliye" oradanda Nevşehirin Avanos kazası "Özkonak" nahiyesine sürgün edildim. 1980 ihtilalinden sonra Karaman Lisesine yeniden döndüm ve emekli olduğum 1995 yılına kadar burada görev yaptım.
Öğretmenlik hayatınıza neler kattı?

“İyi ki öğretmen olmuşum, yoksa bu kadar insan kazanamazdım”

Ulvi Emre :Bu kutsal görevimi yaparken birçok zorluklarla karşılaştım fakat kutsal mesleğime olan bağlılığım ve saygım bu zorlukları aşmamda bana hep yardımcı oldu. İyi ki öğretmen olmuşum, yoksa bu kadar insan kazanamazdım hanım kızım. İyi ki öğretmen olmuşum.
Bu 28 yıl içerisinde çok anılar birikti elbette. Beni üzen olaylar kadar beni sevindiren olaylarda oldu. Okulumuzda yapılan teftişler sonunda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir "Takdir" belgesi bir "Teşekkür" belgesi, bir "Maaşla ödüllendirme" belgesi ve birde, ailece "Bursa ve Bandırma da" yirmi gün ailece dinlenme ve gezi ile ödüllendirildim. Ama en büyük ödülüm topluma kazandırdığımız güzel evlatlarım oldu. Her biri çok özel ve çok kıymetli benim için... Bu vesileyle hepsine sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

“Sevgili genç meslektaşlarım, işiniz çok ağır, bunu biliyorum fakat sizler bunu başaracak güce ve ilme sahipsiniz”
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü, genç meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz?

Ulvi Emre: Öğretmenler Günü’nü kutluyor genç meslektaşlarımın gözlerinden öpüyorum. Bayrağı devralan değerli öğretmen arkadaşlarım; Nasıl ki genler ve kromozomlar bir insanın atalarından getirdiği her türlü özelliği taşır ve kendisinden sonraki nesillere aktarırsa sizler de milletimizin sahip olduğu milli, manevi ve kültürel değerleri bir sonraki nesillere aktaracak olan özel görevlilersiniz.
Bu bilinç içerisinde, öncelikle kendiniz Türk tarihi, Türk dili ve edebiyatı, Türk müziği ve Türk sanatları konularında bilgilerle donanmış   birer kültür temsilcisi olmalısınız ki bunları okullarınızda sizlere emanet edilen çocuklarımıza ve gençlerimize en iyi şekilde aktarabilesiniz.
Değerli öğretmen arkadaşlarım, hangi branşta olursanız olun öncelikli hedefiniz, öğrencilerimizi yukarıda saydığım özelliklere sahip fertler olarak yetiştirmek olduğunu asla unutmayınız. Branşınızla ilgili dersleri işlerken belirlenmiş kalıpların dışına çıkıp dersin birkaç dakikasını mutlaka öz kültürümüz ve öz değerlerimiz le ilgili konuşmalar yapınız. Unutmayınız ki, öğretmenin asli görevi ailesine ve milletine faydalı bireyler yetiştirmektir.
Biliyorum ki! Bu devirde çocukları ve gençleri eğitmek, hayvanları eğitmekten daha zor hale geldi. İşiniz çok ağır, bunu biliyorum fakat sizler bunu başaracak güce ve ilme sahipsiniz, yüce Allah yar ve yardımcınız olsun sevgili arkadaşlarım.
Peki gençlik... Gençlere neler söylemek istersiniz?
Ulvi Emre: Sevgili gençler  yaşınız icabı her şeyi herkesten iyi bilirim havalarındasınız. Oysa insanların en çok hata ve yanlış yaptığı bir yaştasınız.
Sevgili gençler; geçmişte insanların üç büyük düşmanları vardı. Bunlar "nefis, şeytan ve kötü arkadaşlardı" bugün bunlara üç büyük düşman daha eklendi bunlar"internet, cep telefonları ve bilgisayarlar" iyi ve doğru kullanıldığı zaman çok faydalı olan bu aletler ve proğramlar maalesef iyi amaçlarla kullanılmadığı zaman insanların en büyük düşmanı haline gelebiliyor.
Umudumuz evlatlar, bilgi edinmenin en kolay ve en ucuz yolu okumaktan geçmektedir. Bunun için hergün kitap okumak için zaman ayırmanız gerekir. İlgi alanlarınızı belirliyebilmenizde en etkili ve yardımcı olanı yine kitap okumaktır. Mümkün olduğu kadar çok yazar, düşünür ve ilim adamlarının kitaplarını okumaya çalışın. İnternet ve sosyal paylaşım ağlarında fazla vakit kaybetmek yerine, bilgi edinmeye meraklı olun ve genel kültrünüzü arttıracak kitapları mutlaka okuyun.
Bir spor dalıyla uğraşıp gençlik enerjinizi, beden gücününüzü bir spor aktivitesi ile değerlendirin.Derslerden ve sınavlardan bunaldığınız zaman sizi toparlayacak olan ve dinlendirecek olan en etkili yol budur. Bir müzik aleti ile çalıp söylemekte sizi günün sıkıntılarından ve yorgunluğundan kurtaracaktır.
Sevgili gençler; başta söylediğim gibi en çok hata ve yanlış yaptığınız yaştasınız. Bunun için size rehberlik yapacak ve danışacağınız çevrenizdeki büyükleri tesbit edip, bir işe başlamadan önce mutlaka onlara danışıp onlardan fikir almalısınız. Böyle yaparsanız yanlışlarınız azalır ve zamanla ortadan kalkar.

“Eğer tarih denilen mezarlığa TÜRK adını gömmek istemiyorsak, dilimize, kültürümüze ve üzerinde yaşadığımız ve adına VATAN dediğimiz topraklarımıza herşeyimizle sahip çıkıp korumalıyız.”

Sonuç olarak derim ki; Kültür bir milletin ağız tadıdır. Bu ağız tadının bozulmasını istemiyorsak, kültürümüzü meydana getiren; dilimize, tarihimize, edebiyatımıza, müziğimize, sanatlarımıza ve geleneklerimize sıkıca sarılıp, bunları yabancı kültür istilasına karşı koruyup, kollamamız gerekir.
Nasıl ki! Her milletin coğrafi, siyasi ve ekonomik hudutları ve gümrükleri varsa, kültürel hudutlarının ve gümrüklerinin de bulunması şarttır.
Eğer tarih denilen mezarlığa TÜRK adını gömmek istemiyorsak, dilimize, kültürümüze ve üzerinde yaşadığımız ve adına VATAN dediğimiz topraklarımıza herşeyimizle sahip çıkıp korumalıyız. Unutmayalım ki!
“Sahipsiz olan vatanın batması haktır.
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
Sevgili eşi Sevim Emre ile birlikte evlerinde bol bol okuyarak vakit geçirdiklerini belirten emekli öğretmen Ulvi Emre kitap ve şiir yazmaya devam ediyor. Pandemi koşulları nedeniyle ayrı kaldığı dost meclislerini özlüyor. Bu nedenle, mesajlarını, şiirlerini paylaştığı bir sosyal medya hesabı var. Biz kendisini çok iyi gördük. Zaman ayırıp evlerinin kapısını Uyanış Haber’e açan sevgili Ulvi Öğretmenimize ve değerli eşi Sevim Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.
Emekli Öğretmen Ulvi Emre tüm meslektaşlarının öğretmenler gününü 1990 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın 24 Kasım Öğretmenler Günü için açmış olduğu şiir yarışmasında ödül alan “Destansız Kahraman” adlı şiiri ile kutladı.

DESTANSIZ KAHRAMANA

Eğitim ordusuna ithaf:
Dünyada anneden sonra en çok sevilen,
Kimdir diye sorsalar, derim "Öğretmendir"
Öldürseler vursalar.

Öğretmenim sınıfta tahta başında,
Her türlü ilim var sofrasında, aşında.
Bakma saçlarındaki aka, henüz otuz yaşında!
Sen nişansın öğretmenim, ilim tacında.

Destanı yazılmamış en büyük kahraman!
Akşemseddin olmasaydı ne yapardı Mehmet Han?
Doğru yapmasaydı hesaplarını Koca Sinan,
Nasıl geçerdik Avrupa'ya Tuna' dan.

Durmuyor, dinlenmiyorsun bir lahza,
İlimde, fende, edebiyatta, sanatta
Yalnız sen varsın, yalnız sen, her dalda,
Şanın çok yüce senin öğretmenim.

İlmi rehber edindin, öğrendin, öğrettin;
Ne kış dedin, ne yaz, gittin geldin,
Vatan için, millet için ömrünü verdin,
Sana şehitlik rütbesi az be öğretmenim.

Arzdan arşa kadar bütün felekler,
Senin destanını yazar ancak melekler,
Adını övmüş en büyük peygamber,
Sana ne mutlu öğretmenim.

Ulvi Emre:Tüm öğretmen arkadaşlarımın ve öğretmen olan öğrencilerimin 24 Kasım Öğretmenler gününü kutlar, hayırlı, huzurlu ve sağlıklı uzun ömürler diler, sevgi ve saygılarımı sunarım. Uyanış Gazetesi ailesine  teşekkür ederim.