Çocuklar müzik eğitimine kaç yaşında başlamalı?

TAKİP ET

Yaz tatili için geri sayım başlarken, ailelerin çocukları için tatil etkinlikleri arayışları arasında müzik kursları ilk sıralarda yer alıyor. Peki, çocuklar müzik eğitimine kaç yaşında başlamalı? Karaman Güzel Sanatlar Lisesi Kanun Öğretmeni Nalan Dinçer ile sanatını, çocuklarda müzik eğitimini ve Karaman'ı konuştuk.

Çocuklar müzik eğitimine kaç yaşında başlamalı?


Röportaj: Sultan Akbulut
Fotoğraf: Yasemin Küçükcicibıyık
-Nalan Hocam önce kısaca kendinizden bahseder misiniz?
  Nalan Dinçer: Şarkıların, türkülerin söylendiği Çerkez bir aileye doğdum. Ortaokul ve lise yıllarımda amatör müzik korolarında, halk oyunları ekiplerinde hep yer aldım. Hatta inanmayacaksınız bunu bu röportajda söylemeyi çok isterim, sevgili arkadaşım Yasemin Cicibıyık ile ortaokul yıllarında müzikal bile yaptık. Yani düşünün kendimiz yazıyoruz, kendimiz sahne, kostüm ayarlıyoruz ve sadece ikili müzikal yapıyoruz. Bütün bunların bizi şahane beslediğini düşünürüm her zaman. Ben müziğe yönelirken, sevgili dostum Yasemin yazmayı ve edebiyatı seçti. Konservatuar eğitimi almak hayallerim arasındaydı elbet... 1996 yılında Van 100. Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği bölümünü kazandım. 4 yıl süren eğitim hayatımdan sonra Karaman’a atandım. Meslekte 20. Yılım, Karaman Güzel Sanatlar Lisesi’nde mesleğime devam ediyorum. Mesleğimi çok seviyorum, müziği çok seviyorum, memleketimi çok seviyorum. Böyle...
  Gelelim en çok merak edilen soruya, çocuklar müzik eğitimine hangi yaşta başlamalıdır?

“Ritmi keşfettiği yaş önemli!”

Nalan Dinçer: Aslında kesin bir ideal yaştan bahsedemeyiz. Dünya 3-8 yaş arasını müzik eğitimine başlangıç için uygun görüyor. Burada en önemli detay aileler mi çocuğuna müzik eğitimi aldırmak istiyor, yoksa karşımızdaki çocuk buna gerçekten istekli mi? Bazı çocuklar gerçekten ritimle dünyaya geliyor. Trafikteki ses, ağaçtaki kuş, klavye sesi, top sesi, çekiç sesi, annesinin yıkadığı bulaşık sesi... Vs. her şeyi ritim olarak algılayan çocuk kendini ilk saatlerde belli ediyor. Zihinsel, duygusal ve motor becerisi gelişmiş hayatın ayrıntılarını ritim olarak yakalayan çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren kendisini belli ediyor diyebilirim. O zaman şöyle diyebiliriz; çocuğunuzun ritim duygusu önemli, dolayısıyla ritmi keşfettiği yaşı da...
Burada en önemli hususlardan birisi şudur; Çocuk doğuştan gelen ritim duygusuyla evet bir enstrüman çalabilir fakat müzik eğitiminin saç ayaklarından birisi nota öğrenmektir. İşte tam da burada çocuklar çabuk pes edebiliyor. Biz müzik öğretmenleri ne yapıyoruz bu durumda, henüz küçük yaştaki çocuklar için süreci eğlenceli hale getirmeye çalışıyoruz. Renkler ve şekiller ile nota eğitimi vermeye çalışıyoruz. Bu süreçteki anahtar kelime ise sabır. Yani hem çocuklar hem de aileleri sabırlı olmaları gerekiyor.

Size göre müzik nedir ve temel amaçları nelerdir?

“Müzik dünyamızın kalbi”

Nalan Dinçer: Genç, yaşlı çocuk, bebek hiç fark etmez, tek kelimeyle diyebilirim ki; müzik duygumuzu ifade etme biçimidir. Türkçe sözlüklerde der ki; bir takım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslere anlatma sanatına müzik denir. Müziğin tarihine baktığımızda; eğlendirmiş, eğitmiş, bir araya getirmiş, dinlendirmiş, hikâyeler anlatmış olduğunu görürüz. Temel amaçları müziğin insanlık sosyolojisindeki yeri çok daha derin ve köklüdür. Bilimsel, sanatsal ve kültürel işlevleri olmuştur. Toplumdan topluma uzanan bir köprü olmuştur. Gün gelmiş evrensel bir dil olmuştur. Dünyanın öbür ucundaki bir melodiye, dilini bilmeden akıttığımız gözyaşı olmuştur. Velhasılı müzik her devir, her dönem, her yaşımızın en önemli gıdası, ilhamı, motivasyon kaynağı olmuştur. Bana göre müzik dünyamızın kalbidir. En güçlü iletişim aracıdır. Müzik yaşamın akışı, rengi, iklimi, gök gürültüsü, gökkuşağı, tadı tuzu, kısacası hayatın kendisidir.

Peki, çocuklarda müzik eğitimi neden önemlidir?

“Onun için anne karnından itibaren müzik diyoruz”

Nalan Dinçer: En sevdiğim soru diyebilirim. Sabaha kadar da anlatabilirim aslında... Gittikçe kabalaşan bir dünya bize ayar vermeye çalışıyor. Müzikle büyüyen çocuklar buna izin vermeyecekler. Bunu bu kadar net söyleyebilirim. Tabi her dalda, her branşta, her mahallenin kötü çocukları çıkabilir. Ama istisnalar asla kaideyi bozmaz. Müzikle büyüyen, büyümekle kalmayan eğitimini alan çocuklar, daha estetik, daha duyarlı, daha zevkli, daha güzelini düşünecekler. Hayatın her alanına değer katacaklar. Çünkü müzik çocuğun hayal gücünü besler, kendini en iyi şekilde ifade etmesinin yollarını açar. Çocuğunuz belki bir sahne insanı olmayabilir ama kalbi, zihni bir kez müzikle tanışan çocuk her alanda kendisini düzgün ifade eden bir birey olacaktır. Kibar ve nazik olacaktır. Hangi işi yaparsa yapsın estetik duyguları gelişmiş olacaktır. Onun için anne karnından itibaren müzik diyoruz. Hamilelikte dinlenen sakin ritimler bebeğin tüm gelişim alanlarını henüz anne karnında iken etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Yine bilimsel araştırmalar şunu net ortaya koymaktadır, hayatında müziğe yer açan çocukların akademik başarılarının da yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Siz sormadan cevap vereyim, biz maalesef derslerini aksatır, olumsuz etkiler diye düşünen bir toplumuz. Oysa müzik biraz da disiplin demektir, sabır demektir. Tanıdıkça ve tanıştıkça anlaşılan.

İlk ve orta öğretimde müzik dersleri yeterli mi sizce?

“Müzik kültürel bir değerdir ve her çocuğun bu değeri bilmesi gerekir”

Nalan Dinçer: Bu bir branş eğitimidir. Ancak sınıf öğretmenleri bu sürece mutlaka dâhil edilmelidir diye düşünüyorum. Her sınıf öğretmeni müziğe yetenekli olmayabilir, sevmeyebilir, ya da ne bileyim matematik testi çözdürmek isteyebilir. Burada çocuğun müzik yeteneğini ve hayata olan ritmini gözden kaçırabiliriz. Küçük gibi görünen o ayrıntı bir önceki sorumda da cevap vermeye çalıştım aslında; gittikçe kabalaşan dünyamızda o küçük ayrıntı tutunacak dalımız bizim...  Onun için müzik, resim, beden eğitimi derslerini kendi adıma konuşuyorum çok önemsiyorum. Topyekun önemseyelim. Çünkü bahsi geçen dersler hayal gücümüzün önünü açar. Bana göre günümüzün en büyük sorunu budur. Hayal kurmayan, hantallaşan ve adabı muaşeret dediğimiz kurallardan nasibini almayan bir kuşak ile karşı karşıyayız. Onun için lütfen müzik ve resim derslerini görmezden gelmeyelim. Olmasa da olur demeyelim. Çocuklarımızı türkülerden, milli marşlardan, sanattan mahrum bırakmayalım. Müzik kültürel bir değerdir ve her çocuğun bu değeri bilmesi gerek diye düşünüyorum.

Bir de ben çok istedim olmadı, çocuğum bir müzik aleti çalsın diyen ebeveynler var. Çocuk mu aile mi önemlidir bu kararda?
  Nalan Dinçer: Aslında ikisi de önemli bizim için... Erken yaşta müzik aleti çalmaya başlayan çocukların düşünme becerileri artıyor. Bu sürece birlikte karar verilmesi taraftarıyım. Çocuğun bunu istemesi, istekli olması elbette önemli...  Aileleri tavsiyem şu olurdu; kendinizi değil, çocuğunuzu dinleyin. Bazen kendi beklentilerimizle çocuklarımızın beklentileri birbirine çok uzak olabiliyor. Aslında bu her mecrada böyle... Bir de nota eğitimi sabır isteyen bir süreç, bu sürece çocuk ve ailelerin hazır olması önemli bir detay bizim için... Yeni nesil çocuklarda genel anlamda çabuk sıkılma, çabuk vazgeçme, pes etme halleri yaygın maalesef. Bu sadece müzik değil, resim ve spor dallarında da böyle. Sorunuza gelince, ne olursa olsun ben yapamadım çocuğum yapsın, etsin bana çok doğru bir yaklaşım gelmiyor. O sizin çocuğunuz da olsa, karşımızda duran kişi bir bireydir ve bana göre kendi kararları önemlidir. İlgisini çekecek adımlar atabiliriz, müziği sevdirecek girişimlerde bulunabiliriz ve fakat gözlemlemeliyiz; çocuğum bunu kendisi için mi yapıyor? Yaptığı şeyden mutlu mu? Sonrası zaten geliyor.

Gelelim Karaman’a... Karaman’ın sanata bakış açısını nedir?

“Güzel Sanatlar Lisesi Karaman için bir milli değerdir”

Nalan Dinçer: Karaman zengin bir mirasa sahip kültür şehridir. Bu konuda sanatçısıyla, yöneticisiyle, halkıyla hemfikiriz. Ancak hemfikir olmak yetmiyor elbette. Türkçenin başkenti her alanda kültür ve sanat şehri olmalıdır. Bu anlamda okulumuz Güzel Sanatlar Lisesi Karaman için bir milli değerdir. Yerel etkinlikler sayesinde sanata bakış açımızın gelişeceğine inancımız tamdır. Ben Karamanlıyım, Karaman’ı seviyorum, Karaman’a katkıda bulunmayı her zaman kendi adıma vazife saydım. Okulumuz yöneticileri ve tüm öğretmen arkadaşlarım da benden farklı düşünmüyorlar. Büyüklerimizden hep dinlemiyor muyuz, eskiden yazlık kışlık sinemaları olan, kadınlar matinesinin yapıldığı, koroların sahne aldığı, amatör tiyatro guruplarının turneler yaptığı bir şehirden bahsediyoruz. Tabii araya pandemi dönemi girdi. Ümit ediyorum bundan sonrası daha verimli bir saha olur Karaman için... Birbirinden değerli sanatçı arkadaşlarımızın birikimleri ile Karaman’ın bir sanat şehri olması hepimizin ortak dileği ve gayesidir. Hem neden olmasın? Deyim yerinde olacaksa, unumuz, şekerimiz, yağımız var. Hiç bir yerel sanatçımızın eli kolu bağlı oturmak istediğini düşünmüyorum. Sanatçı sanatını icra etmezse, sanat şehri olmaktan söz edemeyiz. Karaman’da her dalda müzik koroları kurulabilir. Bakın bir sürü insan pandemi nedeniyle ruhsal buhran içinde. Müzik sosyalleşmek için, şifa bulmak için en güzel şey... Tarihte, Farabi ve İbn-i Sina’nın sağlık alanında müziği kullandığını görüyoruz. Yüzyıllar öncesinde müzik bir tedavi ve terapi aracı olmuştur. Ruhumuzu iyileştirmenin en iyi yoludur çalıp söylemek ya da dinlemek.

“Şimdi şarkı söylemek lazım!”

Sokak sanatı yapan gençler var bir de... Onlar için neler söylemek istersiniz?

Nalan Dinçer: Çok sevdiğim bir saha sokak sanatı... Gençlerin kendilerini sanatla özgürce ifade edebildikleri bir alandır. Sokak sanatı, halkın sanata yaşamın içinde kolayca ulaşmasını sağlar. Bir paylaşım ve sosyalleşme alanıdır. Sanatını doğrudan halkla buluşturan sanatçılar iyi ki varlar. Bunu sadece müzik olarak düşünmemek gerekir tabi... Sokak ortasında resim yapan bir ressam düşünün, iş güç stresli hayatlarımızın arasında onu canlı canlı izlemek hangimize iyi gelmez. Başımızı kısa da olsa sanata çevirmek inanın hepimize iyi gelecektir. Sanatını sokakta icra eden arkadaşlar mutlaka desteklenmelidir. Açık söylemek gerekirse, sanata bütçe ayıramayan onlarca insan var. O insanlar ve gençler sanattan mahrum bırakılmamalıdır. Önümüz yaz, şarkıların türkülerin söylendiği bir mevsim diliyorum hepimize... Son iki yılımız evlerde kapalı geçti. Sanırım şimdi şarkı söylemek lazım!

Peki, son olarak nasıl bir Karaman hayaliniz var Nalan Hocam?

“Nasıl bir Karaman hayali derseniz ki; hayallerimizin sorun haline getirilmediği bir Karaman hayali derim”

Nalan Dinçer: Ülke olarak bir pandemi sınavından geçtik. Gerçekten herkesin kendini iyi hissetmeye ihtiyacı var. Bu iyileşme sürecinin bir kolu müziktir. Diğer kolu resimdir, yeşil alandır, çocuklarımıza yaz etkinlikleridir. Çay bahçelerinde dinleyeceğimiz bir genç bir müzisyenin eğitim harçlığıdır. Aktekke camiini ziyaret ettiğimizde kulağımızın aradığı bir ney sesidir. Bir yaz ikindisi kent meydanında şiir dinletisidir. İnanın hepimizin bunları görmeye, izlemeye, dinlemeye, ruhumuzu dinlendirmeye ihtiyacı var. Derin bir nefes almaya ihtiyacımız var. Sanat adına bir olmaya diri olmaya ihtiyacımız var. Pek çok ev hanımı arkadaşım var, belediyenin ya da halk eğitim merkezinin açtığı kurslara gidiyorlar ve bu kursların kendilerine çok iyi geldiğini anlatıyorlar. Keşke bu kurslar her mahallede yaygın hale getirilse, hemen şimdi aklıma gelmişken ücretsiz spor kursu var mı sorusu çok sorulur kadınlar arasında misal... Yeri gelmişken aklımdakileri sıraladım, sanırım uzun konuştum. Ama bu memleket bizim, hele bir de kültür ve sanat şehri olmaksa ortak dileğimiz; ruh ve beden sağlığımız için bu söylediklerim sanırım önemli!
Nasıl bir Karaman hayali derseniz ki; bu hayallerimizin sorun haline getirilmediği bir Karaman hayali derim. Güzel memleketimiz Karaman ve Karamanlılar her şeyin en güzeline layıktırlar.
Sizin şahsınızda Karaman’da Uyanış Gazetesi ailesine Karaman’ın kültür ve sanat yaşamına gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ederim.