Keşke biraz zaman, biraz ömür biriktirebilse insan…
Ya da kilitli sandığa gizleyebilse.
Biraz gençlik koyabilse kenara, ihtiyar zamanlara saklayabilse…
Ya da satılsa da alınsa gençlik…
Şöyle en kaliteli, en sağlam ve güçlü olanından…
Onun da olsaydı, bir kampanyası.
Eskiyi getir, yenisini götür gibi örneğin.
Bir alana, bir daha verilseydi…
Hızlandırılmış
kısa metrajlı bir film gibi.
Ne zaman başladı, ne zaman bitti, anlayamadan bitiyor ömür.
Kişiye özel olsa da, tekrarı yok bu filmin.
Hayata ha şimdi,
ha sonra başlayayım derken bir bakıyorsunuz tükenmiş ömür.
Avucunda son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir yığın deneyim.
Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor…
Gençlik bir kuştu,
tutmak istedim tutamadım.
Yaşlılık bir paçavra,
satmak istedim satamadım.
Yiyip içmeler,
gezip tozmalar,
gülüp eğlenmeler...
Evin, arabanın taksitleri,
filanca yerde yaptığın tatil, almalar- vermeler, saçıp- savurmalar,
senin sandığın, saklayıp durduğun altınlar, azıcığını bile vermeye kıyamadığın paralar.
Hepsi bir bir kaçıyor senden, ya da istemesen de sen onlardan ayrılmak zorunda kalıyorsun.
Biraz dur, bekle biraz! Arada bir arkana dön ve geriye neler bıraktığına bak.
Harcanmış yıllarını seyret usulca.
BAK NASIL BİTİYOR,
ÖMÜR DEDİĞİN...
İŞTE BÖYLE BİR ŞEY.
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı bir gün geçirmeniz dileklerimle sevgi ve saygılar sunarım.