Çağımız bir taraftan bilim ve teknolojinin gelişmesi ve ilerlemesi, diğer taraftan, gelişen ve ilerleyen bu teknolojinin iyi ve doğru kullanılmaması sonucunda ahlak kurallarına karşı duyarsız ve ruhsuz bir neslin ortaya çıkmasına sebep oldu.
Bilim ve teknolojinin getirdiği yenilikleri kullanıp ve faydalanmak, hiç şüphesiz onun kötüye kullanılmasını gerektirmemektedir.
Bütün bunları yazmamın sebebi; televizyon kanallarında ki ve bilgisayarlarda ki kontrolsüz yayınlardır. Şöyle ki!
Her gün televizyon kanallarının hemen hemen hepsinde, aile içi geçimsizlikler, her türlü uygunsuz ve ahlaksız yaşantılar, halkımızın ve gençlerimizin önüne konularak sergilenmektedir. Türk aile yapısı ve ahlaki değerleri yerle bir edilmekte ve altı yüz milletvekili ve yönetenler bütün bu olup bitenleri için tedbir düşünmek ve önlem almak yerine sadece seyretmektedirler. Yanlış hatırlamıyorsam, hukuk okumuş biri olarak; “Aile içi olayların ifşa edilip açıklanması kanunen suçtur” oysa her gün, her televizyon kanallarında bu suç açıkça işlenmektedir. Önlenmesi için de hiçbir tedbir düşünülmemektedir. RTÜK mü dediniz? Nerededir, ne iş yapar bir bilen var mı?
Geçen yıl paylaşmıştım; telefonla yaptığımız bir görüşmede Aile Hâkimi olan öğrencimin anlattıkları, Türk aile yapısının hızla bozulmakta olduğunu gözler önüne sermekteydi.
Öğrencim özetle: "Hocam önümde çok sayıda boşanma davası var. Bu boşanma davalarında iki ana sebep ön plana çıkmaktadır. Bunlar BİLGİSAYARLAR ve CEP TELEFONLARI."
"Kadınların şikâyetçi oldukları davalarda, eşlerinin, işten eve döndüklerinde, hemen bilgisayarlarının başına geçip gece yarısına kadar, arkadaşlarıyla ya da yalnız olarak oyunlar oynadıklarını, bazı yanlış sitelere girdiklerini ve kendileriyle ve çocuklarla ilgilenmedikleri beyan ederek boşanmak istediklerini bildirmektedirler."
" Öte yandan erkeklerin şikâyetçi oldukları davalarda da en büyük sebep, cep telefonları olarak öne çıkmaktadır. Şöyle ki:
"Biz bayanlar giyim, kuşam, alışveriş ve makyajda olduğu gibi, cep telefonunu kullanmada da aşırı gitmekteyiz. Bazı bayanlar, sosyal medyayı herkese açık olarak kullanmayı bir marifet sanıp, hiç tanımadıkları erkeklerle yazışmalar yapmakta, bazıları daha da ileriye gitmekte, onlarla telefonla görüşmeler yapmaktalar. Bunu fark eden erkek, uyarılardan sonra şiddete başvurmakta, bunun üzerine kadın boşanmak için mahkemeye müracaat etmektedir"
"Hocam size anlatmaktan utandığım öyle şeyler var ki, inanın bir bayan olarak duyduklarıma çok üzülmekteyim. Bunlardan en hafif olan ikisini müsaadenizle anlatmak istiyorum.
Bir bayan sosyal medyada yazışıp tanıştığı erkek yüzünden, kocasından dayak yiyip darp edildiğinden bahisle, kocasını şikâyet edip, uzaklaştırma kararı aldırdıktan sonra, sosyal medyada tanıştığı erkeği eve almaya başlamış ve bu tespit edilmiş.
Bir diğeri; yaşı kırkın üzerinde, yaşları 18-19 olan iki kızı mevcut. Bu bayan sosyal medya üzerinden tanıştığı erkekle planlar yapıp, kocasının ölümüne sebep oluyor. Öz kızları mahkemede annelerinin aleyhine şahitlik yapıyorlar. Bunlar sadece ikisi, daha neler var neler.
----Peki, senin tavsiyen nedir?
-----Hocam aslında devlet bu konuda üzerine düşenleri tam olarak yapmalı. Türk Aile Yapısını Korumak için tedbirler almalı, mümkünse akşam belirli bir saatten sonra örnek olarak söylüyorum, belirlenecek bir saatten sonra ev internetleri kapatılmalı. Kitap okumak, aile içi sohbetler yapmak, çocuklarla oynaşıp, şakalaşmak için zaman bırakmak lazım.
Bayanlar özellikle evli bayanlar sosyal medyayı "Herkese açık" olarak kullanmamalı. Sadece tanıdık, dost ve ahbaplarıyla yazışmalılar.
Eğer herkese açık kullanacaklarsa, paylaşımlarının altına, yabancı erkeklerin yazdıkları iltifat dolu yazılara itibar etmemeleri, beğeni dahi yapmamaları, ısrar ederlerse onlara kapatmaları lazım. Sosyal medya kadın avcıları "Sülükler" le dolu. Bunların yaptıkları hiçbir yoruma cevap vermemeleri gerekir.
"Hocam bir konu daha var ki; aileler tarafından mutlaka dikkate alınmalıdır. O da şu: Son yıllarda yapılan evliliklerin çoğu Sosyal medya yoluyla bulunup yapılmaktadır. Bunlar da çok uzun süreli olmayıp bir yılı bile doldurmadan son bulmaktadır."
Öğrencim; kendisinin ve yine savcı olan eşinin sosyal medya kullanmadıklarını beyan ederek konuşmamıza, iyi dilekler dileyerek son verdi.
Uzun zamandan beri paylaşıp paylaşmamakta karar veremediğim bu görüşmeyi, belki faydalı olur düşüncesiyle bugün tekrar sizlerle paylaştım.
Hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler ve akşamlar geçirmenizi diler, sevgi ve saygılar sunarım.