VEKİL Mİ KÂTİP Mİ?
Osman Nuri KOÇAK
AKP Milletvekili Şamil Tayyar “Gaziantep’te FETÖ borsası var” diye bir açıklama yaptı.
Kıyamet koptu.
Vay efendim bu gibi konular kamuoyu önünde değil, parti içinde konuşulması gerekirmiş.
Parti büyüklerine söylenmeliymiş.
AKP’ nin parti yönetme usûl ve erkânına, iş tutuş biçimine uymuyormuş.
Muş muş… mişmiş… mışmış…
Hûlasası, kol kırılıp yen içinde kalmalıymış.
Elbette Milletvekilleri vekil olmadan önce aday oldukları partilerin dünya görüşleri, dava anlayışları ve parti programını bilerek aday oldukları için bu alanlarda kamuoyuna partiyi kötüleyip karalayacak beyanatlar veremezler. Çekincelerini parti içindeki organlara çeşitli yollarla iletirler.
Amenna…
Ancak Şamil Tayyar’ ın beyanatındaki konu bu kapsamda değerlendirilemez. (Kaldı ki, muhtemelen de parti büyüklerini bu konudan haberdar etmiştir ve netice alamadığı için böyle bir yola başvurmuş olduğunu düşünüyorum.) Bu konular tam da kamuoyu önünde konuşulacak konulardır. Kimseden saklayacağı bir şeyi olmayan yöneticiler için de güvenilirliklerinin tescilidir.
Milletvekili Mecliste ne yapar?
Genel Başkanlar ve bir avuç yancısının noterleri veya tahrirat memurları iseler bunu bilmek kamuoyunun en doğal hakkı değil mi? Genel başkanlara kâtiplik yapmaktan öte bir görevleri yoksa 600 vekili niye sırtımızda taşıyoruz. Onca temaşa, onca masraf ile neden onları seçmeye uğraşıyoruz ki? Vekil olunca, onca milyon tutan masraflarını niye karşılıyoruz.
Genel Başkanlara indir elini, kaldır elini ameliyesine yetecek kadar birileri gerekli ise bir sürü üstün vasıflara sahip bu insanları oralara toplayıp harcamanın ne gereği var? İki yıllık sekreterlik okullarındaki müfredatı biraz geliştirsek ve mezunlarını seçim meçim derdimiz olmadan bu sıralara doldursak işimizi görmeye yetmezler mi? Asgari ücrettin az üstünde bir maaşla da yırtarız.
Bizler üç beş genel başkanı seçsek vazifemizi yapmış olmaz mıyız?
Milletin vekili ise Salim Uslu gibi, Şamil Tayyar gibi davranabilmeliler. Hepsi de bunları örnek almalılar. Beyinlerini başkalarına tahsis edeceklerse bizleri bari uğraştırmasalar…
Milletvekili parti sorumlulukları yanında kendi yörüngelerini de oluşturabilen kişiler olmalıdır. Demokrasimizi geliştirecek isek Şeker Fabrikaların satışı konusunda iki ay içerisinde görüş değiştiren Maliye Bakanımızın gerçek görüşü hakkında bilgimiz olması gerekmiyor mu? Gerçekten kırk bin kere düşünerek mi yoksa gelen bir talimatla mı görüşünü değiştirdi bilmek hakkımız değil mi?
Millet onları hür iradeleri ile bizim ve ülkesinin haklarını savunsun diye bin bir ümitle oraya gönderiyor, genel başkanlar onları iradesiz bırakıyorlar. İtirazı olan yok mu?
Genel başkanlar gerçekten demokrat ve ileri görüşlü olsalar bu türden milletvekilleri onlara daha fazla yarar sağlarlar. Onların ufuklarını genişletir ve görmediklerini görmelerine katkı verirler.
Bu işin daha ileri aşaması, tüm il ve ilce yöneticilerinin aynı duruma düşürülmesi tehlikesidir. Belki de süreç çoktan başladı. Kanunlar yerine talimat ve genelgeler ile elleri kolları bağlanan valiler, belediye başkanları, kaymakamlar, İl müdürleri, yargıçlar süreci kapımıza dayanmış olabilir.
Hatta bazı sivil toplum kuruluşları da…
Bu durumda demokrasimiz o söylerken çok eğlendiğimiz Filipin Demokrasisine dönüşmez mi?
Cici cici…